| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Anlaşıldı, Bu Limana Başka Balık Vurmuyor Üstün Akmen Geçtiğimiz pazar günü hava biraz durgun gibiydi, hatta yağmur ha yağdı ha yağacak gibi oldu bir ara, sonra güneş açtı. Olta atmadan, sırtı (su üstünde hareket halindeki bir teknenin arkasından bırakılan seğirtme) çekmeden duramayan insanlar limana üşüşmüştü. Limanda olta sallayanlar yanı sıra, denizin ortası balıkçı tekneleriyle doluydu. Bir tekne geri döndü, vardım yanına, içinden inenle konuştum. Bu kere ille de mercan diyorlardı, ama bir türlü olmuyordu, mercan hiçbirinin oltasına vurmuyordu. “Verimsiz” dedi. Bir süre sonra bir tekne daha döndü. İçinde iki kişi… “Nasıl durum” dedim birine, “sorma beyim” diye asık suratla yanıtladı. “Dip oltası ile mercan avlamak istedim, dünden gelen kolyozları yem olarak kullandım, iki iğneli mercan takımımı yemledim. Avlandığım yer 77 metre. Demir atmadan avlandım, Allahtan akıntı da çok azdı, yani tam istediğim gibi. Takımım çok güzel. Sigaramı dudaklarımın arasına sıkıştırdım, yukarda bekleyen martım bana bir şeyler söylemeye başladı. O konuşmaya, mercan da tık tıklamaya başladı. Yemle oynadı kerata. Ufak bir kıskandırma yaptım, yemedi. Takımı tam olarak yatırdım gene yemi tırtıkladı. Gayet yavaş olarak yukarıya doğru kaldırdım hoooooop işlem tamam. Çok güzel, kafa ata ata geliyor. Mercan avının en güzel anı, yemi alışı ve kafa atarak gelmesi… Umutlandım. Üç beş adet daha avlarsam bu akşam arkadaşlarla güzel bir mercan tava-rakı yaparız diye düşünürken ve de balığı tam teknenin içine savuracakken, bakıyorum bir de ne göreyim! Kaya balığı değil mi gelen?” Kıyıdakilerden biri zargana avlayabilmek için sürekli at-çek yapıp balığı gaza getirmeye çalışıyordu. Bunun için de başlangıç yemi olarak satın aldığı tazecik istavritlerin kuyruk altını kullanıyordu. İlk zarganayı alsa, sonrasında yemi zarganadan yapacaktı, ama olmadı, alamadı. Conta Kaptan, termosundan tavşankanı çayını yudumlarken, yanındaki morali bozuk olduğu her halinden belli olan arkadaşını da teselli etmeye çalışıyordu. “İnşallah bir dahaki sefere kıçtan takma motor almazsın” dedi. Hırsızlar devamlı olarak, kıçtan takma motorlara dadanmışlar, içten takma teknelere ellerini bile sürmüyorlarmış.” Arkadaşı başını iki yana salladı: “Hırsıza kilit olur mu yahu” diye dertlendi. Olur mu? Neyse! Deniz çok güzel, bu havada mercan olur diyorlar. Conta Kaptan takımları hazırlıyor, Sardalyelerden kestiği yemleri göstererek: “Şuraya bak” diyor, “hepsi cam gibi, buna gelmeyecek balığın…” Sövüyor. Derinlik 59 metre, deniyor, ama hiç balık vurmuyor. Conta Kaptan takımlarını toplayıp daha ileri, buruna doğru gidiyor. Oltayı atar atmaz “vurdu” diye bağırıyor. Burada derinlik 85 metre, Conta Kaptan, iki adet kaya balığını birden çekiyor. Başı büyük, dudakları iyi gelişmiş, çirkin mi çirkin bir balık bu. “Tadı da yoktur bunun” diyorum. Conta Kaptan: “Sen onu bırak bey” diyor ve ekliyor: “Sinir oluyorum. Lidaki için attığım oltaya da kaya balığı geliyor. Mercan, karagöz için atıyorum gene bu balık. Isparoza atıyorum, daha yem dibe inmeden gene bu geliyor. Kol gibi kefale sallıyorum, parmak kadarları oltaya saldırıyor. Sinir oluyorum be, sinir oluyorum.” Sağımda, sonradan şivesinden Rum olduğunu anlayacağım iyi giyimli biri beliriyor: “O da bir şey mi vre” diye söze başlıyor.“ “Ne zaman sinagrida, aterina, orofos, lagos, bakalyaros, garides, karavides, kalamari, fangri, ohtapodi, melanuri, barbuni avına çıksam hep bu bir boka yaramayan balık gelir beni bulur.” Gidip bir banka oturuyorum. Yanımda oturan: “Ben bıktım, bıraktım bu işi” diyor. Vakti zamanında kılıç, kalkan, kuzu (akya), gelincik, gümüş, çipura avına çıkarmış ve hep bu kaya balığıyla karşılaşırmış. Bıkmış. Limandan ayrılıyorum, kalabalığa karışıp “halkın” arasında yürüyorum. . Anlıyorum da, kime nasıl anlatsam diye düşünüyorum. Kendi kendime konuşuyorum: “Bu limana başka balık vurmuyor” diyorum. Bilinçsizce yürüyen, koşan, itişen “halkın” arasında, bilincimi zerre kadar kaptırmadan öylece dalgın yürüyorum. Hayret! Bu limana başka balık vurmamasına gene şaşırıyorum. 35 BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİNİ KUTLUYORUM, KUCAKLIYORUM Seçim günü gecesi sabahın ilk saatlerine kadar İMC-TV’de Ertuğrul Mavioğlu’nun yönetiminde sonuçları tartıştık. Dolayısıyla, yorumlarımı yeniden yayınlamayı gereksiz görüyorum. Dinleyenler dinlemeyenlere anlatsın, olsun bitsin. Geçen hafta (Bkz: Evrensel-08.06.2011) oyumu “Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu”nun seçim bölgemdeki bağımsız adayına vereceğimi, eğer onu Ankara’ya gönderebilirsem, kendimi yaptıklarının ve yapacaklarının en yakın takipçisi ilan edeceğimi ilan ettim. Kendi bölgemde oyumu Sırrı Süreyya Önder’e verdim. Önder’i de, “Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu”nun seçilen diğer 34 adayını da yürekten kutluyorum, sevgiyle kucaklıyorum. Hiç kuşkunuz olmasın ki, beklentilerimi huzurlarınızda kendilerine ileteceğim ve burun mesafesi yakınlığında izleyeceğim. Diğer taraftan, başarıları için elimden ne gelirse esirgemeyeceğim. Üstün Akmen Evrensel Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|