1-Deri mezbahadan çıkar, fakat kundura orada yapılmaz; kumaş fabrikada dokunur, fakat elbise orada dikilmez; orman mütehassısı ağacı yetiştirir fakat mobilya yapmaz; maden işçisi gümüşü topraktan çıkarır fakat savaşçılıktan anlamaz; balıkçı levreği tutar fakat mayonezi beceremez; hele hele her kalem tutan her yazı yazan tiyatrodan, oyundan hiç anlamaz. Bu bir uzmanlık işidir.
2- Bu bir meslektir, bu bir sanat işidir, bu güzel sanatlar içinde en güçlü dallardan biridir, derin inceleme ister. Tiyatroya, başlı başına bir hayat verilse bile, ciltlerle kitap okunsa bile, diyar diyar tiyatrolar gezilse bile, gene ucu bucağı bulunmayan bir sanat koludur. Böyleyken, hiçbir meslekte dikiş tutturamayanlar, bir takım sütun karalamacıları, bu alanı boş bulmuşlar, çala kalem yürüyorlar. Onlara artık höst demek lâzım.
Höst... diyorum. Artık o çomaksız oynadığınız alanın etrafını bilimin, sanatın dikenli teliyle ördük, artık içeriye başıboş girmek yasak. Yalnız sanat bilgisi bilgimizden, sanat görgüsü görgümüzden, sanat sevgisi sevgimizden fazla olanlara kapımız ve kalbimiz ardına kadar açık!
3- Fakat sakın araya eskisi gibi türediler girmeye kalkmasın. Burası yirmi yılımızı yıprattığımız, her türlü yokluk içinde göz nurumuzu, alın terimizi döktüğümüz, ömrümüzü törpülediğimiz bir alandır, burada asalakların, yaygaracıların yeri yok! Tiyatromuzun sahnesi sanatçıların, salonu halkındır, ikisi arasındaki bezirgânların, yazı komisyoncularının, ipini pazara çıkaracağız!
4- Sanat dostu olmak bir meziyettir ve biz, bize seslenirken sanat düşüncesinden başka kaygusu olmayanlara taparız. Onların en acı uyarılarını iyiliğimizi isteyen bir koruyucunun candan öğütleri gibi derhâl yerine getirmeye çalışırız, çünkü sanatın ilerlemesi bizim ilerlememiz, memleket kültürünün adımı demektir. Biz, kendilerini, kanatlarını yakmaya mahkûm eden pervaneler gibi, hayatımızı seve seve, sanat sevgisi için sahnenin ateşi sahnenin alevi üstünde kurban vermiş kimseleriz. Sanatla sahnenin yükselmesi, herkesten önce bizim isteğimizdir ve biz bunun gerçekleşmesi için yapabildiğimiz kadarını yapıyoruz. Yazılarının arkasında gizli düşünce taşımadan bize yardım etmek isteyenlere bilgisiyle, görgüsüyle yardıma gelenlere teşekkür eder, ölünceye kadar minnetlerini taşırız.
5- Fakât dillerinde yalan, yüzlerinde maske, arkalarında kişisel çıkar, kasasında maymuncuğu ile kapımıza yaklaşmak isteyenlerin vay haline! Öylelerin bileklerinden kıskıvrak yakalamak, dillerindeki yalanı, yüzlerindeki maskeyi, ellerindeki her kapıya uydurmak istedikleri anahtarı teşhir etmek borcumuz. Bunu bize kutsal kitabımız olan, sanat sevgisi buyuruyor ve biz bunu yapmaya and içtik. Veyl sahte bilgiçlere, sanat türedilerine!
Muhsin Ertuğrul
Darülbedayi Dergisi, sayı: 2, 1 Mart 1930
Bundan tam 83 sene önce söylenmiş bu sözler. Şehir Tiyatroları Ümraniye Sahnesi kulisinde, duvarda kocaman punto harflerle yazılı olarak durmakta ve hemen her Şehir Tiyatroları mensubunun (oyuncu ya da teknisyen farketmiyor) ezberlediği bir metin olarak. Şimdi düşünmek gerek...
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...