| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sinan Mordağ Röportajı Ulya Altıntaş Sinan Mordağ kendini sinemaya adamış bir oyuncu. Onun için yalnız oyuncu demek de doğru olmaz. Resim yapan, kişisel gelişim seminerlerine katılan ve çok güzel yemekler yaptığını söyleyen Mordağ, hayatın güzel enerjiyle daha pozitif geçtiğine inanıyor. Selçuk Üniversitesinden mezun olduktan sonra Ankara’ya giden ancak hayalindeki tiyatro ortamını bulamadığı için önce İngiltere ardından da Amerika’ya giderek bu işlerin nasıl yapıldığını araştıran oyuncu, şimdilerde İstanbul'da 20 Dakika adlı dizide izleyicilerin karşısına çıkmayı bekliyor. Sinan Mordağ ile yurt dışında neler yaşadığını ve sinema üzerine planlarını konuştuk. Sinan Mordağ kendini nasıl anlatır ? Ben en başta kendimi sağduyulu olarak görüyorum. Yardımsever, sıcakkanlı, aile kavramına çok önem veren ve sinemaya aşık bir Sinan olarak kendimi tanımlayabilirim. İnsanın kendini anlatma süreci bitmez tabii, mesela yemek yapmaya da bayılırım. Pizzamı kendim yaparım. Acılı Meksika tatlıları, İtalyan pizzaları… Yurtdışında kaldığım için orda alıştım ve farklı tatlar denemek iyi oldu. Daha geçenlerde 10 kişiyi ağırladım. Anneniz nasıl bakıyor bu duruma? Canına minnet tabii, ama ben Kayseri’ye gittiğimde yemek yapmama gerek kalmıyor. Onlar mantıları, içli köfteleri ve su böreklerini kendileri yapıyor. Sizin tiyatroya girmeniz nasıl oldu ? Tabii biraz klişe olacak ama çocukluğa dayanıyor. O zamanlar resim yapıp sahneye çıkmaya başlamıştım. Sonrasında da ya Güzel Sanatlar okuyacaktım ya da tiyatroda karar kılacaktım. 16-17 yaşlarında da zamanın bakanlarının portrelerini çizmiştim, onlarla bir görüşmeye gidilirken benimde resimlerim takdim edilirdi. Sonra konservatuarı seçtim. Konya Selçuk Üniversitesinden mezun oldum. Tiyatro yaşamınız konservatuardan sonra Ankara da başladı, neden orda devam etmediniz? Konservatuarda okurken “Oyuncu Ankara'da yetişir, İstanbul da ekmek yer” gibi bir düşünce hakimdi. Mezun olunca hocalarımla konuştum ve Ankara’yı önerdiler. Bu sefer de Özel mi Devlet Tiyatrosu mu fikri oluştu ve Erhan Gökgücü’nün rejisörlüğünü yaptığı Midas’ın Kör Düğümü oyunuyla Özel Ekin Tiyatrosunda bir sezon görev aldım. Ama bana göre yolunda gitmeyen bir şeyler vardı, bu iş İngiltere de nasıl diye oraya gittim. Manchester ardından da Londra’ya gidip müzikal ve çağdaş oyunların araştırmasını yaptım. Sezonun bütün oyunlarını izledim. Rıhtımlar Üzerinde’yi ve müzikalleri gördüm. Oyuncularla görüştüm ve sahneleme tekniklerini inceledim. Bunu tiyatromuza nasıl uyarlayabilirim diye baktım çünkü bir rehavet vardı kurum tiyatrolarımızda. Tekrar Ankara’ya dönüp Devlet Tiyatrosunda ve Unutma Beni, Deniz Yıldızı dizilerinde rol aldım. Sezon bitince de İstanbul da Geniş Aile, Yahşi Cazibe de oynadım ve Amerika’ya gittim. Hem Ankara hem de İstanbul'da çeşitli roller de oynayan biri olarak iki şehri tiyatro açısından nasıl karşılaştırıyorsunuz? İstanbul bu işin harmanı. Nasıl tiyatro yaparsanız yapın seyirci bulabilirsiniz, ama Ankara da o bahsedilen meşhur seyirciyi görmedim, yani kravat takıp gelen beyler ve tuvalet giyen hanımlara ben denk gelmedim; Ankara’nın böyle bir tiyatro geçmişinin olduğu doğrudur, şimdi de güzel oyunlar var ama İstanbul'da tüm malzeme harmanlanmış olarak mevcut; ama yine de tiyatroyu şu an için düşünmüyorum önceliğim sinema adına bir şeyler yapabilmek. Amerika maceranız nasıl başladı, orda ki süreçte nelerle karşılaştınız? Bana Amerika’yı annem anlattı. Gitmemiş ama onun