| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Mert Tanık Röportajı
Ulya Altıntaş



Yıl 2005. Ankara’nın en güzel sahnelerinden birinde Küçük Tiyatroda Reşat Nuri Güntekin’in Yeşil Gece isimli oyunu sergileniyor. Arkadaşımla bilet alıp merakla seyirci koltuğuna oturduk. Mert Tanık ile tanışma sürecide bu oyunla başladı. Seyirci bir rolde beğendiği sanatçının diğer oyunlarına da gitmek ister ya durum aynen öyle oldu, o gün kendisini görüp tebrik edemesek de oyunlarının sıkı takipçisi olduk. Yıllar sonra bu röportaj vesilesiyle tiyatroyu sevmem diyene de sevdiren oyuncuyla sizler için beğenilen oyunlarından bazılarını konuştuk ve seyircisinin merak ettiği soruları sorduk…



Tiyatroya başlama süreci nasıl gelişti, özellikle de uçak mühendisi olmak gibi bir hayali yarıda bırakarak…

Pek çok erkek çocuğu gibi benim de havacılığa dair ilgilerim vardı. Pilot olmak istediğim için ortaokuldan liseye geçerken Hava Harp Okulunun sınavlarına girecektim; ama orta sondayken matematikten ikmalim geldi o yüzden giremedim. Lisede pilot olamayacağımı anlayınca da Uçak Mühendisi olmaya karar vermiştim; ama lisede müsamerelerde tiyatro yapa yapa fikrim değişmeye başladı. Bir de orta sondayken sınıf arkadaşlarımdan birini okuldaki oyunlardan birinde oyuncu olarak görmüştüm. Değişik karakterleri yaşatarak bir hikaye anlatması bana çok büyük keyif vermişti, çünkü onu tanıyordum ve öyle bir kişilikte olmadığını biliyordum. “Nasıl mutlu olurum sorusuna” daha çok cevap aramaya başladım. Sonucunda da tiyatroya doğru yöneldim; çünkü mutluluk oradaydı.

Aynı yıl iki ayrı konservatuarda tiyatro bölümünü kazanmak sonra Bilkentte burslu okumak güzel bir duygu olsa gerek…
O kadar korkuyordum ki kazanamamaktan… Normalde adaylar sınava 3 veya 4 oyunla hazırlanıp girerler, benim 8 tane parçam vardı. 3 tanesi Hamlettendi. Çok istiyordum ve kaybetmek gibi bir seçenekte dünyam yıkılırdı.

Mert Tanık bir oyun sahneleyecek olsa onun nasıl bir oyun olmasını isterdi?
Bunu düşündüm çünkü tiyatro yapmamın bir amacı da içimdeki derdi aktarabilmek. İçinde yaşadığım toplumun kendi gözümle gördüğüm yanlışlarını ve olması gerekenlerini, doğrularını kendimce gösterebilmek. Benim için önemli olan oyunun ne anlattığı, onun derdi nedir sorusu ve seyirciye ne anlatacağı, çünkü bu sinemada da var, o yüzden bir oyun yönetecek olsam benim ilk endişem bunlar olurdu.

Oyunun gerçekçi olması bu noktada şart diyebilir miyiz?
Hayır. Komedi veya bilimkurgu da olabilir. Yalnızca ben vermek istediğim mesajın güzel iletildiğini bileyim yeter. Ama hayat bir vodvil değil sürekli komik ayrıntıları olan şeyler yaşamıyoruz. Birisinin yere düştüğünü gören insanlar ona gülerken aynı an üzerinden bir araba geçtiğini ve beyninin parçalandığını da görebilir. Normal hayat böyle bir şey olduğu için hayatta olanı göstermesi benim için yeterli.

Sarı Çıyan Müziği isimli bir de okuma tiyatrosunda da görev alıyorsunuz, bahseder misiniz?
Sibel Arslan Yeşilay’ın yeni çevirdiği bir oyun. Bu normal bir tiyatro gibi değil, bir okuma tiyatrosu.

Yazarı Marianna Salzmann da şu an Türkiye de. Elimiz de bir tekst oluyor ve o sahne çok fazla bir şey gerektirmiyorsa, sadece ayağa kalkıp konuşma varsa ya da biri oturup konuşuyorsa onları yapabiliyoruz. Mümkün olduğunca gerçekçi okumaya çalışıyoruz, o yüzden de tiyatrodan beklediğimiz o büyülü atmosferi bulamayız, bununla birlikte okuma atölyesinin de keyfi başka, daha farklı bir sunuş biçimi.

