Adam marketin derin dondurucularından bulup çıkardığı gıda maddeleriyle kasaya geldi hızla bantın üstüne koydu, kasiyer kız aynı hızla bipleyip barkotlarını ödeyeceği miktarı söyledi. Adam kredi kartını uzatıp ödemesini yaptı ve aldıklarını hızla bir poşete doldurmaya başladı zira arkasından gelen başka bir müşterinin biblenen barkotlu dondurulmuş gıdalarıyla karışabilirdi.
Yaşamda her anımız, duygularımız, fikirlerimiz, arzularımız bir bir ele geçirilip, silindir iş makineleriyle şöyle bir ezilip, yeniden hayatın hızlı kollarına boş kafalarla itiliyoruz. Kendi duvarlarımızdan başka çepeçevre oluşturulan duvarlara çarpıp yeniden atılıyoruz bir dışkı gibi boşluğa.
Haykırıyoruz arada “kanı kanla temizlemeyin ey ahali” diye sonra kan ellerimizden tüm vücudumuza sıçrayıp bizi daha çok boğuyor nedense. Nedense deyip bir güzel şaşırıyoruz boş kafalarla. Keskin bakışlarıyla, haykıran savaş çığlıklarıyla politikacıların trenine binip hangi durakta ineceğini bilmeyen hız sarhoşu olan bizleri sade bir kahvenin dahi kesmeyeceğini bilemiyoruz. Bildirmiyorlar!
Dişe diş, kana kan… En aklı başındamızın bir anda en önemli düsturu haline gelebiliyor. Vıcıklaşan ilişkiler içerisinde, yalanlar yalanlar üretiyoruz. Yalanlar her türlü iktidarı besleyen en önemli ot’tur. Ve en güzel yalan otumuzla besliyor, başımıza taç edip sefilleri, sefaletimizin keyfini çıkartıyoruz. Üç maymun bile az kalır bizim yanımızda. Dördüncü, beşinci hatta altıncı maymun gelse bir taraflarını kapatsa yarışamazlar insan’ın kanlı eleriyle.
Çok hızlıyız, hız insanoğlunun işi bir anlamda. Hızlı yaşayıp hızlı unutur ve hızlıca adapte oluruz içinde bulunduğumuz koşullara. Çobana ne gerek var, biz kendimizi iyi güderiz. Köpekleri de eksik etmeyiz çevremizden ki dağılıp klanlaşmayalım, bir arada boş kafalar olarak tertipli düzenli olalım. Sabah işimize gidelim patronlardan ya da boşboğaz amirlerimizden iyice fırçamızı yiyelim ki daha çok aidiyet duygumuz artsın. Kimimize kravat taksınlar ve çekiştirsinler, kimimizin göğsüne nişan. Bunlarla gurur, onur duyalım, sürümüzün en nadide çiçekleri olalım. Alkış…
“Pardon elimizde olmayan sebeplerle sizleri hızlı yaşatıyoruz” işe hızlı gideriz, yemek hızlı hazırlarız ya da pizzamız 30 dk içinde gelmezse para ödemeyiz vs. vs. Sonra başkaldıran boş kafalar çıkar ortaya, popüler politik popülasyon hamlesiyle çoğalmaya başlarız ki yeniden hız devreye girer, bu arada henüz içine su kaçmamış devrelerimiz de yanmaya başlar. “Yansın canım iki devreden ne çıkar, köpeğin olsun” değil mi? Maymunların sayısı artıyor mu yoksa daha mı çok vıcıklaşıyoruz ya da cıcıklaşıyoruz.
Kurban olayım bu akılla yarını göremeyiz. Her zart zurt her hamaset drakulaların kan partisine enjektörle çekilerek içimizden kan taşıyoruz. Deve kuşu olsak avcı gidince kumdan çıkartırız kafamızı! Ne yani deve kuşundan da mı beter durumumuz? Kelimenin tam manası: Cümle oluşturamadığımız noktadayız maalesef. Poposunu kurtaran kaptana dahi imrenerek bakacağız, kaptanı görebilsek.
Her neyse ciddi ciddi birileri bizi yiyor galiba… Tiyatro Dünyası’na boş geldim…
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...