| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Üzüntülerim, Sevinçlerim, Teşekkürlerim ve… İzin İsteğim Üstün Akmen 1998’in Eylül’ünde Türkan Hoca’nın “Cumhuriyet’in Bireyi Olmak”ını Cumhuriyet Kitapları arasında yayımladığımda ve de kitabı kendisine imzalattığımda “kültürümüze katkılarımdan” falan söz etmişti de: “Aman Hoca, sen ne diyorsun Allah’ını seversen, ya senin katkıların,” diyecek olmuştum. Gözlerini gözlerimden çekip almıştı. Mütevazıydı. 2000’in Ekim ayında “At Kız-Bir Yaşamdan Kesitler” kitapçı raflarını süsledi. Gazetedeki odama gelmiş: “Umarım seni bu kere fazla üzmemişimdir” diye mırıldanmıştı da: “Ne münasebet”, falan derken içindeki rüzgâr odamı serinletmişti. Mertti. Önceki gün, Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Türkiye Merkezi üyeleriyle birlikte, neredeyse bine varan tiyatro sanatçısının arasında Galatasaray’dan Taksim’e yürürken Türkan Saylan nezdinde bunları düşündüm. Yıllar boyu cüzzam denilen illet karşısında yılmadan uğraş veren bu “At Kız”ı, kız çocuklarının eğitim görmesi için gecesini gündüzüne katan bu örnek kadını, Türkân Saylan’ı yeniden içime süzdüm. Bir diğerinin oyununun yasaklanmasına, oyununa engel olunmasına, ona sansür uygulanmasına, taş devri yöneticileri karşısında çaresiz kalmasına hiçbir zaman topluca tepki koymayan/koyamayan tiyatrocular; her nasıl olduysa “onlar-bizler” kutuplaştırılmalarına, bilim ışığının karartılmak istenmesine, yargının siyasallaşmasına topluca karşı çıktılar. Bu bir evrimdi. Gülriz Sururi’nin başını çektiği bir eylemle ağır-aksak ilerleyen, bazen da hiç ilerlemeyen bu ülkenin geri kaymasına/ kaydırılmasına seyirci kalmadılar. İnsan onuruna saygıya, düşünce özgürlüğüne, adalete duyulan özlemi oyuncular, yazarlar, eleştirmenler, tasarımcılar, müzisyenler, teknisyenler, ışıkçılar, yönetmenler, usta, çırak, genç, yaşlı tiyatrocular olarak eyleme yansıttılar. Malûm, 10. Devlet Tiyatrosu Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali için geldiğim Trabzon’da yaya geçidi üzerinde bir otomobilin altında kalmış, tam on beş gün tatsız günler geçirmiştim. Kentin yeni belediye başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun vazgeçtim on beş gün süren 10. Devlet Tiyatrosu Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali kapsamındaki bir oyunu izlemesini, festivalin açılış törenine dahi gelmemesini ise “kötü gidiş örneği” olarak değerlendirmiştim. Önceki gün, ağrım sızım vardı, ama mutluydum, yürüyebiliyordum. Tiyatrocuların arasında bayram keyfi içindeyken, Orhan Fevzi’ye ve Orhan Fevzi’lere karşın yarınlara olan umudumu yitirmedim, yeniledim. “Görecek günler var daha” dedim. Diğer taraftan, Trabzon’daki günlerimde yanımda olan, halimi hatırımı soran tüm dostlarıma, okurlarıma minnet borcumu da ödemeliydim. Koltuk değneğime dayanarak yürürken, sağımdaki solumdaki tiyatrocu dostlara “vaki” teşekkür borcumun bir bölümünü dahi olsa ödemeyi “bizzat ifa” ettim. Siz bu satırlarımı okurken, bir aksilik olmazsa ben bu kere de yurtdışı yollarında, Centro Sperimentale Teatrale'nin davetlisi olarak Napoli’de olacağım. Orada biri “Tiyatroda Eleştiri”, diğeri “Günümüz Dünya Tiyatrosu” konularında iki panele katılacağım. Bir de tiyatro sanatında kültürlerarasılık, kültürler etkisinde oyunculuk üzerine düzenlenecek sempozyumda bulunacağım. Bu bilgi şöleninde oyunculuğun doğası, olgusu, anlamı, zihinsel-bedensel-duygusal olguları tartışılacak. Dağarcığımı genişletebilirsem ne mutlu bana, size yeri geldikçe aktaracağım, birikimimi sizlerle de paylaşacağım. Paneller ve sempozyum sonrası, kısa bir süre Napoli ve çevresinde gezinmeyi de programladım. Eee… Yaş başını aldı gidiyor, zaman dur durak bilmiyor, dolayısıyla öne düşen her topa “şut” çakmak gerekiyor, öyle değil mi ama? İtalya'nın Campania bölgesinin en önemli kentlerinden olan Salerno’da kalacağım. Böylece, geçirdiğim kaza nedeniyle gerçekten ters yüz olan ruhsal durumumun düzelebileceğini ummaktayım. Duymuşsunuzdur sanırım, Salerno gerek tarihi, gerekse günümüzde büyük önem taşıyan limanıyla son yıllarda adından fazlasıyla söz ettirmekte. Bir yanda sakin deniz, diğer yanda ise muazzam bitki örtüsü… Positano, Ravello, Capri, Atrani, Praiano, Minori, Maiori... Bugün "günah işlemek isteyenlerin" gizli cenneti, Eski Yunan mitolojisine göreyse bir zamanlar denizcileri sesleriyle büyüleyen sirenlerin yaşadığı İtalya'nın Amalfi kıyıları… İşte bu nedenlerle, evrensellik bulvarında sabırla yürürken, “Evrensel”imizin “Kültür” kavşağında Çarşamba-Pazar günleri buluştuğumuz “Gözlemevi” sapağında 7 Haziran’a kadar bulunamayacağım. Bu süreçte, emin olun sizleri hiç unutmayacağım. Üstün Akmen Evrensel Gazetesi Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|