Şehir Tiyatrolarında Hedda Gabler oyununda da güzel bir ekip olmuşsunuz, o da değişik bir oyun…
Evet Hedda Gabler iyi bir oyun oldu. Şimdilerde Üsküdar da sahneleniyor. Henrik Ibsen’in güzel bir eseri, karakterlerin psikolojik duygularının da çok iyi yansıtıldığını düşünüyorum.

Elinizde bir seçenek olsa şu an tiyatro da ne gibi değişiklikler yapmak isterdiniz?
Kurum tiyatrolarının çok büyük bir derdi var. İşleyişte bir problem olduğu kanısındayım ve bence yeniden yapılanmalı. Sanat yaparken üstünüzde bir yönlendiricinin olması gerekiyor. Burada kast ettiğim yönetici bir sopayla dürtücü değil. Bunu da şu an yaşanıyor ya da yaşamışlar diye söylemiyorum; ama bu sistem buna açık bir sistem. Şu an ki yöneticilerimiz çok iyi olabilir ama ilerde kötü bir yöneticinin gelmeyeceğinin garantisini veremeyiz. Bu durum korkutucu, eksik ve endişe verici olduğundan da tiyatroyla ilgilenmeyen herkes empati kurarak beni anlayabilir diye düşünüyorum.

Rosenbergler Ölmemeli isimli oyununuz da telif hakları sebebiyle kaldırılmıştı, onunla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Orda bir uygulama hatası var diyebiliriz. Ben Ankara Devlet Tiyatrosundan İstanbul Şehir Tiyatrosuna geldim ve orda ki işleyişle şehir tiyatrosundaki işleyiş aynı. Yani yeni bir oyun yapmak istersiniz ve bu oyunun telif hakları vardır. Türkiye de çoğu oyunun telif hakkından da Onk Ajans sorumludur, oraya başvurulur onlar da oyunun sahipleriyle iletişime geçip aradaki köprüyü kurar. Siz ajans üzerinden parasını yatırırsınız onlar da haklarını satın alıp gönderir. Ama daha öncesine bakarsak sistem devlet ve şehir tiyatrosunda aynı işleyişte devam ediyor.

Bir oyunla Onk Ajansa başvuru yapıyorsunuz ve “Rosenbergler Ölmemeli” için sahneleme izni istediğimizi bildiriyoruz. Hak sahipleriyle iletişime geçmelerini bekliyoruz. Ajansta iletişime geçeceğini ve bizim provalara başlamamızı söylüyor. Hata burada başlıyor, yani tamamen iyi niyetten kaynaklanıyor. Aslında iki tarafta iyi niyetli, vakit kaybı olmasın diye çalışmalara başlamamızı söyleseler de çok tehlikeli bir durum. Emek yerine gelebilir diye bakıyorum ama maddi şeyler de harcanıyor. O para hepimizin cebinden çıkan ödediğimiz vergilerin de parası. Zincirde bir halka boşluğu oluşmuş durumda. Biz oyunun provalarını yaptık, oyun oynanmaya başladı ve sahnelendi. Daha sonrasında da oynayamayacağımız söylendi. Hatta bildiğim oyunlar var ki 1-2 yıl sahnelendikten sonra kaldırıldı. Çünkü oyunların yazarlarına ulaşmakta kolay olmuyor, ya da ölmüş oluyorlar bu sefer de hak sahiplerine ulaşmak kolay olmuyor. Ben bu aşamada ajansa da kurum çalışanlarına da hak veriyorum ve iyi niyete bağlıyorum bu yüzden bu sorun tek kişiye indirgenemez hepimiz bir parça sorumluyuz.

Bununla ilgili bir düzenleme yapıldı mı?
Şimdilerde telif hakkı kağıt üzerinde alınmadan oyunun provalarına başlanılmıyor.

Rosenbergler Ölmemeli de neden telif hakkı alınamadı?
Bu olayın yazarı, ABD tarafından Rosenbergler ile ilgili gizli bir bilgi aldığını söyleyerek kendini kandırılmış hissettiğinden bahsederek dünya üzerinde oyunun sahnelenmesini yasaklamış. Yazara ne gösterildiği bizim çokta umurumuzda değil; çünkü Rosenbergler casus olsaydı da yine insanların hayatını kurtarmak için yapmış oluyorlardı.

