Öncelikle şunu bilmenizi istedim; naçizane yazılarımın değil yorumlanması, okunması dahi beni müthiş gururlandırmakta ve kendimi önemli hissetmemi sağlamaktadır. Keza birçoğunuzun -artık- bildiği üzere; ben ne eleştirmen, ne de sanatçıyım. Sadece bir izleyiciyim.
Lakin, sanıyorum biraz kaçık bir izleyiciyim.
Salonun o büyülü havasına, bordo perdelerine bile deli gibi vurgun bir izleyici; zat-ı alinize takdimimdir.
Boş bir salonda bile içim kıpır kıpır olur. Hemen, o herkesi görebileceğim en arka sıralardan birinde; gözlerim kocamanlaşmış, ağzım bir karış açık, büyük bir coşkuyla oyunu izlediğimi ve bitiminde ayağa fırlayıp çılgınlar gibi alkışladığımı hayal ederim.
Kimi bu sanata yıllarını vermiş üstada göre -teknik biri olmadığımdan- düşüncelerimin ve zevklerimin boyutu çok farklı gelebilir. Ki, bu oldukça doğaldır.
Ayrıca eleştirebileceğim şeyler de bilgim ile sınırlı kalmaktadır. Aşırıya kaçmak; malzemelerini ve yapılışını bilmediğim bir yemeği yapıp, önünüze sunmaya kalkışmak gibi bir şey olur kanımca…
Gelelim asıl konumuza….
Şu tatil süreniz benim bir hayli zamandır canımı sıkmakta aslında…
Anlıyorum; çok yoğun ve yorucu bir sezon geçiriyorsunuz ve en büyük hakkınız bu tatil..
Ama biraz fazla uzun değil mi? Bize de yazık be kuzum…
İlk ay; yaz mevsiminin de vermiş olduğu bir hareketlilikle, kendinizi oraya buraya attığınızdan pek fazla bir şey anlamıyorsunuz. Deniz, güneş, kuşlar, böcekler, belki taze aşklar… Oyalıyor insanın kafasını biraz..
Ama ikinci ayın ortasında benim gözlerim dönmeye başlıyor. Maazallah sonlarına doğru ise olayı iyice abartıp, kendimi Tahtakale’deki perdecilere falan atıyor; bulduğum her bordo kadife perdeye dokunmaya başlıyorum. Gülmeyin lütfen! Çok ciddiyim…
Hadi bu yaz gençlik festivalleri, “Trak” ın Istanbul’a geliş telaşı falan derken bayağı oyalandım.
Hele bu haftasonu da Sevgili Metin ZAKOĞLU’nun sıcacık ortamında sahnelediği çılgın stand-up gösterisi “Ben Küçükken Gösterirdim” i konuk olarak izlemek şerefine nail oldum ya; sormayın benim keyfimi…
Oyunu izleme fırsatım daha önce olmamıştı, ne diyelim kısmet bu ziyaretimizeymiş.
Mavi Balon Gösteri Hizmetleri Genel Sanat Yönetmeni Ertan EKMEKÇİ, haftasonu Istanbul’da idi. Birlikte Metin Bey’e misafir olduk. İnanılmaz sıcak bir ortam ve alabildiğince sıcakkanlı, mütevazi, çılgın bir adam Metin Bey... Sanıyorum ki, ortamı ısıtan biraz da kendisi ve seyirci ile olan muhteşem iletişimi… Çok güzel zaman geçirdiğimi inkar edemeyeceğim. Kendisine buradan ayrıca teşekkür etmek istedim.
Lafın özü; bu sene ittire kaktıra sezonu getirdim getirmesine de, ya seneye ?!?
İnanın, yalvar-yakar bir haldeyim. Bunu ister eleştiri, ister rica, ister temenni olarak algılayın.
Lütfen!!
Önümüzdeki sezon sonu tatil süreniz için bir ortak nokta bulalım. Ya nöbetçi tiyatrolar kurulsun, ya da bu tatil süresi biraz kısaltılsın artık ne olur ?!?
Şaka gibi gelebilir ama; korkarım, önümüzdeki dönem bu süreç kısalmaz ise; ailem bir sabah beni, evin salonunda bütün sandalyeleri peş peşe dizmiş ve camdaki perdeye yapışıp sızmış vaziyette bulacaklar. Sonrasını siz tahmin edin artık !!
Aşk! Kainat üzerinde insanı delirten yegane olgu… Tiyatro aşkımız daim olsun efendim.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...