| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SÜRMANŞET: Her türlü eyleme hazır mısınız? Rengin Uz Beşiktaş Külkür Merkezi tıklım tıklım dolu, bir Cuma akşamı. Öyle ki sandalye bile koyuyor görevliler. Ne güzel bir tiyatroyu böyle görmek. Oyunun adı Sürmanşet, başrollerini, sürmanşete değilse bile hemen hepsi manşete çıkmış popüler oyuncular paylaşıyor. Yazarı, yine dizilerden tanıdığımız Sinan Tuzcu, yönetmeni, son dönem başarılı işlere imza atan Arif Akkaya. Sahneleyen, İstanbul Halk Tiyatrosu. İstanbul Halk Tiyatrosu’nun sahnelediği Sürmanşet oyunu ile gazetelerin magazin sayfalarında tanıştım ilk kez. Çıkan haberlerde ‘Sürmanşet’in iki kadın oyuncusu Dolunay Soysert ve Beste Bereket’in sahnede öpüştükleri yazılıyordu. Üstelik de oyunun yazarı Sinan Tuzcu, Dolunay Soysert’in eşiydi. Önce sadece yazılıyordu çünkü bu ölümsüz anın (!) görüntülenmesine izin verilmemişti. Ayrıca bu karenin medyaya sızdırılmaması için tüm önlemler de alınmıştı. Ama sonunda magazin basınının fendi tiyatronun kurallarını yendi. Baktılar ki olacak gibi değil, bu öpüşme sahnesi oyunun önüne geçiyor, kendileri servis ettiler o malum fotoğrafı medyaya. Peki sonrasında ne oldu? Zaten, dizilerden insanların yakından tanıyıp benimsediği oyuncu kadrosu ile ilgi çeken ‘Sürmanşet’ daha da ilgi çekici bir hale geldi. Önce oyunun konusundan söz edelim. Engin Değirmen, her türlü karanlık işe bulaşmış, önemli bir bakanın zengin iş adamı oğlu. Girdiği ihaleyi kazanabilmek için daha da karanlık işlere girmekten ve bunun için de adam harcamaktan, adam öldürmekten sakınmayacak biri. Yanında bu konuda kendisine her türlü yardımı ve desteği esirgemeyen, dayak yese, başka erkeklere peşkeş çekilse de erkeğinden vazgeçmeyen sevgilisi Yeşim ve emniyet teşkilatından Aziz var. Birçok öykünün iç içe geçtiği oyunda, kendi halinde bir garson kız ile onun medya dünyasındaki kız kardeşi bu kirli işlerin tam ortasına düşüveriyor. Onlar, İstanbul dışında yaşayan ve ihale güvenlik raportörü olan babalarına ulaşmak için Engin’in kullandığı birer yem sadece. Oyunun yazarı Sinan Tuzcu, belli ki Türkiye’nin gündemine, sorunlarına, politikaya, günümüzün değişen tiyatrosuna kafa yoran genç bir tiyatrocu. Onun için oyununu In Your Face (In Yer Face) akımından etkilenerek yazmış. Nedir bu akım? 1990’larda Birleşik Krallık’ta ortaya çıkan bir tiyatro, drama akımı. Zaten kelime anlamı da ‘Yüzünüze Karşı’. En özet haliyle, sahnede sakınmadan her türlü eylemi yapmayı kapsıyor. Oyuncu, gerekirse tükürecek, isterse sevişecek, güç kullanacak, en ağırından küfür edebilecek. Eşcinsel ilişkilerin gösterilmesinde bir sakınca olmadığı için ‘Surmanşet’teki kıyamet kopartan kadın kadına öpüşmek de bunun bir parçası. Böyle bir oyuna gittiğinizde, yüzünüze vurulacak en sert söylemlere de hazırlıklı olmalısınız. Peşinen söylemiş olayım; rahatsız olacak, irkilecek, belki de hiç sevmeyeceksiniz. Çünkü