| Tiyatro Kursu  | Şirket Tiyatrosu
Tiyatro Dünyası
Tiyatro Dünyası Bu Sahnede...
 
Ana Sayfa  |  Hakkımızda  |  Yazılar  |  Haberler  |  Yazarlar  |  Tiyatro Oyunları  |  Tiyatro Grupları  |  Sanatçılar  |  Kaynak  |  Duyuru Panosu  |
Kahkaha ve hüznün buluştuğu çarpıcı bir oyun; ''Misafir''
İhsan Ata



''Almancı'' diğer adıyla Almanya Türkleri, yakın tarihimize tanıklık etmiş bir hadise. 1960’lı yıllarda başlayan göçle, yaklaşık 3 milyondan fazla insan gurbete gitmiş, ekonomik alanda olduğu gibi kültürel alanda da kendisini gösteren bu azınlık, zamanla ülkenin vazgeçilmez bir parçası haline geldi. İzmir Devlet Tiyatrosu; 2001-2002 sezonunda Eskişehir Büyükşehir Belediyesi şehir tiyatroları tarafından sahnelenip; Ahmet mümtaz Taylan' a İsmet Küntay en iyi rejisör ödülü getiren eseri sahneliyor. Eser; Almanya’ya göç eden er Musa’nın trajikomik hikayesini anlatıyor.Oyun, dramatik dokularıyla epik tiyatronun kuramcısı olan Bertolt Brecht’in ''yabancılaştırma efekti''ne hizmet ediyor.  

60’lardan itibaren köyünden çıkıp, memleketinden ayrılıp Almanya’ya yerleşen orada çalışan, fakat yola çıktığı andan itibaren bir adım ileriye gidememiş, olduğu yerde takılıp kalmış, Almanya’daki eğitim sorununu desteklemesi için çocuk yetiştiren kitap okumayan, tiyatroya gitmeyen, sinemaya kurtlar vadisi geldiğinde giden tüm eğlencesi diskolarda İsmail YK dinlemek olan almanca bilmeyen Almanya’ya her fırsatta kızan, memleket özlemiyle yanıp tutuşan fakat tatile memlekete gittiğinde Türkiye’yi de kötülemekten kaçınmayan parasıyla var olan insan mıdır gerçekten?

Nerden çıktı şu Almancılık?

İkinci dünya savaşından sonra birçok kenti harap olan Almanya, şehirlerini ve sanayisini yeniden inşa etmek için büyük miktarda iş gücüne ihtiyaç duyuyordu. Ancak savaş dolayısıyla yeterince iş güçleri yoktu. Bu problem için bir çözüm yolu olarak, 1955 yılında İtalya ile misafir işçi anlaşması imzalandı. İtalya’yı İspanya ve Yunanistan takip etti. Türkiye ile ise, '' misafir'' işçi alımının başlamasından 6 yıl sonra yani 1961 yılında anlaşma yapıldı. Türkiye’yi Fas, Portekiz, Tunus ve Yugoslavya takip etti.

Almanya 1973 yılında, ülkede işsizlik baş göstermesi sebebiyle misafir işçi alımını durdurdu. ''Misafir'' işçi alımları durdurulduğunda, Almanya’ya yaklaşık 1 milyon Türk gelmişti. Bu anlaşma neticesinde Almanya’ya gelen Türkler ilk nesil olarak adlandırılır. Almanya’daki ilk nesil Almancılar, genellikle evli bile olsalar buraya bekâr olarak gelmiş ve çok ağır koşullarda pis işlerde çalışmışlar; maden, demir-çelik ve otomotiv sanayi, yol yapımı gibi. Almanya’nın ''misafir'' işçi anlaşmasındaki planına göre, gelen işçiler birkaç sene çalışıp, geldikleri ülkelere geri döneceklerdi. Buraya gelen ''misafir'' işçiler de aslında böyle düşünüyordu. Mesela Türkler nam-ı diğer Almancılar, Türkiye’de bir iş kuracak yada bir traktör alacak kadar para biriktirip geri memlekete dönmek üzere gelmişlerdi buraya. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.

Sahne yorumu.

