Usta oyuncu-yönetmen Savaş Dinçel’in acı kaybının yasını tutmaktayız. Acımız bu kere de onulmayacak kadar derin. Sanatçının kazandığı ilk başarılarıyla sanatının kişisel olmayan ününü paylaşmasına, giderek içgüdüsel ve olabildiğince alaylı biçimde başarı denilen olguyu geri çevirmeye doğru yöneldiğine ben ilk kez Savaş Dinçel’de tanık olmuştum. Savaş Dinçel, sanatının kişisel, kazançsız, özgür olduğu; kendi kendinin farkına varmadığı, kendi kendine güldüğü, kendi kendini alaya aldığı evreyi elden bırakmayan ender rastlanılan sanatçılarımızdan biriydi. Ve bunun hep böylece sürüp gitmesini istedi. İstediği, kaskatı bir yüzle, kendine sunulan ünleri payeleri alarak gençliğine hainlik etmek değil, kendi kendine gülüp durmaktı. Yaşamının, iradesi dışında kendisini ağırbaşlı bir duruma getirilebilecek olmasından, olasılığından korkar gibi yaşadı. Bir sanatçının sanat karşısındaki alçakgönüllülüğü vardı gözbebeklerinde. O gözbebeklerini bugün ve yarın unutmam mümkün değil.
ÜSTÜN AKMEN
ULUSLARARASI TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ BİRLİĞİ
TÜRKİYE MERKEZİ BAŞKANI