| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kara Kaplı – Tiyatro Yüzleşme İsmail Can Törtop Benim de bir “Kara Kaplı” defterim var. İzlediğim ve oynadığım oyunları bu deftere yazıyorum, bu oyunlar hakkında küçük notlar tutuyorum: Bu tiyatro sezonunda yani ekim ayından bu yana 22 farklı oyun izlemişim, 2 ve 3 kere izlediğim oyunlarla toplam 30 kere de tiyatroya gitmişim… Musa Uzunlar’ın oyundaki Kara Kaplısı benimkinden biraz farklı. Erkeklerin birlikte oldukları kadın sayısı 30u bulunca artık kadınların isimlerini ve özelliklerini yavaş yavaş unuturlarMIŞ, bu yüzden bir deftere not tutmaya başlarlarMIŞ. Jean Jacques (Musa Uzunlar)134. kişiyi de deftere kaydetmiş bir avukat. Şık döşenmiş ve düzenli studyo tipi bir dairede yaşıyor. Hukuk bürosunda çalışan gerçek bir metropol insanı : iyi bir işi ve kariyeri var, akşam bir yerlere gidip birkaç kadeh içtiği ve sonra yeni bir bayan ile tanışıp birlikte olduğu düzenli bir sosyal yaşantısı var… Jean Jacques’ın hayatı bir sabah aralık olan kapıdan içeri giren Suzanne (Zeynep Utku) ile tamamen değişir… Oyunun yazarı Jean-Claude Carriere, hikayenin doğuşunu şöyle anlatıyor: “1967’lerdeydik. Evde yalnızdım. Pencere açıktı ve bir kedi girdi içeri, varlığıma tamamen kayıtsız eve postu serdi. Onu evden çıkarmak için her şeyi yaptım, nafile. İkinci gün boş vermeye başladım. Üçüncü gün ona yiyecek bulmak için dışarı çıktım... Geri döndüğümde gitmişti, bir daha dönmemek üzere.”… Tıpkı bu kedi gibi kapıdan içeri bir genç kız girer, bir adamı arıyordur ama bulamamıştır. Gidecek bir yeri olmadığı gibi otelleri sevmediği için otelde kalmak da istemez. Tıpkı bu kedi hikayesindeki gibi onu başta istemeyen adam sonra evde kalmasına izin verir ve hatta ona bağlanmaya başlar… Yüzleşme Bunun Neresinde? Oyun boyunca acaba kız gerçek mi diye düşündüm… Adam sanki bir hayalin içinde, belki de bir rüya halinde, yaşadığı ilişkilerin sığlığını, sıradanlığını bu kız ile yaptığı konuşmalarla fark ediyor, kabul ediyor. Kız da adama karşı rol yapan diğer kadınları tek bir bünyede oynuyor sanki; bazen bir bakire oluyor, bazen sadece birkaç sevgilisi olmuş bir kadın bazen de sevgililerini sayamayan arzulu birisi… Aslında bir kadın sadece onunla birlikte olmak isteyen bir adamı kolayca ikna edebilir bu kişilerden herhangi birisi olduğuna. Ne adam için bir önemi var bunun ne de kadın için bir fanteziden fazla bir değeri. Oyun somut olarak söylemese de yüzleştiği kendisiydi adamın, kadın bedenindeki tezahürü... Bu geveze kız adama fark ettiriyor yaşadığı hayatın tekdüzeliğini. Dekor, oyuna çok uygun. Stüdyo daire havasını çok iyi verdiği gibi adamın yaşantısı, kimliği ile ilgili pek çok nüans içeriyor. Banyo bölümünde karakterler giyinirken verilen ışık aklıma takıldı; giyinirlerken bir gölge oluşuyor ama spotun açısından mıdır nedendir, gölge paravanın ortasında bir yerlere düşüyor ve netlik sağlanamıyor. Ya böyle bir nüansa yer vermemek ya da gölgeyi daha görünür kılmak gerekir bence. Oyunun kıyafetleri de gayet başarılı, özellikle de adamın kıyafetleri. Kız’ın oyunun bir bölümünde giydiği gece elbisesini beğenmedim. Hem çekici, şık bir kıyafet değil hem de kullanışlı değil. Gereksiz bir pot var kıyafette ve Zeynep Hanım’ın yürümesine bile engel oluyor, sık sık kıyafeti eliyle tutmak zorunda kaldığından kendi oyunundan biraz kopuyor. Vücuda birazcık oturan bir kıyafet daha iyi olabilirdi belki. Oyunun rejisi de Musa Bey’e ait. Kızın eve girişinden itibaren izleyiciye keyif veren bolca detay var. Örneğin kız ile adamın birbirlerine işaret parmakları ile temas ettiği sahne, ya da kızın “belki bu defterde ben de varım” derken sandalye üzerine çıktığı sahne, oyunun başında kızın-sonunda adamın kapı arkasından silüetinin göründüğü sahne… En beğendiklerimden birisi de kızın adama “bu evde kadınları nasıl etkilediğini” sorduktan sonraki kurguydu. Işıklar loş oluyor, adam müziği açıyor, elindeki parfümü havaya sıkıyor… Spotların da etkisi ile parfümün havada yayılışını izlerken büyülendim ve birkaç saniye içinde burnuma gelen parfüm kokusu bana evin içinde olduğumu hissettirdi… Tiyatroda oyunculuğa ve rejiye fazlaca önem verenlerin keyif alacağı bir oyun.. Pazartesi günleri Fransız Kültür’de oynuyor. Bence izleyin! İsmail Can Törtop Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|