| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Nedim Saban, Huzur Sokağı Oyununu Değerlendirdi Nedim Saban Sokağın bir ucunda Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda bir gala vardı. Ama , bu kez sokağın öteki ucundaki, CRR’deki Huzur Sokağı galasına gitmeyi seçtim. Şu günlerde dizi film olarak yayınlandığı televizyonu gün birinciliğine taşıyan “Huzur Sokağı” gerçeğini görmezden gelebilir, ölçümlerdeki demografik yapının değiştiğini filan iddia ederek, huzurunuzu kaçırmak istemeyebilirsiniz. Ancak böyle bir sokak var. O sokak hep vardı. Bilinçaltımızda arka sokak diye dışladığımız bu sokaklar, artık ana cadde olma yolunda…. Birkaç yıl önce Zaman Gazetesi’nden Ekrem Dumanlı, manifesto niteliği taşıyan bir yazıyla çıkış yaparak, sağ cenahın sanatçı yetişmesi gerektiği konusunu gündeme getirmişti. Şu an devlet politikasında da bu yönde bir telaş olduğu kesin. Yeni açılan kültür merkezleri ve İslami camiada kurulan otuza yakın tiyatro var, kimileri belediyelerden ihale kapma, kimileri ise idealist biçimde varolabilme peşinde… Ancak Emine Erdoğan’ı bir tiyatro galasına taşıyan şey sadece kültür politikası değil, kendi yaşamında özel bir yere sahip olan yazara vefa borcu… “Huzur Sokağı”nın yazıldığı dönemde, çoğunluk olma keyfini ana caddelerde sürdüren bizler, başını örttüğü için okula, işe alınmayan kızlarımızı hep arka sokaklara layık gördük… Dinini yaşamak isteyen birisine ,üstten üste konuşma hakkını bulduk., “benim de babaannemin başı bağlıydı, ama sen ideolojik sebeplerle örtünüyorsun ” klişelerine sığındık. Cumhuriyetin ana caddeden yönetilen bir şey olduğunu sanmıştık çünkü .Aydınlanmanın temelinde birlikte yaşama, başka sokaklara da huzur verebilme kültürü olduğunu bilememiştik. O dönemde hiçbir baş yazar , “hadi yetişin sanatçılar” diye buyurmamıştı, ancak ötekileştirilmenin acısı o kadar büyüktü ki, Şule Yüksel ortaya buruk bir öyküsü çıkardı. Acıyla yoğrulmuş gerçek sanat eserleri ancak böyle zamanlarda ortaya çıkar. Düzenle barışık olmayan aydınına ağır baskılar uygulayan herhangi bir rejimin , ne kadar acelesi olursa olsun , sanatçı yetiştiremeyeceği kesindir. Yazıldığı günde haklı olarak huzur için savaşan , “Huzur Sokağı”, 2010 Türkiye’sine huzur vermez, bu sokaktaki lirik ve naif öykü, iktidar tarafından kamplaştırılan toplumumuzda sadece gereksiz bir gerginlik yaratır. … Oyunun yönetmeni sahnelemede her ne kadar kalın çizgilerden uzak durmaya çalışmışsa da, yarı profesyonel oyuncular iyiyle kötünün savaşını zenginleştirememiş, stereotiplerin içine düşmüşler… Sözgelimi hafif meşrep ana karakterin değişebilmesi için birinci bölümde açık giyinmesi gerek. Ancak burada hayatla tiyatro bir araya karışmış, oyuncuya da açık giyinmek yerine açık giyinmeyi oynamak düşmüş. Finalde, dadı rolünü oynayan oyuncu başını açarak selam verirken, “oyuncu her şeyi oynar, ben de rol icabı kapalıydım” demek istemiş olabilir , ancak sahnede rol gereği bile açılmayan başrol oyuncusunun hayatla tiyatroyu birbirine karıştırdığı ortadadır. Oyunun en yetkin oyuncusu Uğraş Atay’ın karısını peşkeş çeken, kumar düşkünü bir alkoliği canlandırırken de camianın alkolle ilgili çekinceleri nedeniyle sarhoşluk halini vermek için yalpalamaması bile, herhangi bir doktrinin doğrularına hizmet ederek sanat yapılamayacağının göstergesi. Galasını Cemal Reşit Rey’de yapacak kadar zengin, ancak derme çatma dekorunu kimin bile tasarladığını gizleyecek kadar yoksul olan Temaşa Tiyatrosu’nun oyunu, estetik açıdan,yıllar öncesinin didaktik politik tiyatrosunu anımsatıyor. Oyunun idealist doktoru Yaşar Alptekin, hemen oyunculuğu bırakmalı! Bu yaştan sonra doktor olsun diyeceğim ama, polikliniğine gelen kadın hastayı İslami kurallar çerçevesinde muayene edeceğini söyleyecek kadar sığ bir bilim adamını kim ne yapsın? Yaşamla sanat bu kadar iç içe geçtiğinde, ortaya çıkan şeye tiyatro demek haksızlık oluyor. Böylesi de, idealleri için hapiste yatmış ve onbinlerce genç kızın idolü haline gelmiş Şule Yüksel Şenler’e haksızlık oluyor. Nedim Saban Yazarın Tüm Yazıları Oyun tanıtım sayfası: Huzur Sokağı Paylaş Tweet tolga cagdas - ( 12/13/2012 ) gündem konusu olduğu ve belli bir kesime hitap ettiğini duyduğumda daha çok izlemek istedim ve izledim... Ve ne yazık ki sonuç beklediğimden de kötüydü. Gala gecesi ben de sayın Saban gibi oradaydım. Yerden göğe haklı bulduğum eleştirilerine ben de bir kaç cümleyle katılacağım. Dikkatimi çeken en önemli şey, oyuncuların sahne selamlamasında el ele tutuşmamaları oldu. Yaşar Alptekin-in gerçekten çok ama çok kötü olan oyunculuğu ve doktora sırf erkek olduğu için muayene olmak istemeyen halbuki gençlik yıllarını hayata modern ve çağdaş bakış açısı altında geçiren bir kadın... madem ki belli bir kesimi tiyatro sever yapacağız, lütfen bu işin inceliklerini hiçe saymadan, oyunculuğa saygı duyarak yapalım... iyi yada kötü bir şekilde isminden bahsettiren bu oyunun içinde bulunmak ticari açıdan mükemmel olsa gerek. nitekim iktidar partinin ve gündemin konusunu ele aldığından yıllarca adından söz ettirecek bir kadro var bu oyunda, iyi yada kötü... |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|