TİYATRONUN YALNIZ ÇIRPINIŞLARI
Ahmet Şefoğlu
Tiyatroların durumu Türkiye’de büyük bir sorun. Hiçbirimiz bunun farkında değiliz ya da farkında olmak istemiyoruz. Bu sorunu çözebilmek için hiçbir şey tartışılmıyor. Tartışılsa da lafta kalıyor. Hiçbir zaman eyleme geçilmiyor. Nedense Tiyatro, bu ülkede oldukça önemli olmasına rağmen, ikinci plana atılan bir sanat olarak karşımıza çıkıyor.
Bir sanat dalının, bu ülkede can çekiştiğini görmek insana acı veriyor. Bu işi yapan gerçek sanatçılarda ilgi beklerken (ki bir alkış bile yetiyor) yalnız bırakılarak, kaderlerine terk ediliyor. Devlet Tiyatroları insanlarımızın ilgisizliğinden kapanma noktasına kadar geliyor. Devlet Sanatçılarımızın çoğu bu sorunu yaşarken insanlarımız görmezden geliyor. Aynı insanımız, bir mankenin yada ne olduğu belirsiz insanların yaptığı oyunculukları beğeniyor ve onları ayakta alkışlıyor.
Popüler kültür, insanlarımızı çepeçevre kuşatmışken tanınmayan, daha hiç kamera karşısına geçmemiş, adı hiçbir aşk skandalına karışmamış olan gerçek sanatçılara ilgi gösterilsin demem çok saçma olabilir. Çünkü bu insan işini yapıyor ve bizler işinin hakkını verenlere karşı bir antipati duyarız. Bu bir gerçek…
Oysa tiyatroya girdiğiniz zaman bambaşka bir atmosfer sizi bekler. Oyuncular işini gerçekten bilen insanlar olduğundan, oynanan oyundan aldığınız haz sizi daha fazla etkiler. Tiyatroda bir sinema izlemek kadar keyif verir insana… Oyuncularla oyundan sonra tanışabilirsiniz. Onlar sizi güler yüzle karşılarlar. Elini sıkıp “Tebrik ederim, çok güzel oynadınız.” demek onlara yeterde artar bile… Bunu gözlerinden anlayabilirsiniz. Popüler kültürün yaratmış olduğu sahte oyuncuların yanına yanaşmak bile yürek ister. Tiyatronun arka kapısından çıkıp lüks arabalarına binerek sizden uzaklaşırlar. Neden? Çünkü o sizde yani içinizden biri değildir.
Nedenini hala çözemedim ama insanımız 60–70 YTL gibi büyük rakamlarda paraları verip popüler kültürün yarattığı oyuncuları izlemek için özel tiyatroların salonlarını dolduruyorlar ama 2 YTL gibi komik bir rakam karşılığında Devlet Tiyatrolarını izlemeye gitmiyorlar. Sizce neden?
İnsanlarımız şunun çok iyi bilincinde olmalıdır. Bu ülkede tiyatro diye bir sanat dalı var ve bu sanat dalı acınacak durumda… Daha da kötüye doğru gitmekte… Bu duruma biraz vicdanımız sızlamalıdır diye düşünüyorum. Bu durum “Ben tiyatroyu seviyorum” gibi boş bir sözden çıkmalı ve eyleme dönüşmelidir. Tiyatroyu sevelim ama tiyatroya da gidelim. Orada gerçek sanatçılar bizleri bekliyor. Bizden istedikleri ise çok değil… Sadece oyun sonunda bir alkış onlara yetiyor. Bizler bunu onlara çok görmeyelim.
Moliere’in bir sözünü hatırlamadan geçemeyeceğim. Çok güzel ve bu yazıya uyan bir söz aslında. “Hepimiz tek kanatlı melekleriz. Birbirimizi kucaklamadan uçamayız. Yalnız yapmış olduklarımızdan değil, kaçındığımız işten de sorumluyuz.”
Türk halkı olarak, artık tiyatroya gereken önemi verelim. Çünkü tiyatro tek kanatlı bir melektir. Bizlerin onu kucaklaması lazım… Sonradan bu işin sorumluları olamamak için…
Ahmet Şefoğlu
Paylaş
Yorumlar
fahri - ( 1/9/2008 )
Gerçekten doğru bir yaklaşım.Bu ülkede eğer sanat yapmamıza destek verilmiyorsa,o ülkede yaratıcılık beklemeyin.
warter - ( 2/5/2008 )
sonuna kadar desteklıyorum.halkımız önce kendi değerlrinin biincinde olmalı ve yapılan işlerın arkasında durmalı.bence yenı yetişen nesil bircok şeyin farkında deil bunun nedenı hazırcılık dolaysıyla unutulan cok şey var tıyatro bı eğitımi amaçlar teşvık edılmelı.
IŞKIN - ( 3/11/2008 )
Kesinliklee yazılmasıı gereken en güzell konuya parmak basmış.Bizde böyle şeylerde duyarlı olursak daha iyi şeyler çıkabilir....................
|