| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sezondan Bana Kalanlar... Hülya Karakaş Farklı olanın farkında olan bir seyircinin izlenimleridir… Sonbahar-Özcan Alper Bu yılın başlarında izlediğim Sonbahar filmi,(aynı zamanda memleket hasretimin tavan yaptığı zamandır.)politik sinemanın,nasıl bağırıp çağırmadan,yumuşacık bir duyguyla yapılabileceğini gösteren iyi,sıkı,zarif bir örneğidir… “Hesaplı,kitaplı” yapılan filmlere hiç benzemez,sözü vardır,bir bölgeye aittir,iyi yönetilmiştir,iyi oynanmıştır,sizi koltuğunuza mıhlar,apışıp kalmanıza sebep olur… Türkiye’nin akılda olmayan bir coğrafyasına;Karadeniz’in enucuna, Artvin’e, Hopa’ya, Çamlı Hemşin’e özlem duymanızı sağlar. Yalnızlığa, çaresizliğe, hastalığa, sağlığa, farklı bir bakış açısıyla bakmanıza sebep olan önemli bir film Sonbahar. Filmi izlerken geçmişin nasıl da yakanızı bırakmadığını, acının sizi nasıl da öfkelendirdiğini, şaşarak bir kez daha görüyorsunuz..! Film en çok da aşka bakışınızı sorguluyor. İki yalnız insanın, Hopa’nın hırçın ve karanlık sularında buluşmasını, o karanlıkta kaybolmasını anlatıyor. Özellikle müthiş bir duyarlılıkla ve bilgiyle çekilmiş filmin finalinde boğazınıza bir yumru oturacak. Bu finalden her kuşak kendi payına düşeni alıyor, ama benim kuşağım için çok şey anlatıyor. Ah Hopa, genç kızlığımın gölgesi, seni tanıyanlar, bu finali de anlayanlardır..! Bütün ekibe, özellikle Özcan Alper’e kalben teşekkür ediyorum, bize, bu yıl ki sanat ortamı adına iyi bir başlangıç yaptırttığı için. Film, sadece final sahnesi için bile izlenmeyi hak ediyor. Sokrates’in Son Gecesi-Stefan Tsanev Karısı Ksantipi (Melek Baykal)”Haksız yere ölüme gönderiliyorsun” der Sokrates’e;buna karşılık Sokrates (Mehmet Ali Kaptanlar) ‘Haklı yere ölümle cezalandırılsaydım daha mı iyi olacaktı?” diye karşılık verir. Erdem bilgisi üzerine yoğunlaşan Sokrates;hiç kitap yazmamasına karşın;öğrencileri onun adına okullar açıp,kitaplar yazarak onu ölümsüzleştirdiler.Sokrates,gerçek halkın arasında dolaşır,onlarla düşüncelerini paylaşır,insanı doğru düşünmeye ve aydınlanmaya yönlendirirdi.Bu öğretiyi okullarda öğrenmiş olsaydık eğer,bugün erdemli olmanın sınırını çok kolay bir şekilde geçer miydik diye düşünmeden edemiyor insan..? Bulgar yazar Stefan Tsanev,”Sokrates’in Son Gecesi” adlı oyununda,Sokrates’in gardiyanının (Mustafa Uğurlu)zehri içirmesinin bekleyiş sürecini kurgusal ve ironik bir şekilde anlatmış.Oyunda insanın varlığı ve değeri tartışılırken,kim aslında özgür,kim tutsak sorusunu da sordurtuyor seyirciye. Metin Belgin’in sade ama çok şey anlatan rejisi metni taçlandırmış.Doğru ve iyi bir hikayenin ne denli berbatlaşabildiğini çok gördüğümden mi nedir,bu türden rejisör yaklaşımlarını ve yorumlarını beğeniyorum.Oyunun paradoks içeren anlatımını bu kadar yalın,anlaşılır bir şekilde betimleyen yönetmene teşekkür etmek yeter mi acaba? Ali Cem Köroğlu’nun (her zaman olduğu gibi)yine çok etkileyici ve minimalist dekor-kostüm tasarımı oyuna fazlasıyla hizmet etmiş. Çok iyi,sağlam,doğru oyunculuklar da işin içine girince,tadı damağınızda kalan bir oyun izlemek düşüyor size.”Tanrılara karşı gelmekle…” suçlanan Sokrates’in aklından geçenleri kendi akıl dağarcığınıza koymak için önümüzde ki sezon oyunu kaçırmamanızı öneririm. Osman Wöber’in sanat yönetimi döneminde sahnelenen bu şahane oyunu izlememek ayıp olur… ÖTE TARAF-Nurkan Er,Tunçay Kulaoğlu İstanbul ve Berlin arasında ki ”Kardeş Şehir” ilişkisinin 20.yıldönümü kutlamaları kapsamında,Goethe Enstitüsü’nün düzenlediği,Garaj İstanbul ve daha birçok sanat yapısının desteklediği “ALMANCI” Tiyatro ve Film Festivali’ni izleyebildiniz mi bilmiyorum,eğer izlemediyseniz çok şey kaçırdığınızı söyleyebilirim.