"Neredesin, şu dağın ardında kalan umudum; merhaba!”
"Batı kafalı, doğu gövdeli, doğu kafalı, batı gövdeli, aralarındaki sandalye dalaşmalarını halka yurtseverlik, özgürlük savaşı diye gösteren politika cambazları, ey tükürdüğünü yalayan, ey her kapıyı açan yalan dolan merhaba!”
"Aslanın ağzındaki ekmek, kendinden başkalarına yarayan emek, zemzemden çok daha kutsal alın teri, göz nuru.” “Atı alıp Üsküdar'ı geçen, parayı verip düdüğü çalan, arabasını dağdan aşıran, düz ovada yolunu şaşıran merhaba! Dişini sıkan, kemeri kısan merhaba!”
"Yurdumun ağaçsız toprakları, topraksız ağaçları, insansız topraklarım, topraksız insanlarım, gözyaşlarım bu ağrılı yürek, bu sızılı baş, kanımı yakan ataş, merhaba!”
"Merhaba söylenmemiş en güzel söz, merhaba yarınlar, merhaba aydınlık, merhaba! “
Trabzon Şehir Tiyatrosu Derneği, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezinde ne zamandır Aziz Nesin'in öykü, köşe yazısı ve şiirlerinden oluşturulan “Zamazingo” adlı oyununu sahneliyor.
Geçen yıl sahneledikleri “Barut Fıçısı” adlı oyun, haklı olarak germişti izleyiciyi, hatta oyunda rol alan oyuncuları… Şiddetin, dünyaya ne derece egemen olduğunu ve bunun insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini anlatan o oyunun üstüne iyi gitti Zamazingo.
Şehir Tiyatrocuları, bu kez de gerçeğin peşindeydiler; ülke olarak, bireyler olarak içinde bulunduğumuz gerçeklerin peşinde. Ama bu kez ki anlatım yolları farklıydı. Oyunda, (yukarıda alıntıladığım cümlelerinden de anlaşılacağı gibi) Aziz Nesin'in yaşama, topluma ve insan ilişkileri üstüne saptadığı tezatlık ve çarpıklıklar, komik bir dille aktarılıyor.
Oyun, “Zamazingo” sözcüğünü ele alarak başlıyor söze. İsmini hatırlayamadığımız, hatırlamak ya da hatırlatmak istemediklerimiz için birebir sözcükler vardır ya; Türk Dil Kurumu'nun bile bihaber olduğu uydurma sözcükler! Bir nevi kurtarıcı, hatta dile maydanoz türünden… Oyunun, ilk bölümünde, esprili bir dille, buna vurgu yapılıyor.
"Hak hukuk” sözcüklerinin, kişiden kişiye çağrıştırdıklarını da ele alıyor. İnsanların, kavramları kendilerine göre nasıl yorumladıklarını. Emeğe nazaran, sermayenin dallanıp budaklanmasının altındaki sebepleri. Siyasilerin her fırsatta, aş, ekmek niyetine halka dağıttığı değişmez nutukların da altını çiziyor.
Oyun; sosyal, ekonomik, politik ve kültürel açıdan ülkenin nerede, hangi noktada olduğuna da dikkati çekmeye çalışıyor. Nereye gittiğimizi, gidişatı sorgulamamızı istiyor. İnsanların, gelişmeler karşısında hiç kafa yormayışlarını, duyarsızlık ve vurdumduymazlığını. Yozluğun, çürümüşlüğün ulaştığı boyutu. Ve hatta geri kalmışlığımızdan sıyrılıp, çağdaş uygarlığı yakalamamız için bize nelerin gerekli olduğunun altını çiziyor. Bu konuda gereken önlemleri almaya çalışanlarınsa her şeyi, nasıl yüzüne gözüne bulaştırdıklarını anlatıyor.
Dilin kemiği yok, biliyorsunuz. Onu kolaylıkla her yöne döndürmek, yeri gelince istenilen her cümleyi dile dolamak mümkün olabiliyor. Oyunda, kendini en iyi, en doğru, en ahlaklı olarak tanımlayanların, davranışlarıyla nasıl tezat oluşturduklarını da görüyoruz.
Kısacası, oyun taşlama yağmuruna tutuyor herkesi. Bütün o olumsuz gelişmeler karşısında hatayı, suçu, günahı başkalarına mal ederek, seyirci koltuğunuzda rahatlamayı düşünüyorsanız yanılırsınız. O terslik ve olumsuzluklarda hepimizin rolü vardır. Tepkisizliğimiz ve susuşumuzla bile, mevcut düzene katkıda bulunmuyor muyuz? Hiç birimiz masum olmadığımıza göre, muhakkak ki, hepimize yönelik bir taş, bir eleştiri var oyunda.
Mizahi bir dille aktarılan oyun, gülümsetirken, inceden inceye de düşündürüyor sizi. Hatta bazı replik, şiir ve sahnelerde duygulu anlar da yaşıyorsunuz. Oyunun ikinci bölümünde sahneye inen, Sivas Katliamını anlatan büyük poster örneğin. Aydınlarımızı saran her kızılcım, her bağnazlık alevi, öfkenizi tırmandırmaya yetiyor.
Öfke de bir duygudur, evet!.. Bazen yakıcı, bazen yıkıcı; bazen de insanca yaşam standardını yakalayıp yaşatmak için birebir bir duygu... Oyunun can alıcı pozitif mesajı, sanırım bu.
Adnan Akyüz, Koral Koç, Zeki Kamber ve Burçin Demiral'in rollerini paylaştıkları oyunu, Mesut Yüce sahneledi. Düzene ters düşerim, bir takım insanların tepkisiyle karşılaşırım, şeklindeki küçük hesaplar içinde olanlar gibi çıkmamış yola!.. Bu kez de tüm çabaları izleyicinin lehineydi… Oyunun yazarının tespit ettiği gerçekleri saptırmadan, es geçmeden, onunla ağız birliği etmişçesine, oyunu sahnelemeyi başardı.
Bu oyun; ekip olarak kendilerini aştıklarının (dekor, sahnedeki rahatlık, oyunculuk vb. açılardan) profesyonelliğe doğru daha bir adım attıklarının da işaretidir.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...