| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Üç Kadın Bin Turna Ayşe Müge Gerdan ÜÇ KADIN BİN TURNA Tiyatro Tatavla, 14.01.2014, Prömiyer, Emek Sahne Kadınlar… Bizim kadınlarımız… Yolda, sokakta, otobüste, çarşıda, evde her yerde karşımızda olan, içiçe, teğet geçtiğimiz belki hayatlarına ama çoğunlukla üçüncü sayfa haberi diye önemsemediğimiz olaylarla gözümüzün ucundaki kadınlarımız… Ahlak, eğitim derken her kademede insanın içine işleyen öyküler, kadın öyküleri… Okumuşta olsa bu tür konularda aslında diğerlerine göre daha sessiz ve içine dönük olanlar onlar… Çocukluğunu yaşayamadan zorla evlendirilen, arkadaşları sokakta oynarken evdeki camdan bakan kadıncıklar… Kendi büyümeden çocuğunu kucağına alan, evcilik oynar gibi büyüyen büyüten kadıncıklar… Babası, dedesi yaşındakilerle evlendirilen minicik çocuk gelinler… Şiddete maruz kalan, ölen, öldürülen kadınlar… Kendini savunup koruma hakkı alsa bile koruması önünde öldürülen kadınlar… Tiyatro Tatavla yeni bir tiyatro. İkinci oyunları “ Üç Kadın Bin Turna”. Büyük bir yarayı öyle güzel işlemişler ki hem de zoru seçerek az metinle, müzik ve beden tiyatrosuyla, dansla; birbirine uzak görünse de birbirine değmeden içiçe geçen hayatlarla; bir o kadar sade; bir o kadar vurucu… İçinize işleyip sizi yerinize mıhlayan bir oyun, sarsan ve oyundan öte sosyal sorumluluk anlamında da oyun öncesi başlayan ve sonrasında da daha büyük projelere doğru yol almak isteyen bir oyun. Susmamak için, susturulmamak için, susmak zorunda kalmamak için kadınlara bir dik duruş umudu… Oyun hazırlıkları sırasında bir duyuru “bin turna kuşu toplanıyor”, herkes o kadar ilgiliydi ki konuya daha prömiyer günü gelmeden bin turna büyük bir ağaç olmuştu bile dört bir yandan gelen gerek kendileri getiren gerekse postayla yollanmış olan kanatlarında bir dolu mesaj ,kadın hayatına ve haklarına ait düşünce ve dileklerle ve rengarenk turnalar... Turna yaşam demektir, özgürlük demektir, barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesidir. 'Kâğıttan Bin Turna Kuşu' efsanesi der ki: “Bir insan hastalandığında, kâğıttan 1000 adet turna kuşu yaparsa, bunu gören tanrılar bu kişiyi sağlığına kavuşturacaktır. “Yeri gelmişken kısaca Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu hikayesinden bahsedelim: Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu ABD'li yazar Eleanor Coerr tarafından 1977 yılında kaleme alınmıştır. Konusu Japonya'da 1943'ten 1955'e kadar yaşamış olan küçük bir kızın gerçek hayat hikâyesine dayanmaktadır. II. Dünya Savaşı’nda, Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetlerinin Hiroşima'ya attığı atom bombasının yaydığı radyasyon sonucu Sadako Sasaki 10 yıl sonra ölür. Atom bombası atıldığında iki yaşındaki minik kız on yıl sonra hastane de yaşam savaşı vermektedir. 