Kızıl Peter Hayvansa, Peki Biz Neyiz: KAFKA'NIN MAYMUNU
Üstün Akmen
Franz Kafka (1883-1917)’nın kısa öyküsü sanırım malûmunuzdur: İnsana dönüşen bir maymun, Yüksek Akademi üyeleri önünde bir konuşma yapmaktadır. Geçirdiği evrimi akademisyenlere açıklar. İki durumdan hangisi daha iyidir acaba? Bu sorunun yanıtı aranırken iki büyük te¬manın Kafka’da gene ve yeniden ortaya çıktığı görülür. Bu temalar "hayvan" teması ile "sona ermeyiş" temasıdır ve “Bir Akademiye Rapor”da, temaların kendi içlerindeki bütünlüğü bu kere de dikkat çeker.
“Bir Akademiye Rapor”u “Kafka’nın Maymunu” başlığı altında 18. İstanbul Tiyatro Festivali sırasında İngiltere’den Young Vic Theatre Company yapımı olarak ve Walter Meierjohann (1971)’ın rejisinden izledik. Neredeyse hüzünlü sayılabilecek bu kısa öyküyü Colin Teevan (1968) tiyatroya uyarlamıştı. Teevan, Kafka’nın her zamanki kinayeli mizah anlayışıyla insanoğluna dair düşüncelerini aktarmakla kalmamış, yaşamın absürtlüğüyle yüzleşen insanın ümitsizliğini de yansıtmaya çalışmıştı. Hayvan teması, doğal olarak sahneleniş sırasında da öncelikle uyanış temasına bağlanmıştı.
İNSAN, HAYVANDAN NASIL AYRILIR
İnsan, hayvandan nasıl ayrılır, nasıl ayrıştırılır, nasıl seçilir ki!
Alışkan¬lıkların, geleneklerin, sırf alışkanlık yüzünden hâlâ hayvanca olan yaşamın aldatıcılığı ötesinde uyanış olur mu?
Olası mı?
Var mı?
Teevan bütün bunları bir güzel araştırmıştı.
Oyunu sahneye taşıyan Walter Meierjohann konuyu acı bir alayla, özgürlük özlemi, içgüdünün sahte ve hayvanca kendiliğindenliğine özlemiyle ele almıştı. Kafka’nın maymunun ağzından: "… Ama bu hayat, bu toprakların üzerinde yürüyenlerin hepsinin, ufacık şempanzeden tutun da koca Achille'e kadar hepsinin tabanlarını kaşındırır (Değişim – Ataç Kitabevi 1959 / Vedat Günyol çevirisi, Sayfa 53)," demesinin altını çizmişti. İnsanlığa geçişin kölelik duygusu ile başladığını (age: Sayfa 56) derinlemesine irdelemiş, öykünün başladığı: “Sayın Akademi üyeleri! Akademiye maymunluk yaşantımın geçmişi üzerine bir rapor sunmamı istemekle bana onur veriyorsunuz,” tümcesindeki ince mi ince ironiye sadık kalmıştı.
KIZIL PETER’İN MAYMUN YANI
Steffi Wurster’ın projeksiyon yoluyla sahne gerisindeki dev ışık kutusuna yansıttığı yakın plan maymun fotoğrafı, akademik ortamda “insanca” konuşan kahramanımız Kızıl Peter’ın maymun yanını yansıtıyordu. Konuşmayı ve bir insan gibi davranmayı öğrenmiş olan bir maymunun monoluğuna dayanan oyunda Kızıl Peter’ı Laurence Olivier ödülü sahibi bir oyuncu olan Kathryn Hunter canlandırdı.
Kendini korumak için insanlaşmaya çalışan bir maymunun varoluş öyküsü ancak bu mükemmeliyette anlatılabilirdi. Kızıl Peter’ın değişen kimlikleri arasında yabancılaşması ancak bu kadar canlandırılabilirdi. Hunter, plastik yüz hatları, mimikleri ve lastik gibi eğilip bükülebilen bedeniyle alışılagelmiş “insan nedir” sorusunu “maymun nedir”e çevirdi. Duygularını, iradesini, aklını, daha doğru deyimle tüm varlığını bir saat boyunca harekete geçirdi. Kızıl Peter’a derinlikli tutkuları olan coşkular ekledi. Fevkalade derin içsel içerikleri olan yönelimlerini cömertçe sergiledi. İçsel tekniğinin gizi ve özünü onların içinde gizlemişti. Sadece dışsal fiziksel gerçekliğiyle değil, her şeyden öte, içsel güzelliğinin su yüzüne çıkışıyla da seyirciyi ele geçirdi.
Kathryn Hunter’ı “Kafka’nın Maymunu”nda izlemek, başlı başına keyifti.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...