Grotesk öğelerin bolca kullanıldığı oyun;  Brecht’in  ''yabancılaştırma efekti'' tekniğiyle  sahnelenmiş. Taklit ve benzeri unsurlarla gerçeği değil, gerçeğin ne olduğu anlatılarak seyirci canlı tutulmuş. Oyun içinde oyun kurgusuyla bunu sağlayarak, seyircinin bu süreci sorgulanması hesaplanmış. Oyunculukların başarısıyla  da amacına  ulaşmış

Her ne kadar bir bütün olarak görülse de, birbirinden bağımsız ve araya anlatıcının katılarak seyirciye mesajı verdiği oyunda,(ki bu seyircinin oyuna kapılıp gitmemesi için gerekli)  ani ruh hallerinin değişmesi, epizotları dengeli, titiz, sorunsuz geçişleri oyunu izlenilir kılan temel etkenler…

Oyunda rol alan; Serdar Kamalıoğlu, İbrahim Raci Öksüz, Ahmet Dizdaroğlu

Musa Zindan, Sadık Yağcı, Devrim Akkaya birbirini dengeleyen kompozisyonlar yaratarak rolün altından kalkıyorlar. Despot zihniyetin altında pasifize edilmiş  hayatların analizlerini çok iyi tespit ederek oturtmuş,hiçbir şekilde taklide kaçmayan, tamamen kendilerine has,özgün  oyunculuklar hayranlık uyandırıcı.

Yer yer anayasadan bildiriler okuyarak seyirciyi bilinçlendirirken, yan tiplerin ve karakterin davranışları, oyunun konusuna uygun (gerektiği kadar) abartıyı hiçbir sınır tanımaksızın sergilemekte.

Canlandırdıkları kahramanlarla içli dışlı olan,uyumlu ve düzeyli oyunculuklar gerektiği gibi tam kavranmış. Tüm oyuncular sahne yeteneklerini ve ustalıklarını seyirciyle paylaşmanın sevinci içerisindeler. Rollerin olanaklarını değerlendirerek kanıtlayan bir ekip. Başarılı diksiyonlar, ses ve vücut kullanımları yerinde,  her saniyesini en küçük ayrıntına kadar değerlendirerek eli ayağı düzgün bir işe imza atmışlar. 

Yönetmenin yorumu.

Bilgesu Erenus’un yazdığı eser, 50. yılını kutlayan İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından sahneleniyor. Yönetmen Gürol Tonbul sahneleme tekniğini yüzeysel olduğu kadar, özü açısından izleyiciye fazlasıyla aktarıma sahip.

Yönetmen ön oyunda durumun belirginleşmesi için biraz daha çaba sarf etmeli. (işçi hakları anlatıldıktan sonra) İlk 10 dakika şaşkın yüz ifadeleriyle oyunu gözlemliyorum. Ne zamanki oyunun ana karakteri olan er Musa geliyor, işte o zaman oyun gerçek amacına ulaşıyor. 

Rejinin izleyiciyi düşünmeye ve yorumlamaya yönlendirdiği su götürmez bir gerçek. Bunu yaparken  oyunculukların başarısıyla  güldürürken düşündüren bir kara mizah türüne dönüştürüyor.Kısa uzun bir çok tablodan oluşan olaylar dizisinin canlandırılması ve tablo geçişlerinde mekanı çok iyi değerlendirmeyi bilmiş. Zaman zaman aksayan, ama geneline bakıldığında akıcı bir yorumlama söz konusu.

Tüm dekorun oyunculardan oluşması ve bunu başarıyla sürdürmeleri, oyunun en can alıcı noktalarından biri. Er Musa karakterinin yaşamını seyirciye aktarırken, yan tiplerin büründükleri haller, dekora ihtiyaç hissettirmeyecek derecede özgün, renkli, belli bir çizginin üstünde tutularak başarıya ulaşıyor.  Çok zekice tasarlanmış, oyunun özüne ve demecine uygun düşen dengeli bir çalışma örneği.

Oyun başlamadan önce fuayede klarnet çalan adam, önünde duran ayakkabılar, salona girdiğimizde seyirci önünde bavulla bekleyen oyuncular,oyun arasında çıkmayan oyuncularla sohbet imkanı, çıkışta etrafa saçılmış ayakkabılar ve mumlarla salondan çıkana kadar içimize işletmeye kararlı bir yönetmen var.

Kısacası reji Gürol Tonbul, spesifik bir çalışmayla stilize bir iş çıkarmış.  

Teknik ekip.

Sahnenin sağında bir sandık , sol tarafında resimlerin asıldığı bir tablo ve önünde mumlarla, sade bir işçilik çıkaran Tayfun Çebi, oyunculuğun sergilenmesi için bolca yer ayırmış. Yalnız oyun başında sandıktan çıkan ve oyun boyunca sahnede kalan kürenin amacını anlayamadım. Zira oyunda küreye hiç yer verilmiyor. Farklı amaçlar doğrultusunda yada bir masal havası da verilmiş olabilir.