da hayaliymiş. Hollywood’u ondan dinledim ve yıllar sonra ben gerçekleştirdim. Amerikan vatandaşlığını da aldım ve bir ayağım Los Angeles da. Orda ki oyuncular da şunu gördüm, kendilerini geliştirmek için oyunculuk, yoga, meditasyon, bereket bolluk ve yaşam seanslarına katılıyorlar. Türkiye’de ki oyuncularda eksik olan da bu saydıklarım; çünkü biz set, prova ya da oyunumuza disiplinli şekilde gitsekte oynamayı bıraktığımız an bir rehavet çöküyor. O zaman da oyuncu yapması gerekenden uzaklaşıp körelmeye doğru gidiyor. Tabii inkar edilemez, ülkemizde de dünya çapında aktörler, oyuncular var; ama biz de bu tarz şeyler pek önemsenmiyor. Halbuki yaşam enerjiniz çok önemli, çünkü çok güzel bir şehirde, çok güzel bir ülke de yaşıyoruz, ben de bunların önemini anladığım için yaşam koçluğunu kişisel gelişimim adına çok önemsiyorum. BANA GÖRE BU HAYATTA BU PİYASADA ZOR DEĞİL Nasıl geri dönüşler aldınız? Ben ne zaman bu gelişim seminerlerini fark ettiysem o zaman hayatımın daha olumlu gittiğini fark ettim. Güzel yollar açıldı. O zamana kadar ben de kurban rolü oynayan insanlar arasındaymışım. O zaman da bu piyasa çok zor, herkese bu pastadan pay vermezler ve bugün de ölmedim anneye geliyoruz. Şablondan çıkmış gibi hep aynı kalıp devam ediyor. Yani hayatı zorlaştıran da kolaylaştıran da bizleriz, ve bana göre bu hayatta bu piyasada zor değil. Tek tavsiyem insanların kendilerini geliştirmeleri olacaktır. Çevrenizdekilere de bu kadar olumlu şeyler düşünmeniz güzel yansıyordur… Evet çünkü Türkiye de insanlar çok karamsar. Ben de öğrendiklerimi arkadaşlarımla paylaşıyorum hatta iler de belki bir kitap yazabilirim, yaptıklarım ve yapacaklarım var ve bunların bu sektörde işe yarayacağını düşünüyorum; çünkü ben yurt dışına gideceğim dediğimde ailem bile inanmadı, konu komşu eş dost muhtar bile karşı çıktı; ama gittim ve çok güzel şeyler öğrendim. Göz ardı edemeyeceğim yaşanmışlıklar var, bu da belki egolarımızın korkularıyla yaşadığımızdandır. Ama bugün bileyim Çin de bana katacak bir şeyler olsun basar Çin’e giderim. Amerika'da projeler de yer aldınız mı? Alt yapısını hazırladım diyebilirim. Oyunculuk atölyeleri ve Workshoplara katıldım. Batman, İnception ve Gossip Girls filmlerinin cast direktörleriyle tanıştım, atölyedeki çalışmalarını takip ettim. Al Pacino ile tanışma fırsatı yakaladım ve onları incelediğimde bir oyuncu olarak ne kadar eksik olduğumu fark ettim. İnşallah iyi bir projeyle iyi bir aktörün karşısında oynayacağım. Al Pacino ile tanıştım dediniz, dünya çapında bir aktörden söz ediyoruz, tanışmak kolay oldu mu ? Burada yaşasalar belki zor olurdu; ama orda ki insanlar da ego yok. Çünkü oyuncu kendinden emin zaten yapmak istediğini yapmış ve size sıcakkanlı bir şekilde burada ne işin var, harika, yapacağından eminim ve iyi şanslar diyerek, güzelce telkin edip uğurluyor. Bir de oyuncu egosu tavan yapmış kişilerin konuşması var, onlar da tüm enerjinizi alıyor hortumluyor ve hiçbir getirisi yok. İnsanın enerjisiyle yaşadığını düşündüğüm için haber izlemiyorum gazete okumuyorum, ben zaten mesleğim ve hayatım adına güzel şeyler öğreniyorum o yüzden onları okuyup izleyerek yaşama sevincimi zedelemek istemiyorum. İstanbul’u seviyorum, istiklal caddesini ve Modayı seviyorum yani hayat güzel. Tiyatro adına istediklerinizi yaptığınıza inanıyor musunuz? Gerek tiyatro gerek televizyon sektöründe iyi projeler de yer aldığıma inanıyorum. Çünkü en uzun yollar bile tek bir adımla başlar. İngiltere ve Amerika’ya giderek o adımları fazlasıyla attığımı