| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Ellerinizden öpüyorum sevgili Gazanfer Özcan Rengin Uz Bir alt yazı geçti dün akşam, Gazanfer Özcan’ı milyonlarla buluşturan ‘ Avrupa Yakası’sı dizisinin oynadığı kanalda. ‘Gazanfer Özcan yaşamını kaybetti…’Öylece dondum kaldım. Hemen ağlayamadım. Hasta olduğunu biliyordum tabii ama hayati tehlike yok deniyordu ve eminim çoğunuz gibi ben bu kadar erken bir ölüm beklemiyordum. Ona konduramıyordum. Gazanfer Bey, benim için çok sık görmesem de, sanatına ve kişiliğine her zaman büyük saygı duyduğum bir aile büyüğüm gibiydi sanki. Yani o an öyle olduğunu anladım. Son oyunu da rahatsızlığı nedeniyle kaldırılmıştı oysa Şubat ayında mutlaka izlemek, sonra da her zamanki gibi kulise gidip kendisini kutlamak istiyordum. Geç kaldım. Yeni kuşak Gazanfer Özcan’ı ‘Avrupa Yakası’nın Tahsin Sütçüğlu’su olarak tanıyıp sevdi. Çoğunlukla bir koltukta otururken bile, mimikleri, jestleri ile konservatuar öğrencilerine ders verecek nitelikte bir oyun sahneliyordu. Ben çoğu kez Gazanfer Bey için oturmuşumdur dizisinin başına. Ama çocuklar, gençler siz onu asıl sahnede seyredeceksiniz…Arkadaşlarıma hep söylerdim, çocuklarınızı götürün Gazanfer Özcan’ın oyunlarına diye. Entree alkışı diye bir deyim vardır tiyatroda…İşte bu alkışı ben çok Gazanfer Özcan’da yaşadım. Daha sahneye adımını atmasıyla birlikte, tek kelime etmesini beklemeden, seyirci büyük bir saygı ve sevgi ile alkışlamaya başlardı onu. Yıllar önce Nisa Serezli’nin ve Nejat Uygur’un da aynı bu şekilde alkış yağmuruna tutulduklarına şahit oldum. Dizide ne kadar ünlense ne kadar yorulsa da yarım asrı çoktan geçen tiyatrocu kimliğini asla unutmadı, tiyatrosundan asla ödün vermedi. O perde her şeye rağmen hep açıldı. Gönül Ülkü’nün ağır hastalığı sırasında bile içi kan ağlayarak buluşmaya devam etti seyircisi ile. En son geçen sezon Efe Sanat Merkezi’nde sahneledikleri ‘ Öp Babanın Elini’ adlı güldürüde seyretmiş, birlikte olmuştum kendisiyle. 1962 yılında Gönül Ülkü ile birlikte kurdukları, maddi manevi tüm zorluklara rağmen bugünlere getirdikleri tiyatroları küçücüktü ama sıcaktı. Düşünmeden edemedim, bizim ülkemizde sanatçı olmak, hele tiyatro sanatçısı üstüne üstlük bir de özel tiyatro yöneticisi olmak ne zor işti. Alkışı vardı ama ya parasal karşılığı? Türk Tiyatrosu’nun gülen aydınlık yüzü’ Gazanfer Özcan’a 1998 yılında ’Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı ünvanı verilmişti verilmesine de (Halkın sanatçıların bu ünvanı almalarının da hiçbir anlamı yoktu aslında) aynı Devlet sanatçısını çok üzmüştü. Büyük vergi borçları yüzünden az kahrolmamıştı Gazanfer Bey. En rahat etmesi gerektiği bir dönemde borcunu silmek için didinip durmuştu. Sanata değer veren başka uygar bir ülkenin sanatçısı olsaydı, vergi borcu yüzünden bırakın devletin yakasına yapışmasına, perdesini 49 yıl boyunca onurla açan bu tiyatro ustasının heykeli dikilmez miydi? Borç istemek yerine ‘Biz size borçluyuz’ denmez miydi? Derme çatma kulislerle giyinip soyunmak yerine kentin en güzel yerinde kendine ait konforlu bir tiyatro binası olmaz mıydı? Bunların hiç biri olmadı ama en büyük ödülü seyircisinden aldı. Seyirci onu çok sevdi. Karşılıklı bir sevdaydı bu. TURNELERDE GEÇEN BİR ÖMÜR Ömrü turnelerde geçen, Mum Söndü, Bir Kilo Namus, Aşk Çorbası, Ceza Kanunu, Kocamın Nişanlısı, Karımla Evlenir misiniz gibi unutulmaz oyunlarda başrol oynayan Gazanfer Özcan’ın izlediğim son rolü capcanlı gözlerimin önünde. Öp Babanın Elini adlı güldürünün Mahmut Kökkoparan’ı olarak ne kadar sevimli bir kompozisyon yaratmıştı yine. Onun o bildiğim, tanıdığım mimiklerini, her seferinde yeniden keşfettiğim sevimli şaşkın hallerini izlemeye bayılmıştım. Sözüm ona geleneklerine bağlı ama çapkın bir cici babaydı. Çok güldüğümü hatırlıyorum, kendimi bırakıp sadece güldüğümü. Zaten öyle olurdu onun oyunlarında, konuya takılmak falan gereksizdi, sahnede Gazanfer Özcan varsa bunun tadını çıkarmak gerekti…Sonra da yine bir ritüel gibi onu ayakta alkışlamak. Oyun sonrası kuliste, sarılıp kutladığım Gazanfer Özcan’a dudaklarımdan bütün samimiyetimde şu sözcükler dökülüvermişti ‘Allah size başımızdan eksik etmesin’. Rahatsız etmek istememiştim yorgundur diye ama ısrarla yine çay ikram etmişti bana. Fulya her zamanki gibi kuliste de yanı başındaydı. Birlikte sahneyi paylaştığı genç oyuncularla ne kadar gurur duyduğunu anlatmıştı. İşte televizyonun karşısında donup kaldığımda bunlar geçti hep aklımdan. Onun sadece kızı değil, sahnede eşi, sevgilisi, kardeşi, her şeyi olan Fulya’ya, uzun bir ömrü birlikte omuz omuza paylaştığı eşi Gönül Ülkü’ye, çok sevdiği torunu Tarık’a ve damadı Gazanfer Ündüz’e sabır diliyorum. Bunca yıl Gazanfer Özcan’ı bağırlarına basan seyircilerine ve tüm sevenlerine de. Teselli olabilirse eğer, onu tanımış olan bizler de çok üzgünüz ve bu çok değerli kaybınıza ağlıyoruz… Sizi her zaman, büyük bir saygı ve sevgiyle hatırlayacağım sevgili Gazanfer Özcan. Türk Tiyatrosu’nda bırakmış olduğunuz büyük boşluk asla dolmayacak. Sizin gibi gerçek bir tiyatro sevdalısını, bir İstanbul beyefendisini tanışmış olmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. Ne zaman size telefon etsem kapatırken mutlaka ‘gözlerinizden öperim’ derdiniz ben de sizin ‘ellerinizden öpüyorum efendim’. Yarın uğurlamaya geleceğim… Alkışlarla… Rengin Uz Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|