| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kanlı Nigar - Ankara Devlet Tiyatrosu Ahmet Olcay SUÇLU ERKEK Mİ ERKEK EGEMENLİĞİ Mİ? Geleneksel oyunlarımız sevdirilmeli diye düşünüyorum. Sadık Şendil’in yazmış olduğu çağdaş geleneksel oyunlarımızdan olan Kanlı Nigar oyunuyla Ankara DT, izleyici karşındaydı. Geleneksel oyunlarımızı sevdirme adına başarılı bir örnekti. Tiyatrodan habersiz yaşayan insanları, içimizden çıkan oyunlarla tiyatroya çekebileceğimize inanan insanlardan biriyim.İlk defa tiyatro izleyen izleyiciler özellikle yabancı yazarların oyunlarından hoşlanmıyor,tiyatronun büyüsüne giremiyorlar.Oyun bizi anlatıyorsa,bunu da kendi içimizden çıkan oyun türleriyle yapıyorsa, izlediklerinden büyük keyif alıyorlar.Bu da onların tiyatroya ısınmalarını sağlıyor. Müzikte de böyle değil midir? Önce kendi müziğimizle müziği sever, sonra genel olarak müziğe ilgi duyarız.Eğitim sistemleri de yakından uzağa doğru kuruludur.Bazı dikkatli tiyatro izleyicilerinin geleneksel oyun türündeki oyunlardan uzak durduğunu da biliyorum.Ama yeni tiyatro izleyicileri kazanmanın çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Oyun,bir Karagöz oyununa bir orta oyununa dönüyor. Yönetmen Kazım Akşar, izleyiciyi hiç sıkmamayı başarmış.Ancak Agah dışında. Agah çelişkili davranışlar içinde verilseydi sıkıcılığı önlenebilirdi.Hep kötü gösterilmesi Agah’ı sıkıcı göstermiş.Agah’a, fakirlere yardım etme veya çocukları sevindirme gibi bir takım iyi özellikler katılsaydı sıkıcılıktan kurtarılabilirdi.Agah’ın kötü özellikleri de böylece daha iyi gösterilmiş olurdu . O çok özlediğimiz Osmanlı’daki halklar arası hoşgörü gözlerimizi yaşartacak kadar güzel verilmiş.Karagöz ve Orta Oyunu tiplerine ve karakterlerine uygun,her halktan özenle seçilmiş tipler ve karakterler öyle güzel ,öyle uyumlu dokular halinde gösteriliyor olması,bir yönetmenlik dersi olduğunu düşünüyorum. Bu gün en çok ihtiyaç duyduğumuz şeyin hoşgörü olduğunu, oyunun alt katmanlarda görüyoruz.Osmanlı ailesinin tüm fertleriyle modernize edilmesi gerektiğini,şu andaki halimizin dağılmış aile olduğunu anlatıyor.Ailemizin Arap bacısı,Rum bacısı, Ermeni kardeşi, Çerkez kardeşi,Laz kardeşi, Acem kardeşi hatırlanıp bir hüzün yaratıyor.Kardeşlerimiz olmadan oluşan modernliğimizin, mutluluğumuzu eksik bıraktığını söylüyor.Bu oyunun daha uzun süre oynanmasını umut ediyorum. Türkiye de yaşayan insanların hayalinde İstanbul hep vardır.Yüzyıllar boyunca başkentlik yapmış bir kentin hayalini kurmak doğal olmalı.İstanbul’u İstanbul yapan geçmişidir bence.Yeni modern kentler yerine neden İstanbul hayali? Oyunun, hayallerimizin İstanbul’u için bizi eski İstanbul’a götürüyor olması adeta ruhlarımızı dinlendiriyor Bilinmeyen bir dilden dolayı yanlış yapılmış ibadete eleştiri getiren oyun,ister istemez dualarımızın kabul edilip edilmeyeceğinin merakı içinde bırakıyor. “Namaza giderim namazı bilmem, dua ederim ne dediğimi bilmem”. Dua ediyoruz ama bilmediğimiz bir dilde. Bilmediğimiz bir dilde söylediklerimizi hissedemeyiz. Söyleneni hissetmeden nasıl samimi