| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Titanik Orkestrası - İstanbul Şehir Tiyatroları Ezgi Toz Titanik Orkestrası Yazan: Hristo Boytchev Tarih: 15 Aralık Yer: Haldun Taner Sahnesi Acaba beklenen tren gelir mi?... Bizi alır mı?... Peki nereye?... Hiçbir yere.. Herkesin indiği yerde inmek istiyoruz… ve Titanik orkestrası başlıyor çalmaya. Değişik ve etkileyici bir oyun izleyeceğimizi loş ışıkla sisler altında aydınlanmaya başlayan dekoru görmemizle hissediyoruz. Yazıya önce dekorla başlamak pek doğal değildir elbette ama Barış Dinçel’in eserine hayran kalmamak elde değildi. Görkemli bir sahne yaratılabilmiş, oyun daha sahneye konulmadan bizi sahneye çekmeye başarabilmiştir. Efektler ve müzikler de bu görselliğe iyi işitsel bir katkı sağlamış. Luka (Ahmet Uz) eski bir gar şefini, Doko ( Can Başak) Milli parkta çalışan eski bir ayı bakıcısını, Meto ( Burak Davutoğlu) eski konservatuarlı bir müzisyen, Lyubka (Bensu Orhunöz) ise günahkar, geçmişinden kaçan bir kadını oynuyor. Hepsinin ortak özelliği eskiden bir sıfata sahip ama şimdi bir hiç olmaları. Bu dört insan köhne, terkedilmiş bir tren garında bir gün bir trenin durup kendilerini almasını beklemektedir. Günlerini içki içerek ve tren geldiğinde nasıl davranacaklarının provasını yaparak geçirmektedirler. Trenden atılan içkilerle geçmişlerinden ve kendilerinden kaçmaya çalışırlar. Bütün zamanlarını ve umutlarını onları alacak trene bağlarlar. Bu insanların hayatı bir gün ortaya çıkıveren illüzyonistin hayatlarına girmesiyle değişir. Gar sakinleri artık umutlarını bu kahramana bağlamışlardır. Onların gözlerini kandıran sihirbazın bu şovu benliklerini de esir alır. Acaba illüzyonist Harry (Naşit Özcan) onların beklediği kurtarıcı mıydı yoksa onların hayallerinin yarattığı biri miydi? Düşlerimizde gerçekleri mi yaşarız yoksa gerçeklerimiz birer düş mü?... Gar sakinleri artık umutlarını illüzyoniste bağlamışlardır. Onların gözlerini kandıran sihirbazın bu şovu benliklerini de esir alır Oyun, içinde yaşadığımız hayatı felsefi ve simgesel bir dille anlatmaya çalışmış, içinde yaşadığımız dünyanın ne denli zor ne denli boş olduğu vurgulanmış. Günümüzde gittikçe çaresizleşen bireysellikten uzaklaşan, kimliklerini terk etmiş insanların varolma ve olamama durumu çok derin ve güzel bir dille ifade edilmiş. Dünya aslında bilinmeyen bir saatte bilinmeyen bir yere yolculuk yapmayı bekleyen insanları ağırlayan kocaman ama küçücük bir gardan ibaret. Biri bizi yönlendirip biletimizi alıp, şuraya şu saatte yolculuğun var ve ineceğin yer şurası mı demeli? Yalnız yola çıksak kaybolur muyuz? Yoksa yola çıkmasak bile bizi yoldan çıkaracakların hipnozuna aldansak mutlu olmamıza yeter mi? İşte aslında binilemeyen ve inilemeyen bu düşler trenininde nereye gideceğini bilmeyen insanların mucizelerinin gücü bile onları kurtarmaya yetmedi ama Titanik orkestrası gemi batana kadar çalmaya devam etti.
Ezgi Toz
Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet armi - ( 12/26/2008 ) METO (BURAK Davutoğlu) sana hayranım ya ben de senin gibi tiyatrocu olmak istiyorum. :) onur_kajmer - ( 4/13/2008 ) helal olsun ödevime cok yardımcı oldunuz;) fatih şeker - ( 12/21/2007 ) aynı oyunu görmüş biri olarak ,vasat olduğunu söylemeliyim.oyuncu performanslarına diyecek söz yok, hepsi teker teker tebrik edilmeyi hak ediyorlar.Ama hikaye sürükleyiciliğe önem veriyorsanız sizin için pek tatmin edici olmayabilir. can törtop - ( 12/21/2007 ) 2000 yılında üniversiteyi kazanıp istanbula geldiğimde ilk izlediğim oyunlardan birisi kadın ve memur adında bir oyundu şehir tiyatrolarında.. oyunda seyirci yeterince reaksiyon vermiyordu, naşit özcan bir noktada oyunu yarıda kesti ve seyirci ile sohbet etmeye başladı. oyunun bir komedi oyunu olduğunu söyledi ve niye gülmüyorsunuz dedi. sonra da başından geçen komik olayları biraz anlatıp seyirciyi kahkahaya boğdu. "bakın güleceksiniz bundan sonra" deyip seyirciyle anaştıktan sonra oyuna devam ettiler ve seyirci artık oyunun içindeydi.. o zaman hayran olmuştum kendisine, bu oyunda yine çok çok beğendim. selma cicek - ( 12/22/2007 ) titanik orkestrasi sehir tiyatrolarinda ve son yillarda izledigim en nitelikli oyunlarin icinde geliyor. mutlaka gorulmesi gereken bir oyun.kesinlikle tavsiye ederim ebru güman - ( 12/30/2007 ) Evet ezgi