Tuncay Özinel'in Tiyatroda 55. Yılı: Padişahım Çok Yaşa
Üstün Akmen
Yıllardır yasakçı ve sansürcü zihniyetle yönetilmiş ve yönetilmekte olan Türkiye’de tüm olanaksızlıklara karşı uğraş vererek tam elli beş yıldır tiyatro yapmakta olandır Tuncay Özinel (1942).
2012-2013 sezonunda da tiyatro yapımcılığında otuz üçüncü yılını kutlamaktadır.
Tiyatronun “muhalefet etmek” anlamına geldiğine kafayı takmışlarımızdandır.
Diğer taraftan bir ülkenin mutlaka, ama mutlaka sanatla kalkınabileceğine inanmıştır.
Neredeyse her konuşmasında, karşındakilere Avrupa’yı Ortaçağ karanlığından kurtaranın sanat olduğunu anımsatır.
Uygar ülkelerde yönetenlerin sanata “koltuk” çıkmalarına karşın, Türkiye’de köstek olunmasından yakınır.
Hayatı, ben bildim bileli tiyatro gibi yaşamaktadır, çünkü tiyatro da onda yaşamaktadır.
Tuncay Özinel de aynen tiyatro gibi güzelden, barıştan, doğrudan yanadır.
HAYDARPAŞA’NIN SATILIŞI
Tuncay Özinel Tiyatrosu bu sezon, adını kendi adına kurduğu tiyatrosunda sahnelediği ilk oyun olan Aziz Nesin’in “Padişahım Çok Yaşa”sından alan bir oyunu oynamakta.
Oyuna, yıllar içinde sahneledikleri Ferhan Şensoy’un, Nezih Tuncay’ın, Hilal Çelenk’in ve kendisinin oyunlarından da bölümler almış, “Padişahım Çok Yaşa”yı bir anlamda Tuncay Özinel Tiyatrosu’nun otuz üç yılının bir özeti yapmış.
Birkaç yıl önce yazmış olduğu “Haydarpaşa Satıldı” skecini de adeta bir “sanatçı öngörüsü” örneği olarak oyunun finaline almış.
TAŞIN ALTINA EL SOKMAK
Bu ülkede yaşananlara seyirci kalmamak için çabalayan, taşın altına elini sokmaktan zerrece kaçınmayan Tuncay Özinel’in “Padişahım Çok Yaşa”sında skeç bağlantılarını barkovizyonda oyun yazarlarının bizzat kendileri yapıyor.
Oyunun rejisi Tuncay Özinel’e, müzikleri Arif Erkin ile Baha Boduroğlu'na, ışık tasarımıysa Erkan Çelikkol’a ait. Oyuncu kadrosunda Tuncay Özinel’in yanında Ali Yaylı, İdil Yazgan, Kerem Keskin, Özge Soyal, Engin Bilgiç var.
Açık konuşayım, bu oyunda ışık tasarımına değinmeyeceğim, reji için de oyuncuların giriş-çıkışlarını olduğu kadar yerlerini ya da durumlarını da saptamaları, eylemin akışına zarar vermeden sahneleme planını kurmaları gerekirdi falan da demeyeceğim.
“İşine gelmiyor da ondan” mı diyeceksiniz, deyin, zerrece sinirlenmeyeceğim!
Oyunculuklar için de, oyunun yorumunda ve kendi özel perspektiflerinin yerleştirilmesinde, belli bir oyuncunun belli bir anda, belli bir durumda bulunmasının, belli bir heyecanla harekete geçerek sahne üzerinde belli bir noktaya yaklaşmasının ya da o noktadan uzaklaşmasının çok önemli olduğunu da ifade etmeyeceğim.
Sadece Özge Soyal’ın eylemi, sözleri, çizgileri, renkleri, ritmi dikkate alsa bu işi becerebileceğinin altını çizeceğim, çizebildiğim kadar.
Tuncay Özinel’e sahnede nice yıllar dileyecek, elli beş kez gözlerinden öpeceğim.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...