olabiliriz? Yakardığımız tanrı samimiyetimize nasıl inanacak? Bir de telaffuz hatalarından doğan yanlışları eklersek halimiz ne olur? İbadet için de samimiyete çağrı yerinde bence.Samimi inanç olmadığı yerde sapıklık tehlikesi doğabileceğini izlemek, inançlı herkesi düşündürecektir. Kalabalık sahneler iyi çalışılmış.Yardımcı oyuncuların hepsi oyuncu olduklarının kabulü içinde.Kalabalık sahneler gerek durum anlatmada, gerekse gerilimi vermede çok başarılıydı.Bu sahnelerde kolayca gördüm ki samimi inanç içinde olmayan insanlar tıpkı diğer samimi olmayan insanlar gibi tehlikeli bir canavara dönüşebilirler. Farslar oyunda tam tadında verilmiş.Hasır sandalye ile yapılan başarılı hareketlerden de kolayca anlaşılıyor ki, oyuna çok iyi çalışılmış.Farsların oyunun çok önünde gitmeyip anlatıma yardım etmesi beni hem oyundan koparmadı hem de eğlendirdi. Oyun yine antik dönemden bu yana değinilen bir soruna değinmiş.Çözülemeyen erkek egemen düzen,bunun doğurduğu cinsel sömürü,sömürünün getirdiği şiddet. “Destur erkek var” repliğinin sık sık Agah tarafından tekrarlanması da bu amaçlı sanırım. Erkek nasıl bir varlıktır? Erkek mi suçludur erkek egemen düzen mi? Erkekle ilgili bir sorun var.Peki bu sorun neden kadınlar tarafından,kadınlar gözüyle anlatılmaz?Yönetmen bunu Nigar’la anlatmaya çalışmış.Dolayısıyla yine erkek anlatmış oluyor. Sahnede izlenen, Nigar’la kurulmuş zayıf bir empati. Nigar on dört yaşında tecavüze uğramış, içi intikam dolu bir kadın.Erkeklik düzenine karşı durmak yerine tüm erkeklere savaş açmış durumda.Erkekleri oyunlara düşürerek onlarla dalga geçiyor.Burada erkeklerin nasıl da zayıf yaratıklar olduğunu göstermeye çalışıyor.Erkekler zayıflıklarını örtmek, bu zayıflıklarını hatırlamamak için şiddete baş vuruyor.Kadın çözülemediği için korkulan, şiddet yoluyla kontrol edilmesi gereken bir varlık olarak görülüyor.Buraya kadar iyi. Çözümde ise, Nigar,on dördünde tecavüzüne uğradığı adamla evleniyor.Hangi bayan böylesine mide bulandıran bir evlilik yapabilir.Üstelik sevdiği insandan yaptığı kızını da bu adamın oğluyla evlendirir.Bunu yapmak zorunda kalsa bile sahnedeki gibi mutlu gözükerek durumu onaylayan bir duruşla bunu göstermez diye düşünüyorum. Sahnede gösterilen çözüm erkek egemen düzene kadının teslimiyetidir.Ayrıca evlilik düzeni bu mudur? Yönetmenimizin evlilikten anladığı buysa çok garip.Yönetmen burada bir derinlik yaratabilmeliydi. Kadın mücadelesinde kadınların birikimleri küçümsenmeyecek durumdadır. Ömrü bu mücadeleyle geçmiş saygın kadınlarımızla oyun üzerine çalışılabilirdi.Çalışmışlarsa özür dilerim ama,ben gördüklerimi söylüyorum. Osmanlıda ezilen halk Türklerdi.Oysa oyunda Türkler çok baskın verilmiş.Acem tipi Acem değil de sanki Acemistan’da yaşayan bir Azeri gibiydi.Ben bir Azeri’yi izler gibiydim.Acem denilince İran’dan gelen Azeri bir tiptir diye kabul ettim.