Tiyatroyla fazla ilgilenmeyen biri olsanız da Keşanlı Ali Destanı’nı mutlaka bir yerlerden duymuşsunuzdur.
Bilenler vardır mutlaka ama bilmeyenler için oyunun kısaca özeti şöyle:
Ali, kendi halinde bir kenar mahalle delikanlısıyken işlemiş olduğu bir cinayetten ötürü (aslında cinayeti işleyen kendisi değildir) namlı bir kabadayıya dönüşür.
Bu sırada Sinekli Dağ’da (oyunun geçtiği mahalle) başlamış olan kargaşanın durması için mahalle sakinleri Ali’nin dönüşünü sabırsızlıkla beklemektedirler
Ali’nin hapisten çıkıp mahalleye dönmesiyle olaylar birbiri ardına gelişir.
Haldun Taner’in 1962 yılında kaleme aldığı, Yalçın Tura’nın da sonradan bestelerini yapmış olduğu bu oyun aynı zamanda tarihimizdeki ilk Türk epik tiyatro eseridir.
Haldun Taner bu piyesiyle, Türk toplumunun büyük bir kesiminin yaşantısını, duygularını ve düşüncelerini arı bir dille anlatmış; varoş halkın çelişkilerini gerçekçilikten kopmadan vermeyi başarmıştır.
31 mart 1964 yılında Gülriz Sururi-Engin Cezzar topluluğu tarafından Muammer Karaca Tiyatro’sunda Türk seyircisinin önüne çıkan oyun başta Almanya olmak üzere , İngiltere, Fransa, Lübnan, Çekoslovakya (şimdiki haliyle Çek Cumhuriyeti)
ve Amerika’da gösterime girmiş , seyirciler tarafından da büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. Ayrıca ünlü tiyatro kuramcıları ve dramaturgları, eserin, epik tiyatronun kurucusu Bertolt Brecht’in oyunlarından aşağı kalmadığını vurgulamaktan çekinmemişlerdir.
Peki bu oyunu bu kadar üstün kılan şey nedir?
Bana göre Haldun Taner’in sanatsal dehasının bunda büyük bir payı var.
Ayrıca Taner, antik çağ tiyatrosundan günümüze kadar uzanan tiyatro tarihini bir sistemde toplayan Brecht’in yöntemiyle yetinmemiş, meddah, ortaoyunu ve tuluat sanatından aldığı öğeleri çağdaş bir anlayış içinde harmanlaştırarak Brechtiyen tiyatrodan oldukça farklı; yeni, yepyeni bir epik üslup geliştirmiştir.
Oyun, Keşanlı Ali’siyle, Zilha’sıyla, İzmarit Nuri’siyle, Şerif Abla’sıyla ve diğer tüm karakterlerle bizleri hem düşündürmüş hem duygulandırmış hem de güldürmüştür.
Şayet Haldun Taner, sadece epik tiyatronun kurallarına bağlı kalarak bu oyunu yazmış olsaydı bugün Keşanlı Ali Destanı’nı sıradan bir oyun olarak anıyor olacaktık. Fakat O da her büyük sanatçı gibi kendi döneminin kalıplarını yıkmış ve evrenselliği yakalayarak bizlere ölümsüz bir eser bırakmıştır.
Bu yüzden, Haldun ağabeyin önünde bir kere daha saygıyla eğiliyorum...
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...