| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Boşa Atılan Oltalar; NEHİR Rengin Uz Oyun Atölyesi, çağdaş İngiliz yazar Jez Butterworth’ün ‘Nehir’ oyunu ile açtı tiyatro sezonunu. Yazar, 1995 yılında, The Royal Court Theatre’da prömiyer yapan Mojo ile dikkatleri üzerine çekmiş. İki yıl sonra oyunu senaryolaştırıp filme de almış. Ama asıl büyük başarıyı, dördüncü oyunu olan ‘Jerusalem’ ile yakalamış. The River/Nehir oyunu ise 20 Ekim 2012’de The Royal Court Theatre’da prömiyer yapmış. Oyunu izleyen Haluk Bilginer de tiyatrosunda sahnelemeye karar vermiş. Nehir’i, iki önemli tiyatro sanatçı, Çetin Tekindor ve Zerrin Tekindor’un Londra’da Sinema eğitimi alan 23 yaşındaki oğlu Hira Tekindor Türkçeye çevirmiş. Genç bir dil oyuna yakışmış. Nehir, göl kıyısında bir hafta sonu evinde geçiyor. İlk balık tutma deneyimini 7 yaşındayken amcasıyla yaşayan Adam, o ana kitlenmiş kalmış gibidir. Yaşamına giren kadınları bu göl evine getirir, kendisinin değil ama kadınların tuttuğu balıkları pişirir, şarap içerler, sevişirler, zorda kaldığında ‘seni seviyorum’ der ama ilişkilerinin sonu gelmez bir türlü....Eve gelip giden kadınlar değişir, ama Adam ve saplantıları değişmez. 7 yaşında yaşadığı o çocukluk heyecanını bir daha yakalayamaz. Hep bir arayış ama nafile bir arayış...Kadınlar boşuna çabalayıp durur ‘Acaba değiştirebilir miyiz’ diye. Nehir’de, Adam’ın yaşamına giren, girdiği gibi de çıkan iki farklı kadın var. Ayça Bingöl’ün oynadığı Kadın, Virginia Woolf’un ‘Deniz Feneri’ni okur, muhteşem bir gün batımını sevgilisiyle birlikte seyretmek, romantizm yaşamak ister, balık tutmayı bildiği halde onun hoşuna gitsin diye bilmiyor numarası yapar, umutludur bu ilişkiden. Bu eve getirdiği tek kadın olmadığını anladığında terk eder adamı, üzgün, kalbi kırık bir şekilde. Canan Ergüder’in Kadın’ı daha gerçekçi olmakla birlikte o da Adam’a ayak uydurmak, onun istediklerini yapmak ister, ama onun çabaları da boşunadır, adamı çözdüğü an o da terk eder. Bu Adam ilişki kuracak bir adam değildir. Kırmızı elbiseli kadın da hiçbir zaman olmayacaktır onun hayatında... Haluk Bilginer, aynı zamanda Nehir’in yönetmenliğini de üstlenmiş. Yazarın zekice yazılmış metnini yine zekice, yüksek tempoda, çok güzel geçişlerle sahneye koymuş. Kadınlar değişirken Adam’ın değişir gibi yapıp aslında aynı kalması hoş bir biçimde vurgulanmış. Oyunun, günümüz kadın-erkek ilişkileri üzerine büyük sözler söylemeden gerçekçi bir yaklaşımı var. Adamla ufaktan dalgasını da geçiyor. Ama gerek yazarın dili, gerek Bilginer’in rejisi, vah vah dememiz gereken yerde güldürebiliyor. Anlamlı metaforlar var. Hayatında hiç alabalık avlayamamış Adam’ın kadınlar da elinden kayıp gidiyor. Büyük balıkçı geçiniyor ama seyrettiğimiz iki ilişkide de balıkları kadınlar tutuyor! Adam oltayı boşa sallıyor. Ayrıca adam o nehirde balık tuttuğu çocukluk anısına dönmenin peşinde oysa aynı nehirde iki kere yıkanılır mı? HALUK BİLGİNER FAKTÖRÜ Haluk Bilginer, Müşfik Kenter’den sonra Türk Tiyatrosu’nun en yetenekli, en iyi aktörü. Benim düşüncem. Klasik oynar, çağdaş oynar, komedi oynar, dram oynar, tiyatroda oynar, sinemada oynar, televizyonda oynar ve hepsinin