Bir gala neden 18.30’da yapılır? Sanırım Emine Erdoğan’ın programına uyulmak istenmiş, ama o zaman keşke 17.30’da yapılsaydı ve Emine Hanım en azından birinci bölümün ortasında terk etmek zorunda kalmasaydı… Hadi o terk etti, oyunun ortasında 100’e yakın kişi niye ayrıldı? Oyuna mı gelmişlerdi, Erdoğan’a görünmek için mi oradaydılar?
Hollanda Kraliyet Orkestrası konserine veliaht da 15 dakika gecikmiş ve koca orkestra bekletilmişken, “Huzur Sokağı” galasına devlet erkanın 12 dakika geç kalması da doğal karşılanabilir. Tiyatroya geç kalmamak, geç kalınsa bile perdeyi bekletmemek sanırım sadece
Atatürk’e mahsus!
Emine Erdoğan’ın Huzur Sokağı’nı anlatan ve bu romanın kendi hayatındaki yerine değinen konuşması çok dokunaklıydı. Bu kadar güzel bir konuşmaya kürsünün altından göz gezdirmek yerine ezbere yapabilmesi çok daha etkili olurdu.
Şule Yüksel Şenler’in sağlık nedeniyle sahneye çıkamadığı halde, oturduğu yerden yaptığı konuşma içten, samimiydi. Gidip elini öpmek istedim.
Bugünün siyasileri, mütaahitleri, işbitiricileri ve işbirlikçilerinin niye Şule Yüksel kadar huzur verici bir sesi yok? Kendilerinden emin gibi konuşuyorlar, inandırmak için bağırıyorlar.. Huzur Sokağı’nın yazarından öğrenecekleri çok şey var!
İlk defa bir gala davetiyesinin 3 kişilik olduğunu görüyorum.Sen, eşin ve bir çocuğunu mu getir denmek isteniyor? Ya da eşin ve bir arkadaşınla mı gel deniliyor, anlamak mümkün değil.
Oyunda Montaigne aşağılanırken,dünyada hiçbir sanat eserine güvenilmemesi ve sadece tek din kitabına güvenilmesi salık veriliyor. Sanat kitaplarının doğruyu söylemek gibi bir derdi yok ki zaten, din kitaplarıyla rekabet etme derdi hiç yok.
İzleyicilerin heyecanlanarak, duygularını “Allahuekber” diye dillendirmeleri oyunun yer yer ne kadar dokunaklı olduğunu gösteriyor.
Galalarda meşhurlar, mankenler, sanatçılar filan olur. Hadi Yaşar Alptekin’in manken arkadaşları gelmemiş, hiç eğilse dizide “Huzur Sokağı”nda oynayan Selin Demiratar, Kutsi, Güven Hokna filan gelselerdi? Acaba gizli bir rekabet mi var?
Nazlı Ilıcak, oyunun birinci perdesinin sonunda niye ayrıldı? Beğenmediğinden mi, yoksa televizyon programına filan mı yetişmesi gerekiyordu?
Köşe yazarları nerede? Tiyatro eleştirmenlerinden sadece Hüseyin Sorgun’u gördüm. Ahmet Hakan, Yiğit Bulut, İskender Pala, Ertuğrul Özkök, Nagehan Alçı’nın ne düşündüğünü merak ederdim..
Kaç tiyatroya başbakanın eşi huzurunda, Cemal Reşit Rey’de oynamak nasip olur? Kıskandım…
Tiyatroya gençlerin pek de toplu gönderilmediği bir dönemde, Burç Koleji’ndeki onlarca öğrencinin oyuna toplu olarak gelmesi heyecan vericiydi.
Ahmet Misbah Demircan ve eşine, Hollanda Kraliyet Orkestrası konserinin ardından burada da rastlamak ilginç. İstanbul’da devlet protokolünün en önemli temsilcilerinden biri haline gelmişler.
Zerrin epikmen - ( 11/15/2012 )
Ne demeli. Du bakali ne olacak diye diye sonunda bizde Allahu Ekber deyip yiyeceğiz ELMAyı... Samuel - ( 11/16/2012 )
Nedim bey sahane yazmişsiniz , bundan oyun çıkar vallahi , okuduktan sonra alkışladım. Murat Seçkin - ( 11/19/2012 )
Nedim bey merhaba, huzur sokağı dizi olarak kötü, oyunu nasıldı hakikaten merak ettim lütfen oyun hakkında düşüncelerinizi yazar mısınız, oyundan hiç bahsetmemişsiniz... nedim saban - ( 11/24/2012 )
Murat Bey,
Gala izlenimleri ve oyun eleştirilerini ayrı ayrı iki yazı olarak yazdım. Ana sayfada yer alıyor. dostlukla
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...