| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Umut Orkun Eskibatman Röportajı Ulya Altıntaş Umut Orkun Eskibatman kendini tanımladığı şekliyle tiyatro aşığı genç bir oyuncu. Okuduğu bölümü ani bir kararla bırakarak hiç kimseyi tanımadığı koca şehir İstanbul’a gelir ve hayallerini gerçekleştirmek için bir yandan çalışırken, diğer yandan da tiyatro eğitimini devam ettirir. Çocuk oyunları, kabareler, reklam filmleri, diziler ve sinemada oynayan genç sanatçıyla İstanbul’a geliş sürecini ve mutlu olduğum tek alan dediği tiyatroyu konuştuk. Umut Orkun Eskibatman’ı tanıyabilir miyiz ? Tiyatro aşığı ve oyunculuk aşkıyla yanıp tutuşan bir adam olduğumu söyleyebilirim; çünkü benim hayatta mutlu olduğum tek alan bu. Sizin tiyatro ile tanışma sürecinizde mi ilkokulda başladı? Evet hakikaten öyle. Yıl sonu müsamereleri meşhurdur zaten, ben oynayabildiğim için hocamız ağır rolleri bana verirdi. O zamanlarda herkes Anadolu Lisesi sınavlarına hazırlanırken ben tiyatro çalışmaları yapıyordum. Hatta geçenlerde bir arkadaşım ilkokulda oynadığım bir oyunun kasetini bulmuş izlemiş, bana da “ oyunculuk senin damarında varmış” dedi, demek ki o zamanlarda da belli etmişim. Neden Güzel Sanatlar Lisesinde okumadınız? Ailem o konuda yönlendirmedi açıkçası ve öğrenci sınavının mantığı da belliydi. Geleceği olan meslek nedir gözüyle bakmıştım. O yüzden Çukurova Üniversitesinde istatistik okudum. Ama orada okumama rağmen şan dersi, klasik gitar ve fotoğrafçılık eğitimi aldım. Üniversiteyi 3.sınıfa kadar okuyup bıraktınız, mezuniyete bu kadar yaklaşmışken o karar aşaması nasıl gelişti ? O bir süreçti, düşünüyordum sürekli ve 3.sınıfta uygulamak kısmet oldu. Çünkü o zaman idealimin okuduğum bölümle hiç ilgisi olmadığını ve o işi yapmak istemediğimi kendime tam olarak anlatmıştım. Aslında bu süreçte Robin Sharma’nın Ferrarisini Satan Bilge kitabı da çok etkili oldu. Aile ne yaptı bu durumda? Adanalıyım ve bizim aile geniştir, herkes bir şeyler söyledi tabii; ama ben okulu bırakıp İstanbul’a yerleştim. Çünkü bu benim hayatımdı ve söz hakkı bana aitti. Bu karar aşamasında herhangi bir pişmanlığınız oldu mu ? İstanbul’a geldiğim dönemdeydi yaklaşık 3 ay sonra babamı kaybettim. Abim aradı ve tiyatro için ilk dersteydim. Sağlığımı çok etkileyen, zor bir dönemdi. Babam annemin yanına gitmek istemiş ama bilinci kapalıyken onu hastane yerine eve götürmeleri beni çok üzdü, evde de fenalaşıp kalp krizi geçirmiş, bunlar söze kolay gelen ama yaşayan için zor olan durumlar. Ben de İstanbul’da olmasaydım onu hastaneye yetiştirirdim diye çok düşündüm kendimi suçlayarak geçirdiğim zamanlar da çok oldu. Vefatından 2 saat önce de evi aramıştım ve telefonda konuşmuştuk. Babam çok az maaşı olan ama onunla sofrayı donatan bir adamdı, şiir yazardı. Abilerimden birinin ismi Tevfik Fikret, diğeri de Nazım Hikmettir onları da babam koymuş. Babamı çok sevdiğim için keşkelerim de daha sonra İstanbul’a taşınsaydım yönünde oldu. İstanbul da bir düzeniniz var mıydı ? Esasen bu aşama da benim için hiç kolay geçmedi. İstanbul’a ilk kez geliyordum ve hiç kimseyi tanımıyordum; ama Adanalıların gözü kara olur derler özellikle de sanat söz konusunda. Bende iş buldum internetten, telefonda da görüşmeler yaptım ve çıktım geldim, burada garsonluk yaparak para kazandım ve onunla Müjdat Gezen Sanat Merkezine kayıt yaptırdım. Hem çalıştım hem de hayalim için bir yol çizdim. Old City de kabare yaptık, çocuk tiyatrosu yaptım. Vay Arkadaş isimli sinema filminde rol aldım. Mekan artı da Göksel Kortay gibi çok sevdiğim insanlarla tanıştım. Geçen dönemde sadece tiyatro yapmak istedim, reklam filmi ya da sinema dışında yalnızca tiyatro olsun diye düşündüm ama bu