| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Bir Son Değil Diriliştir Kerbela Yurdagül Yurtseven Peygamberler ve firavunlar diyarı burası... Hem cennet hem cehennem.. Bu topraklar tanrılaşmış yiğitler dolu. Tufanlar yarattı buralar, durgun ve bulanık sular.. Fırat'ın ortasında, kum tepelerinde kan çiçekleri açtı. Oyun Hz.Ali'nin Küfe'de, Kuttame'nin, Mülcem'in oğlu Abdurrahman İbn-i Mülcem'le işbirliği sonucunda "İyiliklerinin altında ezildiğim adamın canını aldım." deyip Hz.Ali'yi öldürmesiyle başlayor. Hz.Hasan'ın halife olması ve ordusundaki bazı kişilerin muaviye'ye yakın olması ve ordunun bölünmesiyle güvenini yitirip, İslam'ın zarar görmemesi, kan dökülmemesi için Muavi'yeye biat etmesiyle ve Hz.Hüseyin'in muaviye'ye biat etmemesiyle ve aile-soy olarak Medine'ye göç etmesiyle gelişiyor. Oyunun girişinde turnalarla insan arasında betimleme yapılarak kırklar semahı yapılmış. ''Bizans'ın Şam'ında saray kurdular, yoksulu sefil, mızrakların ucuna Kuran-ı astılar. Çöl ortasında açsın, köklerin derindedir Ya Ali hû.'' "İnsan yaptıklarıyla ve inandıklarıyla yaşar. İnsan insan olmaya çalıştıkça Ali hep içinde yaşayacak." Dostunda, düşmanında içinde olduğu Kûfe halkı ve bir taraftan Allah, Muhammed, Ali aşkı yaşanırken diğer yandan saltanat kurmaya çalışanlar..." Barış yapmak, savaş yapmaktan daha zordur. Ve başa çıkmak başı vermekle olur. Zülme isyan etmek insanım diyenlerin boynunun borcudur." Abisi Hz.Hasan'la olan sohbetinde Hz. Hüseyin muaviye'ye biat etmeyeceğini bunun onursuzluk olduğunu düşünür. "Dedem Mekke'den Medine'ye göçtü, bizde Küfe'den Medine'ye göçüyoruz." Çölde Kûfe'ye doğru ilerleyen Hz. Hüseyin, Kerbela'da yezid'in adamları tarafından yolu kesilir ve yezid'e biat etmemeleri nedeniyle Fırat nehrine yaklaşmalarına izin verilmez. Hz. Hüseyin'in yanındaki çocuklar ve kadınlar susuzluktan perişan olur, çocukların ağlayışlarına vicdanı dayanamayan Hz. Hüseyin'in ordusu, Fırat nehrine ulaşmak için kılıçlarını çeker, ilk kılıcı çeken yezid'in generali Hür'dür; ancak yezid'in ordusu yedi bin, Hz. Hüseyin'in ordusu ise yalnızca yetmiş kişidir. Kerbela'da Hz. Hüseyin şehit olur ve zalim, saltanat uğruna, bir kez daha iyiyi öldürür. Emir kulu olup, hakkın kulu olmayı unutan Şimr ve Ömer'in konuşmalarında geçen sohbetde "İktidar herşeydir Ömer, ya boyun eğersin, ya ölürsün." sözüne karşılık Hz. Hüseyin "dini saltanat etmiş birine, biat etmem.. zalime biat etmek, zulme ortak olmaktır. Birgün kurduğunuz o kan sarayları yıkıldığında altında kalmaz mısınız?!" der. "Susmuş kalemler, konuşmaz diller... Gündüz düşenlerin kanı, gece kına oldu. Aşk olmadan tamamlanmış sayılmaz insan." Oyunda ağaç vurgusu yapılmış. Çölün ortasında fırtanaya, susuzluğa dayananan dalları kurumuş bir ağaç ve önünde duran, yalnız bırakılmış Hz.Hüseyin. Yalnızlık akıntıya karşı kürek çekenlerin yazgısıdır. Dirilişler kurban ister. Bir kuru ağacın kökleri çöle, fırtınaya dayanıyorsa bir insan neler yapmaz.?!!! muaviye hasta yatağında kıvranırken kabus görür "geleceğin kapıları sana kapalı muaviye..." cümlesi kulaklarında sürekli yankılanır ve buna kızarak bağırır "çapulcular gidin!!" korkarak Hz.Hüseyin'i sayıklar. Oyunun bu bölümünde Gezi olaylarına atıfta bulunulmuş. Bu esnada yazar Ahmet Ümit'in "Gezi olayları Hüseyni bir direniştir" sözünü hatırladım. Büyük sarayında saltanatını İslam'ı kullanarak kuran muaviye gelecekte yok olmaktan korkar. "Lanetleneceksin ve kimse mezarını dahi bilmeyecek muaviye." korkusunu hasta yatağında ölümü yaklaştıkca hisseder... Kerbela oyunu felsefi ve siyasi açıdanda günümüz dünyasına ışık tutuyor. İzlediğinizde eminim ki siz de muaviye'yi ve sarayını birilerine ve yaşantılarına benzeteceksiniz.. Ben oyunu dini-inanç kalıbından çok tarafsız ve sadece insani, vicdani kısaca felsefi boyutuyla seyrettim. Günümüzde hala Kerbela vakaları yaşanırsen sizinde bu geniş açıyla ön yargıdan uzak seyretmenizi tavsiye ederim. O zaman oyunun insana neler anlattığını, asıl neyi vurguladığını anlayacaksınız. “Kerbelâ, İslamiyet’in kuruluşunda var olan demokratik öğelerin yok edilmesine, Hilafet’in saltanatlaşıp Doğu’nun klasik devlet yapılanmasına (nemrutlaşmasına) ve şeriatın bu saltanat-devlet anlayışının resmi doktrini hâline gelmesine, din kisvesi arkasında, inançların yerini çıkarların almasına duyulan tepkinin ve direnişin öyküsüdür." Oyunun bir bölümünde Hz. Hüseyin'in Kerbela'da gece yarısı yalnızlığına, yaşanılanlara üzülürken Fuzuli'nin hadikatü's-süada'dan bazı bölümler okunuyor. Kerbela, Ayşe Emel Mesci yönetiminde Alize Ertem, Burak Davutoğlu, Vasıf Öngören'in kızı ve aynı zamanda Zengin Mutfağı oyununun yönetmeni Aslı Öngören ve birçok isimden oluşan geniş kadrosu ve orkestrasıyla müthiş kareografi, sahne-ışık ve kostüm tasarımıyla Şehir Tiyatroları'nda sahneleniyor. Oyundaki replikler çok etkileyiciydi. "Zulmün karşısında sadece iktidarda olanlar değil, günü kurtarmak için susanlarda sorumludur" "Kurdukları devletin gölgesi, döktükleri ümmet kanını örtemez" "Ölmek yenilmek değildir.. daha çok geliriz bu dünyaya...Nerde bir ezilmiş varsa onun göğsünde kavrulsun ciğerlerim. Fırat'ın ortasında kuru yaprak olmaktansa yüreklerde ateş olmak daha iyi.." Bir son değil diriliştir yüzyıllardır Kerbela.. Alkışlarımla... Yurdagül Yurtseven (yurdayurtseven@gmail.com) Yazarın Tüm Yazıları Oyun tanıtım sayfası: Kerbela Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|