| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Londra Güncesi 1 Arda Aydın Yaklaşık 1 haftadır eşimle Londra’dayız. Bu taa aylar öncesinden hazırlanmış seyahat için İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan çıkarken artık nihayet gidiyoruz diye sevindiğimiz seyahatimizin sonuna geldik. Ne güzel ki, Avrupa’da tiyatro için en hareketli sayılabilecek şehirde her zaman izlenecek bir şeyler bulunabiliyor. Bu yüzden son iki günümüzü de bir takım oyunlar izleyerek geçirebileceğiz. Aslında bu benim Londra’ya ikinci gelişim. İlk geldiğim sene (2005), bu seneye oranla çok da şanslı sayılmazdım. Şu anda halen devam eden müzikaller o zaman da vardı ve bir çoğunu izlemiştim. Müzikallerin dışında 2-3 tane de oyun. Ama gelin görün ki bu sene Londra sanatla uğraşan herkes için bambaşka bir yer oldu. Çünkü dünyanın en ünlü sanatçıları bu yıl Londra’da toplanmış birşeyler yapıyor. Festivaller, sergiler, konserler, oyunlar ve daha bir sürü etkinlik sizi durmaksızın bir yerden başka bir yere sürüklüyor. Ve tüm bunlar yazın en sıcak günlerinde ve ne mutlu ki tatildeyken oluyor. Yani keyfimize diyecek yok doğrusu. Şimdi hangisinden başlayacağımı şaşırmış durumdayım. Ama izin verirseniz buraya asıl geliş sebebimiz olan iki oyundan birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Samuel Beckett’in Godot’u Beklerken oyunu. Oyun Haymarket Royal Theatre’ın prodüksiyonu. Haymarket Royal Theatre aynı zamanda Londra’nın en büyük ve ihtişamlı tiyatro binalarından biri. Rejisörlüğünü Sean Mathias’ın yaptığı oyunda Sir Ian McKellen Estragon, Patrick Stewart Vladimir, Simon Callow Pozzo, Ronald Pickup ise Lucky olarak karşımıza çıkıyor. Oyunun en güzel yanlarından biri McKellen ve Stewart’ın uzun yıllar sonra yeniden bir arada sahneye çıkmaları. Bu ikili uzun zaman sonra bir Beckett oyunu için bir araya geliyor. Oyunda Lucky’i oynayan Ronald Pickup’sa Beckett’le çalışmış bir oyuncu. Tabi durumu en çekici kılan şeyse, McKellen ve Stewart gibi iki güçlü oyuncuyu sahnede izlemek. İnsanın tüylerini diken diken eden bir şey bu, inanın bana. Oyun bir reji ve aktörlük dersi gibiydi. Masterclass denen şeyin sahneye aktarılmış haliydi herşey. Zaten oyunla ilgili tüm yazı ve eleştirilerde de bu düşünceler öne çıkıyor. Reji kısmında sadece rejisörün değil, ışık, dekor, kostüm ve aksesuar tasarımının haklarını vermek gerekir. Tasarım ekibi en önemsiz gibi görünen detaylara kadar herşeyi düşünmüştü. Bu kadar sade, çökmüş ve kirli bir tasarım, ancak bu kadar ışıl ışıl ve tertemiz görünebilirdi. Ses tasarımında herşey abartıdan uzaktı. Zaten salonun akustiği bize söyleyecek birşey bırakmadı. Sean Mathias bu birçoğumuz için rehber sayılan oyunu sahneye koyarken bir değişikliğe ya da yeniliğe gitmektense, teksti olduğu gibi sahneye aktarıp, kuvvetli aktörler ve anları tek tek anlatan birbirinden çarpıcı ışık oyunlarıyla, seyirciye Beckett’in söylemek istediği herşeyi yansıtmayı amaçlamış. Bu arada bir Beckett tekstini kelimesi kelimesine anlayabilecek derecede İngilizceye vakıf değilim, ama oyunun yüzde ellisini konuşulanlardan anladıysam, diğer yüzde ellisini de duran ve hiç konuşulmayan anları, ustalıkla, son derece kıvrakça ve aslında hiçbir şey “oynamayan” oyuncular sayesinde anlayabildim. Ian McKellen ve Patrick Stewart hiçbir anı oynamaya bile kalkmadan en yalın halleriyle sahnede bir resital sundu. Simon Callow hala aklımdan çıkmayan bir Pozzo ve Ronald Pickup tek ara alkışı alan Lucky yorumlarıyla sahnede harikaydılar. Sonra bir an içimden Rahmetli Savaş Dinçel’i geçirdim. Bu kadar büyük oyuncularla adını anabilmek inanın mutlu etti beni. Ruhu şad olsun. Oyun bittiğinde nefis bir selamla ayrıldılar sahneden ve biz ağzımız kulaklarımızda dışarı çıkıp, aceleyle oyuncu çıkış kapısına gittik ve beklemeye başladık. Sırasıyla Simon Callow, Ronald Pickup, Patrick Stewart ve Ian McKellen çıktılar. Hepsinin, program dergisine imzalarını alıp oradan uzaklaştık. Ne güzel bir geceydi... Londra gezisinde bir büyük sürpriz de Şehir Tiyatroları’ndan çok sevdiğim arkadaşım Ali Gökmen Altuğ ve sevgili eşi Ayça Bingöl’den geldi. Aynı zamanlarda burada olacağımızdan bizim hiç haberimiz olmazken, Ali ve Ayça sırf bize bu sürprizi yapabilmek için, burada olacaklarını söylememişler. İnanın mutluluğumuzu perçinlediler. Fırsatınız olursa ve izlemek isterseniz bu oyun için mutlaka Londra’ya gelin. Bilet yok ama sabah saat 9’a doğru tiyatro gişesinde sıraya girerek her gün için ayrılan 30 biletten birini 10 pound’a alma şansınız var. Ya da oyun saatinden 1 saat önce iade edilen biletleri almak için sıraya girebilirsiniz. Bu istisnasız her oyun ve müzikal için geçerli. Londra’dan şimdilik bu kadar. Devamı gelecek. Sevgiler... Arda Aydın Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|