Tiyatronun Sorunu, Sadece Tiyatrocunun Sorunu Mu
Özer Arslanpay
ISSIZLIĞIN ÇIĞLIĞI
Duru tiyatronun kapatılma meselesi Coğrafyamızda yeni bir sorgulama başlatmalı zira sanat hele ki insana ve topluma ayna vazifesi gören tiyatronun susması demek gözden kaçırdıklarımızı bize fısıldayan bir olguyu da yok edecektir…
Günümüzde özel tiyatrolar türlü maddi, sosyal sıkıntılar içerisinde ayakta kalmaya çalışırken Anadolu’da bu kadar tiyatrosuz il, mevcutken var olan tiyatrolarımızın da yok olmasına izin verilmemelidir. Sanatın toplumumuzun her zerresi ile buluşabilmesi için uğraşılması gerekir.
Buluşsun ki sanat ile beslenen her yeni nesil geleceğe özgür, akılcı ve çağı yakalamış şekilde bakabilsin dünyaya. Sanatın yavaşladığı toplumlar diğer ileri toplumlar arasında çöl içerisinde kalmış gibi olacaktır. Çöl gibi yalnız,
Çöl gibi ıssız…
Ve bu çölün verdiği ıssızlık çok sonra anlaşılır da o vakit geç kalınmış olur. Sorun sadece bir tiyatro topluluğunun sorunu değil sorun bir toplumun sorunudur. Tiyatro sanatçılarımız, aktif hak ve emek mücadelelerini sendikaları ve stklar ile yürütüyorlar. Peki ya bize yıllarca bizi anlatan bu insanlara bizim halk olarak hiç mi borcumuz yok?
Toplumu toplum yapan insanların kader birlikleri değil midir? Öyleyse bu toplumda var olan sorunlara ve bu sorunlar için hak mücadelesi yürütenlere neden yeteri kadar destek vermiyoruz? Farkında mıyız bilmem; herkesin sıkıntısına o benim problemim değil, o onun sorunu diyerek, toplumumuzda ki olaylara nötr kalarak bir gün farklı haksızlıklar karşısında kendimizi de, yalnızlığa itiyoruz... Olay Duru Tiyatronun kapanması değildir. Olayın konusu farklıdır. Sanata karşı duyarsızlıktır. Soruma tekrar döneyim sanata karşı bir borcumuz yok mu? Eğer yazıyorsak, eğer okuyorsak, eğer halen hayal edebiliyorsak sanata karşı bir borcumuz var demektir. Onun için sanatın sorunu sanatçıyı ilgilendirir denemez. Sanatı evet sanatçı icra eder ama sanatı her sanatsever konuşur. Bu sözlerimde mutabıksak şimdi tiyatrolarımız için, sanatın daha özgün ve özgürleştiği bir dünya için bir şeyler yapalım.
Sanat susarsa bir gün herkes konuşmayı unutur.
Sanat öyle bir şeydir ki insanda gerçeği arama, doğruyu yapma hissi uyandırır. Ve vicdanlar o sahnelerde hayat bulur. Kısacası sanatın hangi dalı olursa olsun eksilmiş, örselenmiş hali toplumun açmazlarını artırmaktan ve modern zamanlarla eskinin buluşmasını sağlayan bir başka köprünün daha yıkılmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır. Bir toplum geleceğe ancak sanat ile bir şeyler bırakabilir. Sanatın eksildiği örselendiği bir toplum geleceğe de bugünü iletemez.
Duru tiyatrosu, bir başka mekânda perdesini açar veya yerinde devam eder ama meselemiz sanatın herhangi bir sorunu karşısında kuruluşların veya sanatçıların yalnız sanat çevresinden destek buluyor olması yâda yeteri kadar sesine duyuracak desteğe haiz olamamasıdır. Ancak böyle olmamalı bizde kendi çapımızda sanata desteğimizi vermeliyiz… Çünkü sanata destek vermek geleceğimize de destek vermektir. Sanat ancak toplumun onu sahiplendiği ve desteklediği kadar özgür ve gelecek vaat eder. Yalnız sanat için değil, kendimiz için sanata, sanatın her türüne, evet her türüne destek olmak toplumumuzun modern hafızasına sahip çıkmak ve geliştirmektir. Elimizden ne gelirse, söz ile yazı ile bilmem başka bir şeyle ama ne olursa olsun sonsuz bir sahipleniş ile…
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...