| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
bu soru 'patlar' kenan bey... ben afyon sucuğumu alıp gidiyorum... Murat Örem siz bu yazıyı okuduğunuzda , biz Bora’yla daha memlekete rezil olmamış olacağız… birkaç gün daha var , arkamızdan atıp sıkmalarınıza… birkaç gün daha var ; Matrix cahili olarak yaftalanmamıza… büyük oğlum Umur’un deyimiyle ekşi sözlüklere bile düşme ihtimalimize… neyse hikayeyi özet geçeyim… 13 aralık Cuma…iki gün önce… -bak şimdi dikkat ettim 13.Cuma gibi- telefon çaldı… yalçın ergir, yalçın abey karşımda… “benim yeğenim yarışmacı adayı olmuş telefon jokeri olmamı istiyor ben de seni söyledim , sakıncası var mı ?” diye soruyor kibarca…. oysa ikimiz de biliyoruz, böyle bir soru sormasına hiiççç gerek olmadığını… değil telefon jokeri olup olmamak “bülten sokak’ta sabah 3-5 nöbetin var ilk kar tanesini karantinaya alacaksın” diye talimat vermesi bile mümkün… itirazsız kabul ederim…. hem de gönülden…. hem de hiççç sorgulamadan… o benim yalçın abim yahu… benim gibi huysuz kere huysuz bir adama sorgusuz sualsiz emir bile verme kontenjanı sınırsız üç beş kişiden biri o… yalçın ergir o… düş hekimi o…. boru mu ? neyse efendim uzatmayalım, yalçın ergir’e “abi sen varken bize ne oluyor..” dese de doktor bora’nın telefon jokeri oldu murat örem… hızlı biçimde doktor bora’yla iki üç telefon görüşmesi… dilekler şunlar bunlar…. hadi size bir dedikodu; bu doktor taifesinin hatırlı bir kısmı hakiki manada uzaylıdır… doktor bora da bana, çok para kazanırsa çeşit çeşit fidanlar ağaçlarla orman yaratacağını söylüyor kazandıklarıyla… yahu kardeşim sizin içinizden hiç mi adam(!) çıkmaz hiç mi bencil adam çıkmaz… git kendine crossover alma hayali kur… git kendine yat al kat al gemi al… kendine olmuyorsa çocuklarına al evleri arabaları… orman yaratmak ne demek ? böyle hayali olan adama iyi saatte olsunlar bile yardım eder mi ? hasılı kelam değerli okur yalnızca telefonla konuştuğumuz halde bile ben bora’yı pek bi sevdim… insanlığını sevdim… üstüne basa basa da edebiyatta sanatta sporda buradayım , için pek rahat olsun dedim… aman yabancı müzikte kırk kere düşün… dedim. ama galiba sinemayla ilgili ben de bir şey demedim o da sormadı… bu arada araya bir de vesikalık fotoğraf gönderme telaşı sıkıştırdık…. telefon jokerlerinin vesikalık fotoğraflarını istiyormuş prodüksiyon… onu da hallettik paldır küldür… basın kartları değişirken yeni fotoğraf istediler diye bir sabah apar topar çektirdiğim vesikalık fotoğrafı ilettim bora’ya yahoo sağolsun…. o fotoğrafın da ayrı bir hikayesi var… en son milattan önce kravat taktığım için fotoğrafı çektirdiğim stüdyoda bulduğum kravatı kareli gömleğin üstüne kelebek gibi kondurmuştum çünkü… neyse efendim… cumartesi oldu…. bora iki üç kere aradı… elemeleri de geçtim… deneme çekimleri tamam dedi… hazırım dedim… ben de… ankaranın sokaklarında bir cumartesi günü kitapçılar , alışveriş şu bu derken akşamın beşinde çaldı telefon… 0 216 …bilmem ne diye…. hah dedim dananın kuyruğuna geldik… murat örem bir markette yakalandı yüzyılın(!) sorusuna…. küçük oğlan Arda’ya afyon sucuğu alırken hem de… marketin uğultusundan uzak bir yerde gümbürdeyen bir yürekle beklerken yarışma mizanseni gereğince telefon çalıyor dedi kenan bey… oysa telefonum açıktı ve bekliyordum… kenan bey , hakkıyla kibar adam… iki üç merhaba cümlesi kurdu… bir de üstüne cevabı bileceğinizi sanıyorum dedi… ben yarışmacıdan daha heyecanlıyım falan dedim… ki onlarca yüzlerce binlerce kez kameranın mikrofonun önüne arkasına geçmişim ömrümün yirmi küsur yılında, ama… yine de zor bir telaş bu … ters köşe soruları beklemek zor iş… geldi soru… cümle morfolyus (!!!) diye başladı sonra da kırmızı mavi hap diye devam etti galiba hayal meyal hatırlıyorum… saliseler içinde bu iş patlar murat dedim kendi kendime… ben ki animasyon action film izlemeyeli bin yıl olmuş… salakça gelmiş bu masallar… sonra şıkları sıraladı bora… hayal meyal matrix ve inception başlıkları kaldı zihnimde… yekten, bir çırpıda sevgili bora yardımcı olabileceğimi hiç sanmıyorum dedim.. bir de işgüzarca ekledim ama sezgilerim inception diyor… bora’nın sesi düştü… gitti bizim fidanlar, orman diye düşündü muhtemelen… gitti bizim karizma diye düşündüm ben… bir yarışmacı daha gitti diye düşünmüştür muhtemelen kenan bey de… telefonu kapattım… ilk şoku atlattım… markettekilerin yüzüne baktım alık alık… gerçeküstü bir film karesi gibiydi her şey… şarküteri bölümüne gittim cool bir tavırla… şu benim afyon sucuğunu alabilir miyim dedim… sonrasında hemen umur’u aradım , mavi hap kıl tüy derken matrix cevabını hemen çaktı oğlan… sonrasında yalçın abey’i aradım… sonrasında bora aradı…. sonrasında…. öyle işte…. bin yıl önce de Jack Lemmon’u bilememiştim bir yarışmada… içinde sinema sorusu olmayan bir yarışma olursa haberim olsun… bugünlerin yarınları da var… başa dönersek ; siz bu yazıyı okuduğunuzda , biz Bora’yla daha memlekete rezil olmamış olacağız… birkaç gün daha var , arkamızdan atıp sıkmalarınıza… birkaç gün daha var ; Matrix cahili olarak yaftalanmamıza… büyük oğlum Umur’un deyimiyle ekşi sözlüklere bile düşme ihtimalimize… ( murat örem / 15 aralık 2013 / ankara…) ( yedigunyazilari.blogspot.com ) hikayenin ergir.com'daki devamı da şöyle ; http://www.ergir.com/2013/mor_feyus.htm Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|