Canınıza Okunmak Üzere Çünkü Bu Hikâye -Gerçek Hayattan Alınmıştır-
Simge İçen
“Ölüler toklardır hep çünkü ne ruhlarının ne de karınlarının doymaya ihtiyacı vardır.” diyor oyunda ve bir ölüm bağıra bağıra geliyor, yaşamın son nefesinde o avunma cümlesi çıkıyor ağızdan “Gücüne gidiyor insanın. Yaşlanmak yani… Ama doya doya yaşadım.”
Ölümünüzü planlayabilir misiniz? Ölüm kendini mi belli eder yoksa? Peki, ölümünüz kimin elinden olacak? Kendinizin mi? Bir hastalık sonucu mu? Trafik kazası mı? İntihar mı? Yoksa size can veren insan, bu sefer canınızı mı alacak?
Yiğit Sertdemir’in kaleminden Tomris İncer’le beraber oynadığı iki kişilik bir drama, yalana, gerçeğe, trajediye, komediye, hayata, ölüme, sorguya, sorulara, cevaplara hazır mısınız? Bence değilsiniz. Her anında nefeslerin tutulduğu, bu oyun nereye varacak dedirtirken aradaki hızlı duygu iniş çıkışlarıyla sizi de bir duygudan diğerine atan, yaralayan ve parçalayan oyun “Gerçek Hayattan Alınmıştır”, gerçekten de hayatın kendisinin bir ailenin içinde ne kadar şekillendiğini cesur ve bir o kadar da ürkütücü bir dille seyirciye sunuyor.
Oyunun sonunda bir süre yerinizden kalkamayacaksınız çünkü o kadar hayran kalacaksınız ki bu oyunun işleniş biçimine, oyunculukların müthişliğine gözünüz sahneye dikili kalacak. Sonra, hafifçe kalkacaksınız yerinizden, sessiz, suskun, hala aklınız oyunda kalmış olarak. Bir süre sonra, tekrar kendinize geldiğinizde bir daha düşüneceksiniz “Ne kadar muhteşem oynadılar”. Ders alınası, gıpta edilesi bir performans sergiliyor Tomris İncer ve Yiğit Sertdemir. Tomris İncer’in bitmek tükenmek bilmeyen sahne enerjisi, hissettiği duyguları sahneden seyirciye taşıyışı o kadar inanılmaz, o kadar muhteşem ki kendinizi sanki bir evin içindeki hayalet gibi hissedecek ve tanık olduklarınıza inanamayacaksınız. Oyunun yazarı olan Yiğit Sertdemir’in performansı ise, başka bir mesele. Karakterinin geçirdiği değişimi o kadar an an yaşatıyor size ve inandırıyor ki sizi, artık siz de kaçınılmaz olarak o oyunun bir parçasısınız. Süslü olayan, doğal diyaloglarıyla ve o diyalogları bir güzel taşıyan oyuncularıyla bu oyun gerçekten de “Gerçek Hayattan Alınmıştır”.
Işığın, sesin ve dekorun oyuncuların hareket ve diyaloglarıyla hareketlendiği bu oyunda, tiyatronun yan unsurlarının da oyuncunun elinde olması oyuna daha da günlük, doğal bir hava katıyor.
Konusuysa, bir anne ve oğulun hesaplaşmasından çıkarak onların dünlerine, bugünlerine ve yarınlarına kadar ulaşıyor. Ailelerin içlerinde barındırdıkları bütün o karmaşalar, bu oyunda çözülmeye çalışıyor. Zaman, mekân fark etmeden, bu ailenin geçmişi mezarları oluyor. Senelerce kazınan bu mezar, ailenin oğlunun daha da oymasıyla bir ceset için hazır hale geliyor.
Hakkında daha fazla bilgi verip sürprizlerini ve size yaşattığı şokları çalmayacağım elinizden. “Gerçek Hayattan Alınmıştır” Kumbaracı50’de. Gidin, görün derim ŞİDDETLE!
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...