Yıldız İpeklioğlu’nun kostümleri, Adnan Ağcahan’ın ışığı, Tarkan Erkan’ın müziği ve oyun boyunca sahnenin bir kenarında oturup klarnetini kullanan virtüöz müthiş uyumlu. Üzerine düşen görevlerini  bir bir yerine getiren ekip, yalın ve abartıdan uzak bir çalışma sunuyorlar. 

Baştan sona ilgiyle izlenebilecek , rejinin spesifik yorumuyla çarpıcı bir oyun. Bizi bize anlatan sıcak ve samimi bir çalışma örneği.

İzmir Devlet Tiyatrosu 50. yılında misafirlerini bekliyor.

İhsan Ata


Yazarın Tüm Yazıları


Paylaş      
Yorumlar

şükran aktı - ( 3/13/2008 )
mükemmel bir oyundu.ben de geleceğin bir oyuncu adayı olarak darısı benim başıma diyorum..

gamze - ( 2/12/2008 )
çok güzel ama hiç işime yaqramadı


buse - ( 12/6/2008 )
o kadar güzel bir oyun ki ... bu oyunu 2. kez izledim ve bi 10 kez daha izleyebilirim konusu oyuncuları mükemmel ama mükemmel olan biri daha var ki klarnetiyle herkesi büyüleyen Gökhan memiş... ağzına ve emeğine sağlık

ilke - ( 2/11/2008 )
O misafirlerden biri olarak oyun hakkındaki övgü dolu sözlerinize katılmakla beraber, anlatılmaz yaşanır, hissedilir diyorum ve herkesin bu oyunu izlemesini tavsiye ediyorum.

mahmut - ( 3/19/2008 )
ya adamın çaldııı klarnetteki sarkıyı bilen var mı ya!?

hamit - ( 3/23/2008 )
inanılmaz zevk aldım. yarenlerden biri olarak orda olmak da hoştu sıra geleneğini görmekte almancıların hislerine tanık olmakta. çıkışta bi an içerde kalasım gelmedi değil açıkçası siz gidn ben sıra evine geçiyorum diyesim vardı bir ara.

ramazan - ( 11/14/2009 )
çok güzel bir oyun...


berna - ( 2/20/2011 )
mükemmellllllllllllllllll

Samet SAĞLAM - ( 2/24/2013 )
Oyunu çorumda 2011 yılında izlemiştim. Gurbetçiliği çok güzel anlatıyordu. Oyuna başından sonuna kadar klarnetiyle eşlik eden Gökhan Memişde mükemmeldi. Şuan istanbuldayım ve izmir devlet tiyatrosu burada da oynasa çok güzel olurdu.

sinan - ( 1/24/2015 )
Üniversitede bı oyunu belki on yeree oynadık ben musa rolundeydim şimdi inş fransada bu oyunu yekrar oynamayı düşünüyorum


Bu Oyun Hakkındaki Görüşlerinizi Paylaşın !

İsim
Mail  (Yayınlanmayacak)
Yorum
Güvenlik Kodu= 742
Lütfen bu kodu yandaki kutuya yazınız
 

    Son Eklenen Yazılar     En Çok Okunan Güncel Yazılar
27 MART… UMUDUNU ARAYAN BİR GÜN (Ahmet Yapar)
YOKLAMA LİSTESİ (Skeç)
    Tüm Tiyatro Yazıları

    Bu Tarihte Yayınlanan Diğer Yazılar
    Bu yazının yayınlandığı tarihte gündemdeki diğer yazılar aşağıda listelenmiştir...