Reşat Nuri Güntekin’in en önemli eserlerinden biri olan Yeşil Gece de oynadınız, üzerinden uzun zaman geçse de Ankara Devlet Tiyatrosunun çok beğenilen oyunlarından biri olmuştu, neler yaşadınız?
Yeşil Gece de oynarken 2 defa bomba ihbarıyla tiyatrodan apar topar çıktık. Seyircilerimiz bilmez ama oyundan 10 dakika önce polis gelip bomba ihbarı olduğunu söyleyerek yarım saat arama yapıyordu. Sonra yeniden oyuna başlıyorduk ama “Polis bir yeri unutmuş ya da gözden kaçırmış olabilir mi “ diye düşünerek oyuna çıkıyorduk. Tabii derdi olan bir oyundu. Yozlaşmanın ne kadar kötü bir o kadar da birey olmanın, aydınlanmanın ne kadar önemli olduğundan bahseden bir oyundu.

BAZI ŞEYLERİ BİLEREK İŞİN İÇİNE GİRMEK GEREKİR, YOKSA SANAT YA DA EYLEM YARIM KALABİLİR

Sahnelerken tedirginlik ya da korku devam etti mi?

Sahnelerken korkmadık açıkçası; çünkü bir derdiniz varsa o derdi çözebilmek için yaşadığınız yerde ki konumunu çok iyi bilmek zorundasınız. Etrafınızda olan bitenleri görmeniz gerekir, biz de oyuna çalışırken bunların farkındaydık ve böyle şeyler yaşayacağımızı biliyorduk. Bazı şeyleri bilerek işin içine girmeniz gerekir yoksa sanat ya da eylem yarım kalabilir.

Çocuğunuz var, eğer o ilerde tiyatroya merak duysa onu destekler miydiniz yoksa biraz daha geri durması için öğüt veren bir baba mı olurdunuz?
Çocuk, çok enteresan bir şey. O ne yapmak isterse ben yardım ederim. Yeter ki mutlu olsun. Elbette yaşadığımız koşulların dışına çıkmadığı sürece. Katil olmak istiyormuş bende yardım edeyim değil, o güzele nasıl yönelir bu noktada ki durumları kast ediyorum.

OĞLUM İÇİN GİTAR ÖĞRENMEYE ÇALIŞIYORUM

Mert Tanık boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanır?

Çok sevdiğim bir hobim var. Özellikle de oğlum olduktan sonra evde yaptıklarıma dikkat etmeye başladım. Televizyonun karşısında çok vakit geçirmemeye çalışıyorum. Onu kontrol altına aldık ve istediğimiz saatlerde açılıp kapanıyor. Bunun yanında “Oğlum beni gitar çalarken görse ilerde merak salarda enstrümanlara ilgi duyar mı” diye bir gitar alıp onun hakkında bilgiler edinerek alt yapı oluşturmaya başladım. Beraber tıngırdatma aşamasındayız ve doğru düzgün öğrenebilmek için yanıp tutuşuyorum.

Konservatuar mezunu bir oyuncu olarak özel eğitim veren kısa süreli kurumlara nasıl bakıyorsunuz?
Tabii fark var aralarında ama olmayan yerler de var. İstanbul Halk Tiyatrosunun kursunu çok önemli bir başlangıç yeri olarak görüyorum. Yıldıray Şahinler, Bahtiyar Engin, Erkan Can ve Cem Davran gibi önemli hocalar var. Cüneyt Gökçer bize “Burdan mezun olunca hepiniz birer araba olacaksınız, arabanın otobanda kaç kilometre hız yapacağı size bağlı” derdi. Yani konservatuar eğitimi sizi eğitebilecek duruma getiriyor, öğrenmeyi öğretiyor. Tiyatro da çoğu dal gibi bitmeyen bir meslek. İnsanın öğrenebilme kapasitesi hem yaşıyla hem de yaşadıklarıyla doğru orantılı; çünkü bir milyon insan da tanısanız ben insanı çözdüm diyemezsiniz.

Ankara da konservatuar eğitimi almış ve orda yetişmiş bir oyuncu olarak orayı özlüyor musunuz?
Ankarayı yani doğduğum kenti, ailemi, arkadaşlarımı, arka mahalledeki manav abi’nin kaçta kapattığını bilmenin bana getirdiği lüksü çok özledim. Çevrenizdeki esnafı tanımak, ne sattığını, kaça sattığını ve dertlerini bilmek, onları sahiplenmek, kök salmak bir yere ait olma duygusuymuş ve hakikaten çok değerliymiş. Başınız sıkıştığında nerde olduğunuzu bilerek onlara ulaşabilmek bu büyük bir değermiş.

