Merhabalar değerli okuyucular bu yazımda Toplum-sanat- ülke üçlemesinden bahsetmek istiyorum.
Türkiye’miz gelişmekte olan bir ülke. Bence bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, Kültüre, Sanata verdiği değerle ölçülür. Sanat ve beraberinde kültür, insana, geniş düşünmeyi, sorgulamayı, beyin yormayı, ayrıntı görmeyi sağlar. Bu neden ve kazanımlarla ,gerçek sanatçıları, ülkesindeki gelişmeler son derece ilgilendirir. Gördüğü yanlışlıkları, haksızlıkları, yolsuzlukları yaptığı sanatla dile getirir. Getirmek zorunda kalır. Sanat bu zorunluluğu otomatik olarak hissettirir. Dikkat ederseniz insanlık yararına yapılan bütün devrimlere sanatçılar öncülük etmiş ya da sanat duyarlılığı olan insanlar katkı sağlamıştır. Eğer bu sanatçılar (oyuncu, heykeltıraş, ressam, müzisyen…) düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorsa o ülke gelişiyor demektir. Ama tabi ki özgürlük denen deryanın içinde insanlık yararı olmalıdır. Körlük ve sağırlıktan beslenen egolar değil.
Maalesef ülkemizde sanat trajik bir noktadır. Her şarkıcı, her türkücü, her arkeolog, her heykeltıraş, her sinemacı, her yönetmen,her oyuncu..... örneği çoğaltabiliriz, hemencecik sanatçı oluyor. Sanatçı ne demekse! Bu hemencecik sanatçı olan insanlar, nasıl memleketi için eleştiri yapacak, nasıl katkı sağlayacak siz düşünün? Zahmetsiz, emeksiz, dert edinmeden yapılan sanatsal çalışmalar! yapanı, bir yere taşıyamazken, toplumu nereye götürür hesap edin.
Popüler kültür hızlı tüketim amaçlı, alıcısının katkı sağlamadığı kültürel öğelerdir. Tam da yaşadığımız bence bu. Yapılan birçok sanat eseri bu amaçla yapılıyor. Yani niteliğe değil niceliğe önem veriliyor. Bu bazen devlet eliyle bazen özel sanat kurumları ve medya marifetiyle yapılıyor. Örneğin birçok TV kanalında yarışmalar bu anlattıklarımıza çanak tutuyor.
Bu seri üretimi yapılan sanatsal ürünler ciddi bir kirliliğe yol açıyor. Birçok önemli çalışmayı da gölgeliyor. Hazırcılığa, kopyalamaya, körlüğe neden oluyor. Üretilen sanat eserleri, o ülkenin zenginliklerinden filizlenip yeşermelidir. Bizim öyle güzel halk türkülerimiz, seyirlik oyunlarımız, folklorumuz, öyle geniş bir dramatik tarihimiz vardır ki, her sanat dalına ilham kaynağı olacak şekilde geniş ve zengindir. Oysa durum tam tersi gibi görünmektedir.
Toplum olarak bilincimiz yükseldiğinde yani seçici olmaya başladığımızda üretilen eserler ve ülkemiz daha farklı bir noktaya gelecektir. Toplum-sanat-ülke birbirini hayati derecede etkiler.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...