  • Tekrar Çal Sam – İstanbul Şehir Tiyatroları (İsmail Can Törtop) - 3/4/2008
  • Kent Oyuncuları’ndan korku, gerilim ve kahkaha: ‘39. Basamak’ (Üstün Akmen) - 3/4/2008
  • Bir al, üç seyret, tiyatroya şükret: ‘Kent Oyuncuları 45 yaşında’ (Üstün Akmen) - 3/1/2008
  • Bir özgürlük oyunu… Bu can benim kime ne (İhsan Ata) - 3/1/2008
  • Inishmaan’ın Sakatı – İstanbul Devlet Tiyatrosu (İsmail Can Törtop) - 2/26/2008
  • ŞEHİR TİYATROLARINDAN YENİ OYUN : YA DEVLET BAŞA YA KUZGUN LEŞE (Yasemin Aktaş) - 2/26/2008
  • Düşüncesiz Düşünce Adamları, Köşeli Köşe Yazarları ve Garıgötürüstlere Dair... (Ali Erdoğan) - 2/16/2008
  • RENKAHENK (Erdinç Yapan) - 2/16/2008
  • Röprezant Oyun Yazarları Derneği (Boran Doğan) - 2/11/2008
  • Asuman Dabak’tan: Bu Oyun Baska Oyun (Ahmet Kara) - 2/11/2008
  • Kahkaha ve hüznün buluştuğu çarpıcı bir oyun; ''Misafir'' (İhsan Ata) - 2/10/2008
  • Taşlama yağmuru: Zamazingo (Fatma Babuşçu) - 2/9/2008
  • NE BİÇİM OYUNSA, NASIL BİR OYUNSA BU OYUN: “BU OYUN BAŞKA OYUN” (Üstün Akmen) - 2/9/2008
  • Çok Tesettür Ederim... Pardon Çok Teşekkür Ederim (Ali Erdoğan) - 2/7/2008
  • İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Metin Belgin resitali: ‘Kontrabas’ (Üstün Akmen) - 2/6/2008
  • Tiyatro Patlamış… Duyan var mı? (Serkan Fırtına ) - 2/6/2008
  • Fırıldak Eleştirmenliği Kolay Değil (Can Doğan) - 2/5/2008
  • Venedik Taciri ya da "Güncel"(?) Shakespeare (Melih Anık) - 2/4/2008
  • Ölümsüz Öykü - İstanbul Şehir Tiyatroları (Ayşe Müge Gerdan) - 2/4/2008
  • Kaybolan Değerlerinizden Müessesemiz Sorumlu Değildir (Ali Erdoğan) - 2/3/2008
  • SARAN İLE YÖNTEM, AYAKTA ALKIŞLANMALI: “KOCA BİR AŞK ÇIĞLIĞI” (Üstün Akmen) - 2/1/2008
  • ONLAR BUNLARI YAPARKEN, SEN NE YAPTIN?: “MİKADONUN ÇÖPLERİ” (Üstün Akmen) - 2/1/2008
  • Sermiyan Midyat Söyleşisi (İsmail Can Törtop) - 1/31/2008
  • Oyunbaz Martı ile karşınızda… (Yasemin Aktaş) - 1/31/2008
  • 60 yıl sonra tekrar sahnelere dönen oyun ; ''KOŞEBAŞI'' (İhsan Ata) - 1/30/2008
  • Döktüğün tere bereket Suat Sungur: ‘Babamla Dans’ (Üstün Akmen) - 1/29/2008
  • Uzun Soluklu Oyunların Oyuncusu Yurdaer Okur ile Söyleşi (Yasemin Aktaş) - 1/27/2008
  • ashura (Dila Akbaş) - 1/25/2008
  • Tiyatro adına utanç verici, kötü üstü kötü oyun: Fırıldakzade (Üstün Akmen) - 1/25/2008
  • Tiyatro Yüzleşme ile Söyleşi (Dila Akbaş, İsmail Can Törtop) - 1/23/2008
  • Şeylerin Şekli (Melih Anık) - 1/23/2008
  • Güvenliğimizin battaniyesi midir din?: ‘Dua Odası’ (Üstün Akmen) - 1/22/2008
  • TİYATRONUN POETİKASI VE POLİTİKASI (Boran Doğan) - 1/21/2008
  • Ayşegül Hindistan’da – Tiyatro Kılçık (İsmail Can Törtop) - 1/21/2008
  • YUNUS’UN YOLUNDA DİVANE AĞAÇ (Cüneyt İngiz) - 1/20/2008
  • Kürklü Merkür - Tiyatro Dot (Zeynep Kehaya) - 1/20/2008
  • SANATIN ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANAMAZ (Fatma Babuşçu) - 1/19/2008
  • Sürrealist bir kimlik çatışması ; ''ADVİYE'' (İhsan Ata) - 1/18/2008
  • Suyunun Suyu Bile Olamayan Eleştirmen : İhsan Ata (Yusuf Köksal) - 1/18/2008


  • Tiyatro Kursu Başlıyor!
    19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de!
    Çalışanlara yönelik hobi sınıfı!



    Duyuru Panosu!



    Son Eklenen Tiyatro Oyunları

         Güncel Yazılar

    Yazar olmak ister misiniz?
    Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...

    Mail Listemize Üye Olun

         Güncel Haberler
    Tiyatro Maydanoz, Nazım’ın Kadınları ile Sahnede
    Tekin Deniz: Dümbüllü kavuğunu kimseye devretmedi

    Tiyatro Dünyası'nı takip Edin
     
     |  ..