Antalya Devlet Tiyatrosu William Shakespeare’in Othello oyununu sergilemek üzere Rize’ye geldi. Dün gece Rize’nin kültür merkezi olan İsmail …. Sahnesinde oyunu izledim. Özdemir Nutku’nun Türkçe’ye çevirdiği, Malcolm Keith Kay’ın yönettiği oyunun sahne düzeni, ışık ve arkaya yansıtılan görüntüleri çok etkileyiciydi. Oyun güçlü bir müzik, sahneye salınan dumanlar ve aşkı, tutkuyu temsil eden kırmızı bir tülün havada dansı ile görkemli bir şekilde başladı. Ancak arka sıralardan ve seyircilerin arasından oyuncuların oyunu başlatması düş kırıklığı yarattı; çünkü müzik çok güçlüydü, oyuncular, özellikle İago rolündeki Sertel Uğur çok hızlı konuştuğundan söyledikleri anlaşılmıyordu. Oyun sahnede devam ederken de müzik aynı güçle devam ettiğinden oyun boyunca söylenenler anlaşılamadı. Dördüncü sırada oturmama karşın konuşmaları güçlükle duyabiliyordum. Bir süre sonra müzik susar ya da hafifler diye umut ettiysem de aksine güçlenerek ve koro da eklenerek oyun boyunca devam etti. Ayrıca bu da yetmez gibi boru sesleri de eklendi. Oyun baştan sona oyuncularla müziğin birbirini bastırma çabalarıyla geçti. Ne yazık ki bu yarışta hep gürültülü müzik kazandı. Othello rolündeki Selim Bayraktar güçlü sesi ve düzgün diksiyonu ile anlaşılır haldeydi. Ancak onun da müziğin sesini bastırmak için epeyi çaba gösterdiği anlaşılıyordu. Çabaları oyunu kurtarmaya yetmiyordu. Sahneye salınan duman da azalıp çoğalarak devam etti. Kuşkusuz dekorun bir parçasıydı ve oyuna çok yakışmıştı; ama seyirciler arasında astım hastalarının da bulunabileceği düşünülerek salonun yarısını kaplayacak ölçüde verilmemesi gerekir.
Tiyatro söz ve hareketle oluşturulan bir sanattır. Müzik, ışık, dekor onun yardımcılarıdır. Tiyatro’da söz çok önemlidir. Özellikle Shakespeare tiyatrosunda… Doğrusu Shakespeare’in her biri inci tanesi sözlerini Özdemir Nutku’nun güzel Türkçesiyle duyabilmeyi ve haz alabilmeyi çok isterdik. Çoğul yazıyorum; çünkü konuştuğum diğer seyirciler de müziğin gürültüye varan gücünden ve hiçbir şey duyamamaktan, anlayamamaktan yakınıyorlardı. Bu aksaklık belki de salonun ses düzeninden kaynaklanıyordu; bilemiyorum. Yine de oyuncuların ya da sahne arkası çalışanlarının uyarıp sesi kısmaları, konuşmaları duyulur hale getirmeleri mümkündü diye düşünüyorum. Umarım Antalya Devlet Tiyatrosu salonlarında aynı aksaklık yoktur.
Müzikle ilgili sorunu bir yana bırakırsak reji ve oyunculuklar çok iyiydi. Özellikle Othello rolündeki Selim Bayraktar, İago rolündeki Sertel Uğur, Cassio rolündeki Orkun Yılmaz çok başarılıydılar. Orkun Yılmaz’ın muhteşem bir dans gösterisine dönüştürdüğü dövüş sahneleri muhteşemdi. Bu sahneler oyunun pırlantasıydı. Orkun Yılmaz dışında onunla dövüşen oyuncuları, rejiyi, koreografı ve ışık yöneticisini de kutlamak gerekir.
Bu parlak oyuncuların yanında Desdemona rolündeki Meltem Gülenç, Emilia rolündeki Kader Özşen Gözpınar sönük kalıyorlardı. Özellikle Desdemona daha etkili oynanmalıydı kanımca. Diğer oyuncularsa görevlerini yapıyorla; ama vasatın üzerine çıkamıyorlardı. Oyunculuklar genellikle abartılıydı; ancak bu, Shakespeare tiyatrosuna ve böyle trajedilere yakışıyor. Bazı oyuncuların parlak oyunculuklarına ve oyunu kurtarma çabalarına karşın Shakespeare’in sözleri ve dolayısıyla (bilmeyenler için) konu da anlaşılamadığından oyunun başarısı gölgelendi.
Bütün bunlara karşın Antalya Devlet Tiyatrosunu ve çalışanlarını çabalarından ötürü kutlarım.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...