Bir zamanlar Türkiye'de tiyatro denildiğinde akla gelen, İstanbul'un gözde özel ve Devlet Tiyatroları'nın kendi şehirlerinde sahnelenmeler yaparken, bahar ve yazla birlikte Anadolu turneleriyle Türkiye'nin dörtbir yanını dolaşmalarıydı. Böylece herkes bu kaliteli sanata ulaşabiliyor, sanatın coşkunluğunu ve doygunluğunu sonuna kadar hissedebiliyordu.
Dönemin en meşhur sanatçıları İstanbul'da ikamet eden tiyatrolarını sıklıkla Anadolu'ya taşıyarak, herkesin faydalanmasına, bilgilenmesine ve doyuma ulaşmasına çabalıyordu. Gazanfer Özcan, Nejat Uygur, Lale Oraloğlu, Enver Demirkan, Abdullah Şahin, Tevfik Gelenbe, Hadi Çaman, Haldun Dormen, Nisa Serezli, Tolga Aşkıner, Levent Kırca ve daha birçok usta sanatçı sanatın sadece İstanbul, Ankara ve İzmir'den ibaret olmadığını, Anadolu'ya giderek, zaten büyük uçurumlar olan halkların ortak bir sanat paydasında buluşması gerektiğini ifade ediyordu.
O zamanlar televizyon yoktu, varsa da bu kadarseçenek yoktu. Oyuncular asıl işi olan tiyatro dışında uğraşları olsa da, sahneden asla vazgeçmiyorlardı. Hiçbir oyuncu dizideki rolü uğruna tiyatrosundan vazgeçmiyordu. Üstelik şimdilerde dizilerde boy gösteren birçok oyuncu o dönemde usta tiyatrocuların sahnesinde toz yutarak bu noktalara geldi.
Zihni Göktay ustanın dediği gibi "kıyma parasını" televizyondan kazanmanın verdiği etkiyle, dönemin yeni oyuncularında sahne ikinci plana düştü, geçinme kaygısı önplana çıktı. Ayıp olmasın diye tiyatro oyunlarında sahneye çıkılıyor artık. Göstermelik oyunlarla, biraz da ekonomik sebeplerden, tanıdık simaları kullanarak tiyatro oyunları sahneye taşınıyor. Üstelik televizyondan kazanılan paralarla artık Cihangir'de oldukça yüksek meblağlarda kiralarda oturuluyor.
Artık sanat sadece Büyükşehirlerde icra ediliyor. Turneye giden, gösterilerini Anadolu'ya taşıyan çok az tiyatro var, belki de yok. Artık sanat sanat için var, halk için değil. Aydın, ilerigörüşlü, toplumun bir adım önünde ilerleyerek yolgösterici olan sanat insanları azaldı ve yoklamaya başladı.
"Halk bunu istiyor" düşüncesinin arkasına sığınanlara, Anadolu'ya oyunlarını taşıdıklarında aynı halk, disiplini, sanat terbiyesi ve tıkabasa dolu salonları cevap veriyor.
Toplumlar arasındaki uçurum Büyükşehirlerde oturduğumuz yerlerden "memleket kötüye gidiyor" sözleriyle kapanmaz. Bu uğurda mücadele veren ustalarımızın yaptığı gibi harekete geçme zamanıdır. Toplumların ayrışmasını uzaktan seyretmek değil, birlik olduğunu gösterme zamanıdır. Bunun için de en iyi ilaç sanattır, tiyatrodur.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...