düşünüyorum, iler ki yıllarda daha güzel projeler de yer almak istiyorum. Sinan Mordağ’ın yazıyla arası nasıl, yazarlık var mı? Yok, yazarlık ben de hiç yok. Belki ileriki yıllarda açığa çıkabilir ama şu an için yok. Şiir de yazmadım, aslında pek çok oyuncu öyküler ve senaryolar yazar. Ama benim gönlümden yönetmenlikte hiç geçmedi, sadece oynamayı sevdim diyebilirim. Nasıl roller de kendinizi buluyorsunuz? Aslında her oyuncunun gönlünde roller yatar. Benim de var, onları da ileri ki yaşlarım da tiyatroya uyarlayarak içinde yer almak isterim. Rıhtımlar Üzerinde ya da Paris’te Son Tango filmini tiyatroya uyarlayıp sunmak çok güzel olurdu. Marlon Brando hayranı olduğum için onun yer aldığı projeleri tiyatroda sahnelemek isterdim. Türkiye de şu an devam eden dizilerden sizin beğendiğiniz ve içerisin de yer almak istediğiniz bir yapım var mı ? Şu an da 20 Dakika da İlker Aksum’un rolünü oynamak isterdim; çünkü benim kafamdaki dizi projesine de benziyor ve Tuba Büyüküstün hayranıyım. Bu dizide oynayacağım inşallah tabii benimkisi daha farklı bir rol olacak. Ayrıca Muhteşem Yüzyıl da Pargalı’yı oynamak isterdim. İlerde de IV. Muratı oynamayı çok isterdim. Yurt dışında sektör üzerine incelemeler de bulundunuz, orda da bu kadar cüzi miktar da devlet tiyatrosu var mı? Amerika ve İngiltere de devlet tiyatrosu yok, yalnız İngiltere de West and denilen yerde özel tiyatrolar var. Müzikal ve klasik ağırlıklı gişe oyunları oynanıyor, dünyanın pek çok yerinden insan geliyor tabii izlemeye, bilet fiyatları da burada ki kadar ucuz değil ama ucuza da oyun izlenilebiliyor. Bizim ülkemizde fiyatlar daha uygun. Burada izleyipte beğendiniz oyunlar hangileri? Ben son 3 yıldır oyun izleyemiyordum ama Sezuan’ın İyi İnsanını İstanbul Devlet Tiyatrosunda izledim ve başarılı oyunculuklar vardı, sahnelenişte aynı şekilde çok güzeldi. Birde Yabancı Sahne adıyla bu yıl kurulan bir tiyatro da Suç ve Ceza oynandı ve gerçekten çok güzeldi, rejisörlükte aynı şekilde, orda Raskolnikovu oynamak isterdim. Hayat felsefenizi nasıl özetlersiniz ? Sözlerinin kime ait olduğunu bilmiyorum ama “Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’in beste yaptığı veya Shakespeare’nin şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerde ki herkes durup, burada işini çok iyi yapan biri, dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin. Ben bu sözü ne iş yaparsam yapayım, hatırlayıp uygularım. Yani ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. Bir iş yapılacaksa en iyi şekilde yapılmalı çünkü o zaman mutlu olabiliriz. Ulya Altıntaş Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Lale Berkan - ( 1/29/2013 ) Güzel bir röportaj olmuş, Sinan Bey-i Unutma Beni-den hatırlıyorum ama çok değişmiş, sinemada da başarılı olur umuyorum. Esin Öztürk - ( 2/1/2013 ) Tiyatro dünyası-nın yazılarını gerçekten çok başarılı buluyorum, bu yeni röportajları da severek okuyorum, emeği geçenlere teşekkür ederiz ... zeynep - ( 3/27/2013 ) Sinan hocayı yaklaşık 7 yıl önce tanımıştım. Hocam diyorum çünkü okulumuzun oyun çıkardığı oyunda bize çok yardımcı olmuştu.Çok alçakgönüllü çok anlayışlı bir insan. Oyunculuğunu da çok beğeniyorum. Umarım hak ettiği yerlere gelir. Yalçın BOZ - ( 4/17/2013 ) Sinan kardeşim , başarılarının devamını diliyorum ve aklıma geldikçe deniz yıldızı setindeki taklitlerine hala gülüyorum.. kendine iyi bak. mehmet can - ( 5/17/2013 ) sinan kardeşimi 12 yıldır tanıyorum inşallah iyi yerlerde olur |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|