sefer de maddi olarak çok zorlandım. Bir dizi de yer almadığınız sürece yalnızca tiyatro yaparak geçinilmeyeceğini de anlamış oldum. Çünkü İstanbul gibi bir yer de yaşamak kolay değil ve üstatlar dışında tiyatrodan para kazanmanın kolay olmadığını söyleyebilirim. Mesela çok emek harcayarak Oedipus’u hazırladık ama içimizden geldiği gibi sahnelemek için imkanlar oluşmadı, halen üzülüyorum o oyun için. Adını Feriha Koydum dizisinde bir jigoloyu canlandırdınız, ona başlamanız nasıl oldu? Ateşe Yürümek dizisinde Ahu Türkpençe’nin kardeşini canlandırmıştım, reji ona baktı ve Ferihaya da Gürkan karakteriyle girdim. Farklı bir rol oldu, oyuncunun işi oynamak olduğu için rol seçimi yapmayı doğru bulmuyorum. Rol ayırt etmek bana göre değil açıkçası çünkü ben oynamayı çok seviyorum, zaten güzel projeler olduğu sürece içinde yer almayı çoğu oyuncu ister. Benim Amerika’ya gitme hayalim de var. Eric Morristen ders almayı da çok istiyorum, kendisiyle irtibata da geçtim ve onunla iletişime geçmekte güzel oldu. Bir oyuncuyu motive eden şey ne? Benim için güzel bir soru oldu. Başlarda farklı bir iş yapar tiyatroyu da yanı sıra devam ettiririm diye düşünüyordum ama bir iş yapıp karşılığını da almanız lazım tabii aileden zengin değilseniz, çünkü yaşamak için de maddi olarak kazanmamız gerekiyor. Ama para sadece gereksinim için önemli, yoksa bir şekilde zaten kazanılabilir. Söylemek istediğim şey, tiyatroyu bu kadar çok severken yanı sıra paramı da oradan kazanmak beni sevindirir, yoksa para kazanayım da bununla ev, araba alayım gibi bir derdim olmadı. Sevdiğimiz işten para kazanmakta herkesi motive eder, ayrıca bir karakteri yaşatabilmek çok güzel. Bu sadece oyunculukta olan bir durum ve ben bununla motive oluyorum; çünkü bir x karakterini herkes farklı yorumlayabilir ama onu oynadığım sürece yalnızca ben yaşatırım. Boğaziçi Üniversitesi’nde senaryo yazımı konusunda da eğitim aldınız, yazmayı seviyor musunuz? Senaryo yazmak uzun ve meşakkatli bir iş diyebilirim. 2, 3 aylık bir süreçti. Kısa film ya da uzun metrajlı film olarak düşündüm. Şu an yazdıklarımı nadasa bıraktım. SABIRSIZ İNSAN OYUNCULUK YAPAMAZ Nasıl bir rolde oynamak isterdiniz? Çevremdeki insanlar yüzümde tarihi karakterlere uygun izler gördüklerini söylüyorlar. Belki iyi bir filmde, bir tarihi karakteri canlandırıp ona nasıl bir şekil vereceğimi görmek isterim. Hayata nasıl bakıyorsunuz? Herkes gibi mutlu bir şekilde yaşamak istiyorum. Yurt dışında eğitimde alarak, burada da üstatlarla çalışarak ve insanlara filmlerle bir şeyler anlatmaya çalışarak hayatımı devam ettirmek istiyorum. Çetin Tekindor ile oynamakta benim hayallerimden bir tanesidir; çünkü iyi bir oyuncu oyuncuyu oynatır diye bir laf vardır, onun gibi birisi zaten sizi oynatır. Ve genç tiyatro severlere seslenmek istiyorum, eğer benim gibi konservatuar için geç kaldılarsa, üstatlara danışarak akıl isteyebilirler, üniversite öğrencilerinin filmlerinde oynayabilirler. Onlar da farklı şekiller de eğitim alabilirler, dört veya beş yıl şart değil diye de düşünüyorum. Ben belki başka bir şehre gidebilirdim ama İstanbul’dan çıkmak istemedim, burasıyla başka bir şehir arasında 5 yıl fark var diye düşünüyorum, burada yaşayarak 5 yıl önden gidebilirsiniz. Hayat felsefenizi nasıl özetlersiniz? Bunun için sabırlı olmak diyebilirim. Gerçekten bu süreçte ben de çok şey yaşadım ve gördüm ki sabırsız insan oyunculuk yapamaz. Ulya Altıntaş Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Zeynep Erbaş Polat - ( 2/18/2013 ) Beğenerek okudum ellerinize sağlık, fakat ufak bir ricam olacak, görseller birden çok olursa daha hoş olur diye düşünüyorum ... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|