| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Tutkulu İki Aşkın Birlikte Öyküsü: Ölüm Diyalogları Üstün Akmen İstanbul’da bir tiyatromuz daha doğdu, adı Tiyatro Si’s. 28 Ocak 2013 günü ilk oyunlarıyla prömiyer yapmışlar, oyunlarının başlığı “Ölüm Diyalogları”. Sibel Yıldırım Özer’in yazdığı, Ali Altuğ’un rejisini yaptığı oyunlarına “Kara Komedi” alt başlığını koymuşlar, ama bana sorarlarsa kara komedi ile pek ilişki kuramamışlar. Oyunda işlenen cinayeti mizahi anlayışla değil; pekâlâ ciddiyetle ele almışlar, ironiye falan yer bırakmamışlar. KONU Kadın (Sibel Taşçıoğlu) ile Adam (Ufuk Aşar) 15 yıllık evli. Adam, Shakespeare uzmanı bir hoca. Öğrencisi olan bir kız (Sibel Yıldırım Özer) ile ilişkisi var. Kadın, mutsuz. “Tutkuyla sevişmeyi” özlemiş ve kendi ifadesine göre “aldatıldığını anladığında yaşadığını anlamış”. Kadın ve Kız aralarında anlaşıp Adam’ın içkisine ilaç koyup sandalyeye bağlıyor, sürekli sakinleştirici şırınga ediyor, sorguluyor. Adam bağlarından kurtulduğundaysa öldürüyorlar. Sonrasında Kadın pişmanlık duyuyor. İkisinin de Adam’ı “aşk” mertebesinde sevdikleri anlaşılıyor, falan… ÖZER’İN TEMA’SI Şimdiii… Sibel Yıldırım Özer’in oyun yazmaya mutlaka devam etmesini öncelikle isteyeceğim, ama eleştirmen olarak “Ölüm Diyalogları”nda yazar olarak ele aldığı konunun sınırını iyi belirlemiş olmasına karşın, hangi görüşü işleyeceğinin, savunacağının altını pek çizmediğini söylemeden geçemeyeceğim. İhanete rağmen aşkın kudreti mi? ihanetin aşkı öldürdüğü mü? Kıskançlığın aşkı yok ettiği mi? Cinselliğin aşktaki rolü mü? Sibel Yıldırım Özer, hangisini işlemek istemiş? Kafa yormama rağmen, bilemediğimi itiraf edeceğim. Çünkü Sibel Yıldırım Özer’in kalemi gerekli gereksiz oradan oraya atlamış, kaymış, sıçramış, ortaya ister istenmez: “Saat kaç?”, “Bilmem, Öncekinin aynı” ya da “Hayat ne ki! Bir bardak iyi demlenmiş çay” gibi soyut replikler düzmek gerekliliği çıkmış. Gereksiz ve yararsız birçok replik düzensizce yığıldığı için, oyundaki “ölüm diyalogları” etkisiz, bulanık, dağınık, düzensiz ayıklanmamış, ister istemez birlikten yoksun olarak ortaya saçılmış. ALTUĞ’UN REJİSİ Sinan Saraçoğlu, “matluba uygun” dekor tasarlamış, Gülçin Mutlu’nun kostümleri de (Adam’ın ayakkabıları hariç) karakterlere uymuş. Ali Altuğ, “flashback” uğruna iki çok uzun “black-out”a sığınmış. Yazarın yorumlarının orasını burasını parmaklamamış. Neyse o yani! Ancak, oyuncunun boğumlanmasını, oyuncunun sesiyle ve sahnenin yorumuyla renklenen sözünü, sahne üzerinde dile getirildiği biçimiyle çözümlememiş. OYUNCULUKLAR Oyunculardan da söz etmem gerekirse, hem beyaz camdan, hem beyaz perdeden, hem de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndaki başarılı karakter çizimlerinden tanıdığımız Ufuk Aşar, her aksiyon ve deviniminde daha fazla gerçeklik ve daha fazla yalınlık elde etme çabasıyla ciddi anlamda dikkat çekiyor İlk kez izlediğim Sibel Yıldırım Özer ile Sibel Taşçıoğlu’na özel umutlar bağladım. İkisi de iyi oyuncu, yetenekli oyuncu. Onların oyunculuklarını yorumlarken canlandırdıkları karakterlerle duygusal temas eksiklikleri var demeyeceğim. Sibel Taşçıoğlu için Kadın’ı içsel varlığının her parçasıyla doygunlaştırırken tekdüzelikten kurtulamıyor sözünü etmeyeceğim, Kadın’a daha derinlemesine sahip olmalı diye de eklemeyeceğim. Sibel Yıldırım Özer için de, bundan sonraki oyununda sahnede duygularını her daim devindireceğine ve bu sayede fiziksel güdülerine de yaşam vereceğine olan inancımı yineleyeceğim. Yönelimlerini kolayca bulma yollarını araştırmasını önereceğim. ÖZET Özetlemem gerekirse gerek Sibel Yıldırım Özer’in, gerekse Sibel Taşçıoğlu’nun bundan sonraki oyunlarında oyuncu yaratıcılığının bütün yollarını ve yöntemlerini kullanacaklarına inanmasam hiç böyle davranır mıyım? Her ikisini de yerden yere vurup parçalamaz(!) mıyım? Her ikisinde de becerikli oyuncu kurnazlığı, birer coşku karmaşası, onları aksiyona yönelten beklenmedik itiler var. Ben, bu kıpırtıları duyumsamaz mıyım? Duyumsadığım için, her ikisini de yüreğimde pamuklara sarmaz mıyım? Üstün Akmen Evrensel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|