de en iyisini oynar. Ama benim için tiyatro sahnesindeki Haluk Bilginer hepsinden daha kıymetlidir. Nehir’deki Adam’ı başka bir aktör oynasaydı, kesinlikle aynı tadı alamayacaktım. Bundan eminim. Haluk Bilginer, anı yakalayamayan, her kadına aynı tavlama yöntemiyle yaklaşan, kadınlar tarafından sürekli terk edilen, aslında ne istediğini bile bilmeyen Adam’da, sıradan bir çapkından öte içindeki o masum çocuğu öylesine güzel ortaya çıkartıyor ki...Kadınlara ‘Seni Seviyorum’ derken bile o kadar orada değil ki...Adam var ama yok! Şöyle bir yaklaşım akla gelebilir, Haluk Bilginer, ne zor, ne büyük başrollerin üstesinden geldi bunu mu oynayamayacak? Tamam da asıl bu sıradan, oyuncuya yardımcı olmayan roller zorlar oyuncuyu. Kim ne derse, Haluk Bilginer’in oyunculuğunda başka türlü bir tılsım var, sizi çeken, kavrayan... Ayça Bingöl’le yollarımız, Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları’nda Turgut Özakman’ın ‘Paramparça’ oyununda kesişti. ‘Ben biliyordum parlayacağını’ gibisinden bir cümle iddialı olabilir ama gerçekten yakaladım ondaki o ışığı. 2008- 2009 sezonunda, Duru Tiyatro’da, Sezai Altekin’le birlikte oynadığı ‘Bana Bir Picasso Gerek’ oyunu ile o sezonun ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödüllerini topladı. Nehir’de Adam’la olan ilişkisi yürüsün diye, fazlasıyla çaba gösteren, onu anlamak ve hatta değiştirmek için çırpınan ve sonunda da büyük bir düş kırıklığı yaşayan Kadın’daki performansı ile ‘ Her rolün hakkını veririm, sahnede ışık saçarım’ der gibi. Ayça Bingöl, yakışmış Oyun Atölyesi’ne. Tiyatro eğitimini Amerika ve İngiltere’de gören, yurt dışında oyunlarda rol alan Canan Ergüder’i ‘Tiyatro Krek’in ‘Bayrak’ oyununda çok beğenmiştim. Nehir’de, duygusallıktan uzak, uçarı, bir ilişki için kendini fazla yıpratmayacak, arkasından günlerce yas tutmayacak, ‘ Senin dediğin de olsun benimki de’ havasında bir kadını oynuyor. Kadının enerjisi Ergüder’e sinmiş sanki. Ancak anlayamadığım nokta neden bu kadının hep ‘kafası iyiymiş’ gibi oynaması oldu. Tamam ilk başta ot çekmişti, hafif sarhoş gibiydi ama oyunun ilerleyen bölümlerinde, halinde tavrında pek bir değişiklik olmadı. Bir göl evi hayal etsem herhalde Gamze Kuş’un, Nehir için yaptığı dekor tasarımına benzerdi. Her ayrıntısı ile çok güzel. Adam’ın romantik akşam yemekleri için onlara nefis balıklar pişirdiği mutfak ise dekorda rol çalıyor! Tiyatro müziği denince favorilerimden Tolga Çebi ile ışık tasarımında Yüksel Aymaz, Oyun Atölye’sinin olmazsa olmazları... Oyundan çıkarken, her zaman yaptığım gibi seyirciye kulak kabarttım, beğenen de oldu, oyunu kısa bulan da (Arasız 70 dakika), bu oyuncularla keşke başka bir oyun oynasalardı diye dudak büken de...Evet belki Oyun Atölye’sinin en flaş oyunlarından biri değil. Finali biraz fazla ‘kör gözüm parmağına’ durumunda. Ama keyifle izledim bu bir tür ıssız adam oyununu. Kadın erkek ilişkilerine getirilen zekice mizah anlayışı hoşuma gitti. Haluk Bilginer’e bir kez daha hayran kaldım. ‘Nehir’i ‘Nehir’ yapan üç oyuncuyu da yürekten alkışladım... Rengin Uz Yazarın Tüm Yazıları Oyun tanıtım sayfası: Nehir Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|