'Kâğıttan Bin Turna Kuşu' efsanesini bilen Sadako, hastalığını cesaretle karşılayıp, kâğıt turnaları katlamaya başlar ve konuşur turnalarıyla: "Kanatlarınıza 'huzur' yazacağım. Böylece tüm dünyada uçabileceksiniz." Sadako’nun ömrü 1000 turnayı katlamaya yetmez ve 25 Ekim 1955 günü 644 turnayı katlarken hayata gözlerini yumar. Arkadaşları eksik kalan 356 turnayı katlayıp onunla birlikte gömerler. Turna kuşu, o zamandan beri barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesidir. Postacılar Sadako öldükten sonra, aylar boyunca, diğer çocukların yapıp yolladığı kâğıttan turna kuşu taşırlar hastaneye, bu turna kuşlarının sayısı milyonlara ulaşır ve Japonya'da bir müzede sergilenmeye başlanır. Sadako Sasaki anısına Hiroşima'da bir anıt yapılır . Üç Kadın Bin Turna oyunu Arda Alpkıray’ın esinlenmesiyle oluşan ve yine kendisinin reji ve koreograflığını yaptığı bir oyun. Kostüm tasarım Elif Bayraktar’a, ışık tasarım Koray Erhan Doğrul’a ait. Sahnede karanlığın içinde bir bank. Bankta üç kadın. Yavaş yavaş hareketlenmeler oluyor, kımıldıyor kadınlar oturdukları yerde çok minik hareketlerle, ses yok, sallanmalar, oturup kalkmalar artıyor, belki travmalar belki kendini belli etme belki hesaplaşma belki isyan hepsi içiçe. İnsanın içine işleyen müzikler ve sırayla üç kadının sade, renksiz, çocuksulukla kadınsılık arasında gidip geldikleri uçuşan kıyafetleri… İpler, lastik bantlar, bankla kadınların hareketlerine yön veren; kendilerini ve birbirini sarmalayan, gidip geldikçe aslında birbirlerine değmeden birbirlerinin içinden geçtikleri…Üç genç kadın ve beden tiyatrosunun seyirci üzerinde bıraktığı yoğun anlam. İlk başta zorlanıyor gibi olsanız da bir anda konunun ortasında buluyorsunuz kendinizi, acıyı hissediyor, isyan ediyorsunuz yerinizde. Ayça Bildik, bebeğini kaybeden arayan bir anne, Yeşim Egemen Özaydın güvenilir insanlar tarafından tecavüze uğramış bir kadın ve İrem Erkaya yaşlı bir adamla evlendirilen çocuk gelin olarak karşınızda dekor ve kostüm sadeliğinin içinde bedenlerini öyle iyi kullanıyorlar ki kayıtsız kalamıyorsunuz, onlarla birlikte olayların içindesiniz, onların acısına, öfkesine ortaksınız. Beden tiyatrosu izlemek zordur belki ama bu konuyla herkesin bir pay bulabileceği, akıcı, yakıcı bir oyun olmuş “Üç Kadın Bin Turna”. Tiyatro Tatavla, turnalarla başladığı ilgiyi daha da somutlaştırarak “ Kadına Yönelik Şiddet Utanç Müzesi” nin İstanbul’da açılmasını hedefliyor. Kadını bir gün sembolik olarak anımsamak değil de tüm toplumun sağlıklı ve huzurlu gelişiminin etken maddesi kadınlar üzerindeki bu baskıcı, zorba eğilimlerin sonlandırılmasını diliyor; artık haberlerde değil bir müzede kalmasını temenni ediyorum bu acıların. Hayatlar anlık olaylarla öyle gelişiyor ki… Sevgi, bağlılık, güven duyguları bir anda hayatınız boyunca atlatamayacağınız travmalara dönüşüyor, öfke, isyan, güvensizlik, korku, sindirilme içinde kadınlar ayakta kalmaya ve toplumu oluşturmaya devam ettikçe toplumda açılan bu ağır yaraları saramıyor tersine ailesinden ve toplumdan dışlanan, şiddete uğrayan, ölen, öldürülen hep kadın oluyor. Geriye birkaç dakikalık gözümüze çarpan gazete , televizyon haberleri kalıyor. Oysa yaşanan ,biten ömürler, onların hikayeleri, fotoğraflar, mektuplar…Tekrar yaşanmaması için oyunlar, müze, eğitim ve seminerler, her türlü sivil toplum kuruluşu ve halkın işbirliği ile daha geniş kitlelere ulaşım ve bir nebze katkı en büyük başarı olacaktır. Umarım turnaların kanatlarındaki mesajlar sonsuzlukta karşılığını bulur. Tüm ekibe teşekkürler bu kadar sadelik içinde bu kadar vurucu bir oyunla bizi yerlerimize sabitledikleri için. A.Müge Gerdan Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|