sizden hiçbir şey saklanmayacak. Biz bu In Yer face kavramını ile önce Kenter Tiyatrosu’da, Martin McDonagh’ın yazdığı ‘Inishmore’lu Yüzbaşı’da karşılaştık. Ama asıl 2005- 2006 sezonunda DOT’un kurulması ile girdi Türkiye’nin gündemine. DOT’un kurucusu Murat Daltaban, ‘Frozen/Donmuş’ oyunu ile dondurdu seyirciyi. Önce yadırgansa da yavaş yavaş kendi seyircisini oluşturdu. Özellikle gençler ilgi gösterdi bu cesur ve sert tiyatro türüne. YALANSIZ TİYATRO Sinan Tuzcu, önce gündeme oturup, sürmanşetlere taşınan ama sonradan unutulup giden, bizim ülkemize has, birilerinin, bizlere oynadığı oyunlardan çıkarak yazmış Sürmanşet’i. Her şey hayal ürünü olsa da bir yerlerden tanıdık sözlere, bildik isimlere, aşina yüzlere rastlanıyor. Kimsenin kimseye güvenemeyeceği, kötülüğün elinin çok uzun olduğu, paranın ‘güç bende’ dediği, en sıradan insanın bile bir gün yaşamının altüst olabileceği ve Sürmanşete taşınabileceğinin altı çiziliyor. Yönetmen Arif Akkaya ile yazar Sinan Tuzcu’nun kimyaları tutmuş. Akkaya, geri dönüşlerle bir polisiye mantığı ile yazılmış oyuna son derece süratli bir reji uygulamış. Bunun için de sinemanın görsel gücünden alabildiğine yararlanmayı seçmiş ki oyunu akıcı kılan da bu olmuş. Cem Yılmazer’in sahne tasarımını, Doğuş Bitecik’in video tasarımı tamamlamış. Bence çok yaratıcı ve oyuna süreklilik kazandırmak açısından da çok işlevsel. Yoksa bu oyun öyle dekor değişikliklerini falan kaldırmazdı. Bunlar iyi güzel de metinde ve rejide zorlamalar sezdim. Sinan Tuzcu, biraz bundan da olsun, aman bunu da atlamıyım gibisinden fazla yüklemiş oyunu. Yeşim ve Engin’in esrar çekme sahnesi fazla yapmacık geldi. Küçük bir ayrıntı ama iki kız kardeşinin evindeki sehpanın üzerinde duran selpak paketine de takıldım. Cam bir sehpa ve üzerinde sadece bir büyük paket selpak! Başka hiçbir aksesuar konmamış. Tamam cicili bicili biblolar beklemiyoruz böyle bir oyunda ama bir kitap, birkaç dergi de olamaz mıydı? Sadece, ağlayanlar ve sonraki sahnede ağlayacaklar için hazır bekleyen bir selpak paketi…Sezen Aksu, Mercan Dede, Hayko Ceplin ve Ceza’nın müzikleri kullanılmış. Özellikle Ceza tarz olarak Sürmanşet’e çok yakışmış. İstanbul Halk Tiyatrosu, Sürmanşet gibi iddialı ve sert bir oyun için doğru bir şey yapıp, popüler dizi oyuncularını kullanmış. Böylelikle yazar olarak adı hiç duyulmamış Sinan Tuzcu’nun oyunu da bir anda popülerlik kazanmış. Oyuncular dizilerle ünlenmiş olsalar da çoğu ödüllü ve en önemlisi tiyatro kökenli. Ceyda Düvenci dışında. O da Kadir Has Üniversite’sinde Oyunculuk yüksek lisansına devam ediyor. Yapacakları tiyatroya, yazara ve yönetmene inanarak çıkmışlar yola. İyi bir dostlukları var ve bunu tiyatro sahnesine taşıyorlar. Tardu Flordun, Dolunay Soysert, Erkan Can, Ceyda Düvenci ve Beste Bereket ile bir dizi resmi geçidi gibiydi oyun. İşin gerçeğini söylemek gerekirse, ‘In Yer Face’ akımından bihaber olan