hanımın dediği gibi dekor gerçekten çok etkileyici, oyunu izlerken aklıma paulo COELHOun Simyacı kitabı geldi,kişisel menkıbesini aramak üzerine ,okumayanların ve felsefe ile ilgilenenlerin okumasını tavsiye ederim,birde hani ne istedigini bilmek ile ilgili bir hikaye anlatılır;kör,bekar ve fakir bir adam bir gün bir lamba bulur ve lambanın içinden bir cin çıkar ve adama sadece tek bir dilek hakkı olduğunu ve bunu yerine getireceğini söyler ve adama dileğini sorar,adamda çocuklarımı paralarımı sayarken görmek istiyorum der,işte hayatta ne istediğini tam bilmek ile ilgili guzel bir örnek,siz benden bir tren istediniz ama makinist istemediniz,Herkes kendi içinde koskoca dünyanın ruhunu taşır ve o ruh içerisinde yok olur,bulabileceginiz herşey içinizdedir.her yolcunun kendi treni vardır,trene binip gitmek istiyorlar nereye,oraya herkesin gittiği yere,oyundan aklımda kalan ve hoşuma giden sözler,kendi geçmişinizi,isteklerinizi ve geleceğinizi düşündüren bir oyun,tam bu düşüncelere dalmaya başladığınızda naşit özcan ilizyonist kimliğinden sıyrılıyor,heeey geri dön diyor sanki size, bence traji komik bir oyun. yeryer ağır gittiğini düşündüğüm sahneler olmakla birlikte,oyunun tümünü izlediğimde bu fikrimi değiştirdim. izleyin,memnun kalacaksınız mutlu ve sanat dolu bir yıl dilerim. rumuz - ( 12/24/2007 ) ben ikinci defa tiyatroya gidiyorum ilk defa gitmiş olsaydım bu oyundan sonra tiyatroya gitmeyi düşünmezdim çünkü ben tiyatroyu hep eğitici ve sürükleyici düşündüm.karşılaştığım oyunla hayalkırıklığına uğradım.buarada oyuncuların perormansına diyecek laf yok... izem - ( 4/23/2008 ) BU OYUN İZLENMEYE DEĞER Ben öncelikle dekorun mükemmelliğinden bahsetmek istiyorum.Gerçekten tam anlamıyla süperdi.Tam bir egzotizm hakimdi.Kostümlerde çok iyiyiydi.Oyunu çok beğenmemle birlikte,oyunun sonuna doğru biraz bozulmalar oldu.Ama o kadar kusur kadı kızında da olur.Öyle değil mi?Oyunun adını pek beğenmediğim için geçtiğimiz yıl bu oyunu izlememiştim.Fakat bugün Haldun Taner Sahnesinde izlediğimde ne kadar çok şey kaçırmışım anladım.Çok eğlenceli ve komik bir oyun olmuş.Tüm oyuncuların iyi olmasıyla birlikte bence (yanılmıyorsam Bizimkiler dizisinden de hatırlaya bileceğimiz) Bensu Orhungöz ve Burak Davutoğlu genç yaşlarına rahmen göz dolduruyolar.Kıssadan hisse ben çok beğendim size de tavsiye ederim. cizity - ( 2/9/2009 ) ben bu oyundan hiç bişe anlamadım çok saçmaydı bnce... Ezgi Pir - ( 1/25/2009 ) Ben oyunu 25 Ocakta izledim ve çok beğendim özellikle Naşit Özcan (Harry)in seyircilerle kurduğu diyaloglar çok güzeldi.Bütün oyuncuları çok beğendim 5 kişilik bir kadro ve o oyunu nasıl yaptıklarına inanamadım.Bensu Orhunöz (Lyubka)nın hamile kadını oynaması çok gerçekçiydi. Burak Davutoğlu (Meto)nun oyunculuğuna da bayıldım.Ben de öyle bir oyuncu olmak isterim.. begüm zaimoğlu - ( 1/28/2009 ) son zamanlarda gittigim en iyi oyundu çok akıcı eglenceli ama aynı zamanda düşündürüp biraz kendi içinizde soru sormanıza sebep olabiliyor..Oyunculuk basarısı da oldukca yuksek... Serhan - ( 1/21/2009 ) Ben geçen ay ve bu ayki sahnelerin içinde en zevk alamadan izelediyim bir sahne diyebilirim.Sürükleyici değil,tiplemeler çok itici.Oyuncular emeklerine saygı duyuyorum.Sadece hep alkol ve agrasif davranışlar sergilendi.Bence gittiğime deymedi gidecek olanlara tavsiye etmiyorum. M.Salih Dölen - ( 1/26/2009 ) Son zamanlarda Şehir Tiyatrolarında izlediğim en sıkıcı oyunlardan birsiydi.Bu oyunu anlamak için öncelikle konusunun okunması gerekir.Naşit Özcan ı sevenlerin rahatlıkla izleyebileceği bir oyun.Etrafıma bakındığımda insanların son derece sıkıldığı bir oyundu.Şayet tren efektleride olmasa rahatlıkla uyunacak bir oyun.Onca dekor ve ses efekti mükemmel, gerisi seyredilmesede olur.Nedense sol yazarların oyunları hep böyle oluyor.Anlamak için birisi ile tartışmanız şart.Yoksa anlayamadan çıkarsınız oyundan. SEDA - ( 12/31/2008 ) BEN DE BURAK DAVUTOĞLUNA HAYRAN OLDUM ÇOKK TATLIII.BENDE ONUN GİBİ ROL YAPMAK İSTERİMMM. bediş - ( 11/26/2009 ) ben geçtiğimiz sene gittim.tadı hala damağımda.bu oyundan keyif almak için derin bakmak ve derin düşünmek gerek.felsefe ile mizahın bir arada olabiliceğini hiç düşünmezdim.çok muhteşem olmuş.ellerinize beyninize dilinize sağlık tiyatrocular. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|