| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Uy, ya da Öl Yurdagül Yurtseven Bilgesu Erenus'un Arka Bahçesi'ne misafir oldum bu yağmurlu İstanbul gününde.. Eskiden atıklarla dolu olsa da bir arka bahçemiz vardı. Şehirlere siteler dolmadan önce... Şimdi temizleyecek bir arka bahçemiz bile kalmadı. Hapsolunduk betonların ardına... Tüketim sisteminin yani Kapitalizmin acımasızca tükettiği ve insanları paranoyaklaştırdığı günümüz dünyasında Arka Bahçe'ye mutlaka uğramalısınız. Sahne atıklarla dolu dağınık, düzensiz bir halde bahçeye benzetilmiş. Oyun zengin, soylu, ülkesiyle onur duyan Amerikalı bir hanımfendiyle(Güzin Özayağcılar) ve eşi Ortadoğuda asker olan hizmetçisi (Şenay Saçbüker) arasında geçen sohbetle ve onlara ölen ancak ölümsüzleşen Arka Bahçenin insanları eşlik ediyor. Oyun; Sistem çarklarını kendi çıkarları uğruna dönüştürmek için din, dil, ırk tanımayan ve hatta dini dahi kendi çıkarları için kullanan ve bu anlamda herşeyi tüketen ve atık haline getirenlerden bahsediyor. Amerikalı Hanımefendi kendini; Yüzü borsaya dönük, bakırdan yapılmış özgürlük heykeliyle özdeşleştiriyor gururla... Oğlu sanayici, kızı ise bir bilimci... Arka Bahçede demokrasiyi özümsemek zor kimilerine göre? Hele ki atıklarla dolu temizlenmesi zor bahçelerde... Peki, nasıl temizlemeli Arka Bahçe'leri? Sınıflara ayırarak mı? Sınıflara ayırarak mı Arka Bahçeler daha bir demokratik ve özgür olacaklar? Dünya özgürlük heykelinin yapılışına ihtiyaç duymuşsa dünya esirdir aslında. "Parasız olmuyor, paraylada olmuyor.." gibi gelgitlerin içinde kaybolmuşuz... O kadar tüketiliyor ki herşey, asıl üzücü olan duyguların fazlasıyla tüketilip kavramların değersizleşmesi.. Sevgi gibi, güven gibi, saygı gibi.... Korkar olduk ilgi göstermeye-ilgilenilmeye, sevmeye-sevilmeye.... Duyguların sömürülmesinden korkar olduk...Yabancılaştık birbirimize... Önce topraklar sömürüldü sonra duygular... Peki, bizi bu hale getiren kapitalizm yani paranın gücü olabilir mi? Parayla sevginin satın alınamayacağını bildiğimiz halde... "Hepimiz aynı atık yığınındayız zaten, akıl almaz bir kokuşmanın ortasında, bilim gibi, sanat gibi, politika gibi. Ve doğacak çocuklarımızdan yana hiç bir şansımız kalmadı..." Kapitalizm bizi birbirimize yabancılaştırıp sevgisizliği sever diyebilir miyiz? Fransa'dan bir gemi kalkar Amerika'ya doğru adı bile Amerika değildir o zamanlar çoğu Kızılderiliyle dolu... Başkalarının toprakları, başkalarının vatanı oldu. Silah zoruyla... Yoksullar parasızlıktan yakınırken, zenginler sevgisizlikten yakınır oysa.. Yani kapitalizm denen virüs yoksulu da zengini de hasta ediyor zamanla... Oyundaki barkovizyonda New York ve Özgürlük Heykeli portresi bulunmakta... Onun önünde yaşanıyor sohbet... Hanımefendi anlatırken geçmişini, bir anda Arka Bahçenin insanları geliyor sahneye... Biri Vietnamlı(Özge Midilli Aşar) biri Yeşil Timsah yani Che (Berk Samur), biri Ortadoğulu (Doğan Şirin), biri Rus(Melisa Demirhan), biri Kızılderili(Deniz Evrenol), Çocuk (Mevlük Demiryay), Siyah kadın(Nur Saçbuker) ve o anda Hanımefendi onlara soruyor "Ben namı değer özgürlük anıtı uygarlıktan nasibinizi almışsanız eğer bana kimliklerinizi açıklar mısınız?" diye sorar. Ve onları ikna etmek için "Getir Bana" şiirini okur... Şiir mükemmel, anlamlı sözlerle dolu.. Getir bana yorgunluklarını... Getir bana yoksulluklarını... Elimde meşalem bekliyorum... Getir bana...... .............................. "Kimlikleriniz lütfen?" diye sorar hanımefendi yeniden.... Ve o insanlardan biri puşisini çıkarıp boynuna dolar. Bu Ortadoğulu bir ölüdür. Ardından Amerikan diliyle Yeşil Timsah yani Che çıkar karşısına... En etkileyici, en güzel kurgunun olduğu sahne kimlik açıklama kısmı diyebilirim. Ey bakırdan yapılmış yalnız ve yüzü borsaya dönük güya özgürlük heykeli!!! Kolay mı? her gün nehrin ortasından geçen gemilere bakmak.... Hanımefendi "Biz bilim ve teknikte yol aldık ya siz haa hoo larla (Kızılderili dansı yaparak), ne kadar nahif olsada bir mısır koçanı için ayinler yaparak uygarlık adına bir arpa yol almadınız" der Kızılderiliye... Ve hiç düşünemez birgün bir Kızılderilinin çıkıp Amerikan uygarlığına hitaben bu güzel sözü söyleyeceğini..."Son ağaç kesildiğinde, son su içildiğinde, son balık yendiğinde, beyaz adam altının bir işe yaramadığını anlayacaktır..." Ve Ortadoğunun haritada nerede olduğunu bile bilmeyen bir Amekiran kültürü vardır ortada... "Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap. Eğer onu yenersem utanç duymayayım." Hanımefendi anlatırken hikayesini ve küçümserken dünya halklarını o esnada, yıllar önce bir stadyumda haksızca kurşuna dizilen çocuklar için yapılmış marş olan ve İnti İllimani'den aşina olduğumuz şarkı çalar.. el pueblo unido jamas sera vencido!... "Amerikan rüyası görmüyorum, Amerikan kabusu görüyorum." "Bizim düşmanımız Doğu bloku değil miydi? Bunun ortası nereden çıktı şimdi?" Rutkay Aziz'in dediği gibi "Tiyatroyla devrim olmaz ama seyircinin düşüncelerini değiştirebilirsiniz." işte bu cümle Şehir Tiyatroları'nda oynanan Bilgesi Erenus'un yazdığı ve Hüseyin Köroğlu'nun yönettiği Arka Bahçe oyunu için uygun bir söz diyebilirim. Oyun şiirsel, felsefi ve müzikal... Seyredilmeye ve ödül almaya değer oyunlardan biri... Oyundaki en etkileyici replik; "İnfaz kararını yineliyorum. Adapt or die... Uy ya da öl... Uy ya a öl....." Ve bir itirafım... Bende haberlerde birleşmiş milletlere ait araçlarda gördüğüm ''UN'' yazısından dolayı onların fakirlere un dağıttını sanan çocuklardandım... Alkışlarımla, Yurdagül Yurtseven (suare@hotmail.com) Yazarın Tüm Yazıları Oyun tanıtım sayfası: Arka Bahçe Paylaş Tweet Melek, Özgür, Evrim, Umut, Natalia, Dilara - ( 11/26/2012 ) Yazılarınızı arkadaşlarla aynı anda okuyup yorumluyoruz. Yazdıklarınızın her cümlesine katılıyoruz. çok akıcı sanki karşımızda bizimle konuşuyormuşsunuz gibi. Arka bahçeyi merak ettik ve gideceğiz. Keşke sizide görebilme şansımız olsa.. Başarılarınızın devamını dileriz güzel yüreğinize sağlık. mehmet halıcı - ( 3/1/2013 ) kusura bakmayın ama yorumlarınıza pek katılmıyorum.. daha doğrucu yazarsanız sevınırımmm... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|