çoğunluk seyirci, sevdiği dizi karakterlerini yakından, sahnede canlı görmek için gelmişti. Üstelik burada bir değil beş tane vardı. Diziler bir yandan tiyatroyu baltalarken bir yandan da seyirci kazandırıyor! Benim arkamda oturan ve aile olduklarını sandığım anne baba ve kızlarının odak noktası Ceyda Düvenci idi. Hele anne, Bennu’ya (Ceyda Düvenci’nin Binbir Gece’de canlandırdığı karakter) o kadar üzüldü ki, sürekli iç geçirdi! Arada ve çıkışta, merak ettim ‘ Oyunu nasıl buldunuz? diye sordum seyirciye. Yorumlar beni yanıltmadı. Yanıtlar çoğunlukla dizilerle bağlantılı idi. Bir hanımefendi ‘Ceyda Düvenci için ‘Bennu olarak çok beğeniyordum, bu rolü ona yakıştıramadım’ derken arkadaşı hemen atıldı ‘ Dolunay Soysert ne kadar zayıfmış, Benim Annem Bir Melek’ de daha toplu çıkıyor!’ Benim oyuncular üzerine düşüncelerime gelirsek, Dolunay Soysert, canlandırdığı , gününü yaşayan, parayı ve lüksü seven, macera arayan, aşkta her şeyi mubah gören Yeşim’i her hücresi ile hissettiğini bize de hissettirmeyi başardı. Ayrıca olması gerektiği gibi dişi ve güzeldi. Tardu Flordun karanlık işler çeviren iş adamına yakışmış yakışmasına da burnunun dibindeki adama o kadar bağırarak konuşmasına hiç gerek yok. Amaç rahatsız etmekse evet fazlasıyla oldum. Beste Bereket, içi içine sığmayan, her daim aşık, lezbiyenliğini açıkça yaşamayı seven, genç haberci Funda’da göz dolduruyor. Bereket, sinema için olduğu kadar tiyatro için de çok iyi bir yüz. Ceyda Düvenci’nin duru güzelliği, onun kız kardeşine kol kanat geren, anaç tavırlı sıradan bir garson rolüne bürünmesine yardımcı olmuş. Diğerlerine göre daha düz olan rolünü, dürüstçe oynuyor. Erkan Can, menfaat, ünvan ve para peşinde koşan emniyet görevlisi Aziz’i, bildiğimiz durmuş oturmuş tarzı ile oynadı. Bir süre tiyatrodan uzak kaldığından olsa gerek heyecanlıydı gibi geldi bana. Sonuç olarak, ben bu tarza fazla bayılmasam da, günümüz Türkiye’sinde yaşanan gerçeklere gönderme yapan, kaliteli bir iş çıkarmışlar. Levent Üzümcü, Bahtiyar Engin, Yıldıray Şahinler, Kemal Kocatürk, Dolunay Soysert ve Alaaddin Eraslan’in kurmuş oldukları İstanbul Halk Tiyatrosu’nu destekliyorum. Onların ‘ Yalansız, yalın ve gerçekten tiyatro’ sloganıyla yaptıkları işe olan inançlarına inanıyorum. TEŞEKKÜR FASLI İster dizi oyuncusunu görmek için gelsinler, ister meraktan, Sürmanşet dolu oynuyor. Bir kriz ortamında, en çabuk özel tiyatrolar etkilenir. Biletlerin 40 YTL (öğrenci 30) olduğunu düşünürsek, Beşiktaş Kültür Merkezi gibi büyük bir salonu doldurmak gerçekten başarı. Eğer bu kadar tanınmış bir kadro yer almasaydı yine dolar mıydı, insanlar ‘Sürmanşet’e koşar mıydı? Dört kişilik bir aile 160 YTL öder miydi? Hiç zannetmiyorum. Ama bunu başarmışlar, emeklerinin karşılığını alıyorlar, kutluyorum. Oyunların broşürlerinde yapımda emeği geçenlere teşekkür etmek adettendir. Herhalde işimin de gereği, broşürleri özenle