İstanbul seyircisine,heyecanlı oyunlar,tutkulu oyunculuklar ziyafeti çeken önemli bir festivalin ilkiydi,umuyorum ki arkası gelecek… Birbirinden değerli oyunların arasında öne çıkan oyunlardan biriydi “Öte Taraf”(Oyunun isminin İstanbul’da değiştirildiği söylentiler arasında.) Oyun metnini birlikte yazan Nurkan Er ve Tunçay Kulaoğlu,Almanya nın önde gelen tiyatro dergilerinden Theater Heute tarafından “Umut veren genç yazarlar” kategorisinde aday gösterilmişler.Her iki yazara da umudun ta kendisi olduklarını bu satırlar aracılığıyla söylemek isterim. Öte Taraf,çoğunluk topluma ilişkin aidiyet diskuruna farklı bir pencereden bakmayı seçmiş.Oyunu izlerken;Almanya’da yaşayan Türklerin Türkiye’ye bakış açısının bizim bakışımızla hiç örtüşmediğini düşünüyor insan.Öyle ki,çatışma alanları yaratılırken,bizim değil onun içine dahil olmamız,tamamen kenarında dolaşmamız,bu gerçekliğin bir kanıtı olsa gerek. Nurkan Er’in Berlin’de yaşayan Türkiye kökenli eşcinsel erkeklerle yaptığı röportajlarla kotarılan oyun,derinlikli,iç burkan,şaşırtıcı,sürprizli,metaforik yaklaşımların bütünü diyebileceğimiz hayat hikayeleri.”Öteki”leştirdiğimiz insanımızın,aslında işte bu biziz dediğimiz,bizi bizle tiyatro sahnesinde buluşturan hikayeler…Kendimizi mutlaka içine koymak isteyeceğimiz türden hikayeler…”Öteki” olanla buluşmamızı sağlayan,kucaklaşmaya az zaman kalmış hikayeler… Aynı zamanda oyunun yönetmeni de olan Nurkan Er,bomboş bir sahneyi işe yarar aksesuarlarla çözümleme yolunu seçmiş,ortaoyunu mantığıyla yaklaşılan oyunda,bu mantığın aslında sezgisel olarak kurgulandığını hissediyorsunuz.Oyuna diyaloglardan çok monologların hakim olduğunu görünce,”tiyatro diyaloglar bütünüdür” ilkesi de böylece sağlıklı bir şekilde kaybolup gidiyor. Oyuncular (İsmail Deniz,Pınar Erincin,Caner Gümüş,Cem Sultan Ungan,Mehmet Yılmaz,Mürtüz Yolcu) o kadar doğal ve içten oynuyorlar ki,nerdeyse oyunun yarısında ancak acaba kendi hikayelerini mi anlatıyorlar sayıklamasına son verebildim.Oyuncu olduklarını unutturmaları,bununla ilgili özel bir çaba içine girmemeleri de onların artı hanesine yazılmalı sanırım.Özellikle Pınar Erincin’in şahane şarkı yorumlarını,Cem Sultan Ungan’ın agresif oyunculuğunu unutmadığımı da belirtmekte yarar var. Eşcinsel ve Türk kavramları,bir arada size çok ayrıksı geliyorsa da,oyunda bu iki kavram bir araya geldiklerinde olumlu bir kimlik yapısına bürünüyor kolayca. Bizim sahnelerimizde de şablon eşcinsel tipleri kotarmak yerine;arkadaşımız,kardeşimiz,komşumuz,çocuğumuz olan,kısacası bize ait olan,gerçek karakterler yaratmanın mümkün olduğunu görebilecek miyiz acaba..? ÇİRKİN İNSAN YAVRUSU-Oyun Deposu Bakırköy Şehir Tiyatrosu sanatçılarının Yelda Baskın (Oyuncu),Gülce Uğurlu (Oyuncu),Elif Ürse (Oyuncu),Ceren Ercan (Dramaturg),Maral Ceranoğlu (Yönetmen), bir araya gelerek kurdukları topluluğun sahnelediği bu oyunun konsepti de kendilerine ait.Bir eşcinsel,bir türbanlı,bir kürt kadının hikayesinin anlatıldığı oyunun metni de doğaçlama çalışmalarından çıkmış.Türkiye’den üç kadın…Kimliklerini,kimliklerinin oluşma süreçlerini,bu süreçte neler yaşadıklarını,kendilerine uzanan zamanı,zamanda oluşan değer yargılarıyla başa çıkma çabalarını, heyecanla anlatıyorlar seyirciye… Genç bir çalışma, dolayısıyla gencecik bir umut,yepyeni bir topluluk,eksik,ama tutkulu bir tiyatro çalışması…Göz ardı edilemeyecek kadar değerli bir oyun… Topluluğun İstanbul’da,çeşitli yurt dışı festivallerinde oyunlarını sahneleme olanağını yakalamış olması,oyunun değerinin anlaşıldığı yönünde bir ipucu veriyor insana.Tiyatro adına umutlanmak mı gerekiyor bu durumda? Sanırım evet. Bu kadar olanaksızlıklar içerisinde,bu kadar istekli bir tiyatro oyunu yapabilme becerisine sahip sanatçılar,yarın ne kadar donanımlı işler çıkaracağının garantisini veriyor bize.Biri kürt,biri eşcinsel,biri türbanlı kadın kimlikleri yeteri kadar seyircide ilgi uyandırıyor.Türkiye artık bu mozaikten oluşuyor ve bu oluşum seyirciyi tiyatroya çekiyor..! Cesaretle sahnelenen bu oyunu,Koca Mustafa Paşa Çevre Tiyatrosun da nostaljik duygularla,keyifle izledim.İzlememiş olanlara,farklı yaşam tarzlarını konu eden,bizim onlara nasıl baktığımızla incelikli bir şekilde dalga geçen monologların izlenmesini şiddetle öneririm. Hülya Karakaş Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|