Ulya Altıntaş

Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 356
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Ölen Adamın Cep Telefonu Ve Düşündürdükleri... (İhsan Ata) - 3/14/2013
  • Dinçer Çekmez (de) Öldü... (Murat Örem) - 3/14/2013
  • Sürülen İnsan Mı, Yoksa İnsan Olmak Mı? (Deniz Zengin) - 3/13/2013
  • Human Profit: Bir Manipülasyon Hikayesi (Erdal Yıldırım) - 3/13/2013
  • Şenay Gürler'in Abby Karakteriyle Özdeşleştiği Oyun: Kayıp (Üstün Akmen) - 3/13/2013
  • Ayşe Lebriz Berkem'den Bir Teatral Arya: İnsan Sesi (Üstün Akmen) - 3/12/2013
  • İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli... ZENGİN MUTFAĞI (Yurdagül Yurtseven) - 3/12/2013
  • Metin Serezli Taziye Sayfası - Başsağlığı Mesajınızı Yazın (Taziye Sayfası) - 3/10/2013
  • Kurşun Askerlerin Dramı (Arıza Baykuşlar) - 3/5/2013
  • Oyuncunun Yemini (Neşe Binark) - 3/5/2013
  • Mert Tanık Röportajı (Ulya Altıntaş) - 3/5/2013
  • Eskişehir'den Troyalı Kadınlara Ağıt (Metin Boran) - 2/28/2013
  • Erzurum'da Ayakta Alkışlanan Oyun: Çıkmaz Sokak Çocukları (Üstün Akmen) - 2/22/2013
  • Adı; ASLIHAN KANDEMİR (Pınar Çekirge - Yavuz Pak) - 2/22/2013
  • Güvenlikli Kent Yaşamı ve Islah Evi (Metin Boran) - 2/17/2013
  • Kemal Başar'ın, Beynini Oyun Sahnesi Yaptığı Oyun: Hamlet (Üstün Akmen) - 2/17/2013
  • Umut Orkun Eskibatman Röportajı (Ulya Altıntaş) - 2/17/2013
  • AK'LA KARA'da Bir Commedia Dell'Arte Uyarlaması: Patron Kim? (Üstün Akmen) - 2/17/2013
  • Şarap mahzeninde 'taşlar yerinden oynuyor' (Domino) (Rengin Uz) - 2/12/2013
  • Tekin Akmansoy Taziye Sayfası - Başsağlığı Mesajınızı Yazın (Taziye Sayfası) - 2/12/2013
  • Eleştiri mi, Çekiştiri mi! (Erdal Yıldırım) - 2/11/2013
  • My Fair Lady (Roma) (Üstün Akmen) - 2/11/2013
  • Macide Tanır; Hayat, İnandığı Yolda Yürümeyi Göze Alanların Hak Ettiği Bir şeydir Çünkü... (Murat Örem) - 2/11/2013
  • Geliyor Musun, Yoksa Geliyor Musun: Sarı Ay (Üstün Akmen) - 2/7/2013
  • Benimle Delirir Misin? (Cüneyt İngiz) - 2/6/2013
  • Bir Toplum Anatomisi… Eski Fotoğraflar (İhsan Ata) - 2/6/2013
  • Antalya'da Her Şeyi İle Yüzde Yüz Türk Operası: Lale Çılgınlığı (Üstün Akmen) - 2/6/2013
  • Macide Tanır Taziye Sayfası - Başsağlığı Mesajınızı Yazın (Taziye Sayfası) - 2/6/2013
  • ((( Aç Parantez (Nedim Saban) - 2/5/2013
  • Uzmanlık İşi (Arda Aydın) - 2/5/2013
  • Tiyatroda 51 Sezon - Vildan Gürelman (Pınar Çekirge - Yavuz Pak) - 2/5/2013
  • Kostüm oynamaz, aktör oynar! - Şark Dişçisi (Arıza Baykuşlar) - 2/4/2013
  • Bir Kadın.. Bir Yaşam ya da Ayşe Kökçü (Pınar Çekirge - Yavuz Pak) - 2/2/2013
  • Erkek Yazarın Gözüyle Kadının Özü: Düğün Şarkısı (Üstün Akmen) - 2/2/2013
  • TÜRKİYE KAYASI ya da BULGARİSTAN GÖÇMENLERİ (Arif Arı) - 2/2/2013
  • Direniş, Reality Show ve Ölüm: Dar Ayakkabıyla Yaşamak (Metin Boran) - 1/30/2013
  • Kırk Yıl Öncesinin Hiç Eskimemiş Oyunu: Zengin Mutfağı (Üstün Akmen) - 1/30/2013
  • Orada Bir 'SİTE' Var Uzakta... (Özge Ökten) - 1/29/2013
  • Çirkin Oyunu Eleştirisi (Erdal Yıldırım) - 1/29/2013
  • Sitedekiler… (İhsan Ata) - 1/29/2013
  • Sinan Mordağ Röportajı (Ulya Altıntaş) - 1/29/2013


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..