incelerim. Bir oyunun sahneye taşınmasındaki perde arkası kahramanlarını merak ederim. Sürmanşet ekibi, gayet güzel sıralamış kendilerine prova öncesi, sırası ve sonrasında destek verenleri. Sonuna doğru okuduğum ve ilgimi çeken bir iki cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. …‘Benim Annem Bir Melek’, ‘Binbir Gece’ ve ‘Düğün Şarkıcısı’ dizilerinin kadrolarına, oyuncu arkadaşlarına gösterdikleri destek ve sabır için VE…Hersey için Yıldız KENTER’e Sonsuz TEŞEKKÜRÜ BORÇ BİLİRİZ İlk teşekkürü biraz ironik buldum. Asıl işleri tiyatro yapmak olan bu sanatçılar, tiyatroya zaman ayırmak zorunda kaldıkları için, dizi kadrosunun anlayışına teşekkür ediyorlar! Öyle ya prova, oyun falan derken dizi seti aksayabilirdi! Haksızlık da etmek istemem, öyle ya onlar diziden kazandıklarını, çok sevdikleri tiyatroya yatıran bir avuç tiyatro sevdalısı. En sondaki teşekkür ise çok anlamlı. Sürmanşet ekibi ile birlikte ben de bu cümlenin altına imzamı atabilirim. Bugün sahneye çıkan ve perdesini açan herkes, hocası olsun veya olmasın, Tiyatro Dünyası’nın en parlak yıldızına, Yıldız Kenter’e çok şey borçludur… Rengin Uz Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet funda - ( 1/4/2009 ) oyuna henuz gidemedim en kisa zamanda gitmek istiyorum ve cok merak ediyorum. daha once izlemedigim turden bir oyun olacak. kadro da muhtesem. yaziniz cok aciklayici olmus bunun icin ayrica tesekkurler. cunku bu oyunla ilgili daha once bircok yer yazip cizdi ama oyunla ilgili kafamda bu kadar sey olusturmamisti... ümit - ( 4/18/2009 ) berbat bir oyun sürekli küfürler havada uçuşuyor sela vatan - ( 12/29/2008 ) selamlar ... oyun kapalıgişe gidiyor yer bulmak zor oluyor ancak haftada 1 gece oynanmasında sanırım bunun etkisi büyük bunu belirtmek istedim ... bir de oyunu seyrettim ancak çoğu oyuncu gibi bu kadronun da büyük kısmı neyazık ki dizi performanslarından çok uzaklar sanırım dizi için performans gerekmediği için de olabilir ... zehra - ( 1/27/2011 ) Allah Aşkına oyun da bu kadar küfür ile ne yapılmak isteniyor? Küfürün normal olduğunu damardan sinsice vermek mi acaba bütün bu caba? meyra baskan welles - ( 12/1/2011 ) oyun ve oyundan ziyade tardu flordun un performansi mukemmeldi.bir tane objektif elestiri yok.o azgin tiyatrocu kompleksi burda da kendini gostermis:)ne yaziktir ki, elestirilerilerinizde bolca yer verdiginiz turk tiyatrosunda en iyi performanslarla asla inkar edilemez bir sekilde adini kazimis TARDU FLORDUN un burda oyuncu listesinde adi bile yok.ne ilginc degil mi?hala gunesi balcikla sivama derdindesiniz.tam 15 yildir,oynadigi HAMLET hala konusuluyorsa,onbinlerce oyun ve rol gibi tiyatro coplugune gommeye gucunuz yetmediyse ve bir tane daha benzeri varsa..helal olsun size,siteyede yazmayin adamin adini,ozel ve parildayan yeteneklere hep yaptiginiz gibi yine,GOMUN GITSIN! |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|