İran’da yaşayan herkes Acem kabul ediyor her halde diye düşündüm. Bence Agah’ın sorguya çekilmesi çok acele olmuş.Seyirci az da olsa bu sorguya hazırlanmalıydı diye düşünüyorum.Nigar da sanki pat diye bu sahneye çıktı.Nigar’a bir replikle haber verilse izleyici de,Nigar da bu sorguya hazırlanmış olurdu. Orta oyunun hiciv ve taşlamalarına uygun olarak güncel sorunlar oyuna iyi eklenmiş. Hüseyin Üzmez sorununun bu oyuna uygun düşeceğini düşünüyorum. Tavuk,horuz, civciv sahnesi bence çok abartılı.Seyirciyi başka bir oyuna götürüyor.Bu oyun da çocuk oyunu diye düşünüyorum. Çünkü oyundaki dekor ve kostüm titizliğine darbe vuruyor.Ayrıca Nigar sahneye ilk girdiğinde, kızlarının hareketleri de çocuk oyununa kaçmış.Tabi ki çocuk oyunları eğlendiricidir ama,büyükler daha farklı eğlenir.Mesela bu kızlar diğer sahnelerde dişilik özellileriyle eğlendiriyorlardı.Bunu bu sahnede de yapabilirlerdi. Arap bacı yalnız olarak dansa çıktığında neden kapıdan değil de duvardan çıktı? Müzikler geleneksel oyunlara uygun düşünülmüş.Cem İdiz,oldukça başarılı bir çalışmayla hazırlamış.Ancak volümün yüksek olması oyuncuların seslerini zaman zaman bastırıyor.Oyun başladığında kanon şeklinde söylenen şarkının sözlerini hiç anlayamadım.Oyun Ankara salonlarına göre olup da Antep salonuna göre olmayabilir.Buna bir şey diyemem.Nigar’ın trajik hikayesini anlattığı sahnede müziğin yüksek volümü nedeniyle bir çok sözünü anlayamadım.O kadar iyi çalışılmış, oyunun kalbi olan bu sahnede bazı sözleri duymamak büyük şansızlık. Sertel Çetinel’in kurduğu dekor ,İstanbul’u yaşatmada yardımcı oldu.Gerek Karagöz oyununa gerek Orta Oyununa sadık kalarak yapılmış başarılı bir dekordu.Yalnız evin perdesi tam kapanmayıp sürekli oyuncular tarafından perdenin kalan kısmı çekiliyordu. Mehmet Yaşayan’ın tasarladığı ışıklar, oyunun anlatmak istediklerine çok yardımcı oldu.Dekorun konak kısmına konan ışık, gerek gözüküyor olması, gerekse yayılmadan izleyici üzerine dik olarak gelmesi rahatsızlık vericiydi. Kostümler geleneksel oyuna uygun ve de başarılı.Sevgi Türkay titizlikle hazırlamış. Kareografi(Yener Turan) çok başarılı çalışmalarla ortaya çıkmış.Geleneksel oyun atmosferine gerektiği kadar katkıda bulunmuş. Nigar (Adviye Öztürk), başarılı bir performans gösterdi.Laflarıyla olsun hareketleriyle olsun göstermiş olduğu aksiyonların, Nigar’ın aksiyonları olmadığına, bir an bile olsa inanmadım. Agah (Erkan Alpago), öyle bir hacıydı ki selamlamasına inanmadım.Sanki selamlaması oyun, oynadığı rol gerçekti.Haddimse bu oyunculuk başarısını kutlamak istiyorum. Narçın rolündeki Mert Tanık’ın hiç kemikleri yok gibi.Bedensel hareketleriyle de yüzüyle de,sesiyle de oynaması o kadar başarılı ki oyunda yabancılaştırmasa olmasa kendimize dönmemize izin vermiyor. Abdi (Ünsal Coşar), zor bir görevi üstlenmişti.Üstesinden başarıyla geldi.Esprileri başarıyla estetik hale getirdiği gibi bedensel hareketleri de çok eğlendiriciydi.İzleyiciyle oynadığı bölümlerde de çok samimiydi. Laz (Mehmet Ali Toklu) olsun,Acem (Ali Fuat Davutoğlu) olsun,İstinyeli (Yavuz Köken) olsun,Bedide (Filiz Yiğitbaşı) olsun,Nadide (Simgem Baykara) olsun,Bacı (Mehtap Öztepe) olsun hepsi de oldukça başarılıydı. Hepsinin emeğine sağlık. Ahmet Olcay Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|