Hayatı Seçmek mi Onuru Korumak mı: Jeanne d'Arc'ın Öteki Ölümü
Üstün Akmen
Hemen konuya gireyim, 3M.O.T.A Oyuncuları’ndan Bulgar yazar Stefan Stanev'in "Jeanne d'Arc'ın Öteki Ölümü" başlıklı oyununu izledim.
Çok kısa özetlemem gerekirse, "ya Jeanne d'Arc bir çatışmada ölseydi" varsayımından yola çıkılarak kahramanlık, iktidar, din, milliyetçilik gibi kavramları tersyüz eden bir oyun bu oyun. İnsanın, bireyin; din ve milliyetçilik gibi egemen ideoloji tarafından nasıl sarmalandığını anlatmakta.
Fars ve dolayısıyla komedi öğeleriyle bezenmiş.
Egemen ideolojiler karşısındaki insanın zaferini onaylayarak son bulmakta.
İKTİDAR PANİĞİ
Savaşta ölen Jeanne d'Arc'ın kahramanlaşmasından korkan engizisyon, parlak bir fikir buluyor: Zinadan ölüme mahkûm olmuş Jeannette adlı bir kadın oyuncudan Jeanne d'Arc rolü yapmasını istiyorlar. Eğer rolünü iyi oynar, af diler, Jeanne d'Arc'ı halkın gözünde küçük düşürmeyi becerirse hayatı bağışlanacaktır. Ya hayatı seçecektir, ya da onurunu korumayı... İktidarını kaybetme paniği içindeki tanrı ile oportünist halkın temsilcisi cellat da ona bu yolculuğunda eşlik ederler.
İKİ TANRI
Yazılı metnin başındaki paragrafta, bir Bulgar halk söylencesinden söz edilmekte… Meğer Bulgar folklorunda bir iyi, bir de kötü tanrı bulunurmuş. Oyundaki tanrı da işte bunlardan birisi, ama hangisi, orası belli değil. Ben, iktidarını koruyan, kollayan bir tanrı olarak algıladım. Konu gerçekten ilginç ve hem zeki, hem de ironik bir dille yazılmış; Hüseyin Mevsim’in de eline sağlık, Türkçeye pek güzel yansıtmış.
Oyunu izlerken, ne yalan söyleyeyim önce hafif sulandırılmış buldum.
Ama baktım ve gördüm ki, yazar metninin sonuna, oyunun sahnelendiği zamana ve ülkeye, o ülkenin siyasal ortamına uyarlanabileceğine dair bir not düşmüş.
Bu bilgiyi edinince, bu kere, 1431'de geçen olaya, günümüz tanrısı yerleştirilmişse, bir de yazarın yazılı onayı varsa Obama’yı, Gorbaçov’u, Esat’ı, hatta Recep Tayip Erdoğan’ı bile dâhil edebilirsin diye düşündüm. Yönetmen Ümit Çırak da, dâhil etmiş zaten.
Acaba Engizisyon üyelerinin ayaklarına kapanıp, canını mı kurtarsa, yoksa Jeanne d'Arc olduğunu kabullenip, onuruyla ölmeyi mi göze alsa?
Bu soruyu cellâdına ve ansızın hücresine ışınlanan tanrıya da soruyor.
Onlar da kendilerince yanıt veriyorlar.
Metin bu haliyle seyirciyi doğrudan sarmalayabilir mi sizce?
Seyirci, kendi 'öz'ünü bulmak için bir “seçim” yapması gerektiğini anlayabilir mi?
Bu seçim sonucunda, insanlık onurunu temel alması gerektiği iletisi kendisine kolay ulaşabilir mi?
DEKOR, KOSTÜM, IŞIK VE OYUNCULAR
Barış Dinçel’in sahne tasarımı iyi de, Tanrıyı İsa tasvirinin arkasından çıkartamaz mıydı? Kostümlere ise sözüm yok, ama Jeanne’ın büstiyeri bence baştan düşünülmeli. Işık tasarımını her kim yapmışsa spotların kullanıldığı açılar iyi değil.
Pınar Dikbaş’ın müziğini sevdim ben. Bir dizi atmosfer yaratmayı başarmış olarak nitelendirdim.
Oyunculara gelinceee…
Jeanne’da Ayşegül Aydın kendini bir oyun içinde bulan, kuşatılmış, hem saldırgan, hem kırılgan, aşağılaşmayan, yeri geldiğinde şerefsizleşen Jeanne’ı da, Jeannette’i de iyi çizmiş.
Tolga Çıtlaçiftçi, Cellât’ın coşkularını yönetmeyi ve onları seyirciye okutmayı çok iyi biliyor. Cellât’ın dramatik konumunun uyandırdığı ruhsal durumu çabuk yakalıyor. Hiç kuşkum yok ki, coşku ve duyu belleği çok güçlü bir oyuncu Çıtlaçiftçi.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...