Tuncer Cücenoğlu yeni bir oyunuyla gene Tiyatro repertuarımızı zenginleştiriyor…
Bu kez konusu tiyatroda geçen bir kara güldürü ”Tiyatrocular”, diğer adıyla “Oyun İçinde Oyun”. İki bölümden oluşan bu oyunda yazarların sıkça kullandıkları ‘oyun içinde oyun” tekniğine Cücenoğlu da başvurmuş. Yazar,”Hoşgörü yılı”nda kaleme aldığı Şapka oyunuyla, kara güldürü konusunda başarılı bir giriş yapmıştı. Daha önceki oyunlarında sorunların üstüne daha ciddi bir tavırla giden yazar, Şapka’nın ardından Helikopter ve Boyacı oyunlarında da kendi deyişiyle “halkımızın gülme gereksinimine” yanıt arayan daha güleryüzlü bir eğilim içinde olmuştur.
Çağdaş tiyatroda kara mizah dışında yazarların bir başka yönelişi de tiyatronun toplumun aynası olma gerçeğinden yola çıkarak, aynaya ayna tutma yoluyla daha boyutlandırılmış bir koridor açma istemleri ve metinlerarası ilişki yoluyla aslında tiyatronun gündeminin de yaşamdan kopuk olmadığını ortaya koymalarıdır. Oyunun hemen başında Çekhov, Shakespeare, Brecht, Miller, Gorki, Gogol fotoğraflarıyla donanmış bir yazarın evinde başlayan oyun, yazarlara ve oyunlara yapılan göndermelerle ve zamanında Osip (Müfettiş), Mezarcı (Hamlet), Proctor (Cadı Kazanı), Desdemona (Othello) oynamış oyuncuların katılımıyla günümüzün sorunları ve tiyatro konusunun içiçe geçmesiyle ilerler.
İstanbul’da, Eylül ayında tiyatroların yeni bir sezona hazırlandıkları sırada, evinin kirasını bile ödeyemeyen bir yazarın evinde geçen oyunda, kuracakları tiyatroya para sağlama amacıyla- zoraki sponsor yoluyla- çözüm aranmaya çalışılır. Yazar çalıştığı reklam şirketinden ayrılmış, dört aydır işsiz, sevgilisi bankada halkla ilişkiler sorumlusu iken işsiz, bir diğeri kapanan bir özel tiyatronun işsiz aktörü, işsiz bir diğer kadın oyuncu, Devlet Tiyatrosu’nun sınavlarını bekleyen ve babasının su istasyonunda çalışan gençle, emekli aktör ve belediyeden emekli amatör oyuncunun da katılımıyla bir kumpanya tiyatrosu oluştururlar. Amaç bir işadamını ikna edip büro mu, sahne mi olduğu belli olmayan bu mekanda Avrupa Birliği’ne proje sunma çabasına girerler.
İlk bölüm sorunların ortaya konduğu, kira ödeyememe açmazının ele alındığı ve yazarın son oyununun provası üzerine kurulurken, tiyatro aşığı ev sahibesininin katılımıyla renklenir. İkinci bölüm ise oyunun oynandığı oyun içinde oyun bölümüdür. Oyuna ev sahibesininin de bilmeden katılması, işadamının ikna edilmesiyle ortaya çıkan dolantı tiyatrocuların yanısıra hayatın içinde insanların şu ya da bu şekilde tiyatroyla ilgilendiklerinin kanıtı olan işadamının olup biteni farketmesine neden olur. Sonuçta tiyatrocuların istediği tiyatrolarını yaşatacak, varedecek kadar olana gereksinimleridir ve tiyatronun en önemli özelliği olan ortak bilinç ve paylaşımcı yapısı ortaya konur.
Avrupa Birliği fonlarının gündemde olduğu bu süreçte, sanatın desteğe olan gereksinimi ve sanatçıların yaşam mücadelesi ile sanat aşığı insanların günümüzde de varolduğu umudu verilirken, sponsor arayışının ne denli zor ve engebeli bir süreç olduğunu anlamadan geçemeyiz. Geçenlerde Avrupa’da bir sponsor kuruluşun sanatçılara kendilerini sponsor olarak seçtikleri için teşekkür ettiklerine tanık oldum. Dilerim ülkemizde de sanatçılar sponsorlarını seçerken, kuruluşlar seçilme yarışına girerler.
Tematik olarak evliliğin eleştirisi olan ama konusu tiyatroda geçen Matruşka oyunundan sonra tam anlamıyla tiyatrocuların sorunlarını irdelemeye çalıştığı Tiyatrocular oyunuyla Tuncer Cücenoğlu’na sanat yaşamında daha nice yıllar…
---------------------------------------------------------
Not: Bu değerlendirme yazısı, Tuncer Cücenoğlu’nun Mitos Boyut Yayınevi’nde yayımlanan “Toplu Oyunlar 4 – Che Guevara, Tiyatrocular ve Ah Bir Yoksul Olsam” adlı son kitabında yer almıştır.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...