Vasıf Öngören’in yıllar sonra tekrar sahnelenen yapıtı “Zengin Mutfağı”, AKP usulü bir sansürle ortadan yok edildi. Kendisi olan ama adı olmayan bu uygulama sıkıyönetim dönemlerinde tebliğ edilen yasakları bile aratacak neredeyse. En azından o dönemde neyin yasak olduğunu anlamasan bile, bir biçimde öğrenmek mümkündü. Aralık ve Ocak aylarında topu topu üç hafta oynanan oyun, Şubat programına alınmadı. Tabi ki bu kararın ardında herhangi bir sanatsal öngörü filan yatmıyor, yani oyun kötü olur, sanat yönetmeni kaldırır, ya da gişeye kimse gelmez de yıllık izleyici ortalamasını düşürdğü için yönetimin performansını etkileyecek diye korkulur azaltılır, ya da yasalarla çakışır da, yasal gerekçeler uydurularak yasaklanır filan.
(((( ZENGİN MUTFAĞI İSTANBULLULARINDIR
Oyun yasaklamak tabi ki kabul edilmez ama bu yöntemden iyidir.. Yeni yönetici Hilmi Zafer Şahin kaçak dövüşüyor , “oyun programı benim tasarrufumdadır” gibi saçma sapan şeyler söylüyor. Oyun seçimi senin tasarrufunda olabilir, ama o prodüksiyonlara harcanan para İstanbullularındır. Dünyanın masrafı edilerek sahneye konulan bir oyunu aniden yok etmek hem İstanbul halkının parasını , hem sanatçıların emeğini ısraf etmek demektir.… Daha basit bir deyimiyle Park ve Bahçeler Müdürü binlerce fidan alıyor, ama bazı kişilere batabilir diye, bunları dikmiyor. Var mı böyle bir şey müdürüm ya?
Bir avuç ülkücüyü nedense ve nasılsa tahrik eden bu oyun da, geçtiğimiz yılki yönetimde İskender Pala’nın ahlak yapısını bozan “Günlük Müstehcen Sırlar”, Hadi Uluengin’i dönekliğiyle yüzleştirdiği için tiksindiren “Rossenbergler Ölmemeli” nin kaderini paylaşarak, yakın tarihimizin şanlı ayıpları arasına giriyor. Kaldı ki oyunun ikinci gününde birkaç sözü ayıklayıp, slogan atarak protesto etmeye götürecek kadar ileri gidebilecek hassas ve dikkatli bir kesim filan olduğuna inanmak güç. Tiyatronun kapısından adım bile atmayan Pala’nın ve Hadi Uluengin’in tuşuna basanların yeni bir oyunu bu!.
(((( ESKİLER OLSA
Düşündüm de eski genel sanat yönetmenleri bu durumda ne yapardı diye?… Muhsin Ertuğrul “şapkasını alıp giderdi” kuşkusuz. Bence Vasfi Rıza, oyuncuları polise ihbar ederek Silivri’ye postalatırdı, Orhan Alkaya “oyunun yasaklanması halinde mutfak yıkılana kadar direneceğini söyler, sonra yıkılan mutfakta önce kendine bir tas yemek pişirttirirdi. Nurullah Tuncer, oyunu İstanbul’da oynatmaz, ama kaldırtmadığını söyleyerek , Sibirya turnesine yollatırdı. Kenan Işık, bizleri Zengin Mutfağı’nın sanatsal açıdan yetersiz bir oyun olduğuna ikna ederdi.
((((…. HİLMİ ZAFER
Hilmi Zafer bunları yapmıyor,” oyun kalkmadı ama oynanmıyor” diyerek lafı dolandırıyor. Oysa oyunda oynayan birini Gaziosmanpaşa’da çocuk oyununda görevlendirebilir, başka birine dört ay prova yapacak bir oyunda rol asabilir, emekliliği yaklaşan birine kıyak emeklilik verip, açılan kadroya mutfaktan birilerini yerleştirebilir, oyunun yönetmenine hemen çok büyük bir müzikal teklif ederek sus payı verebilirdi!!!! Zaman kazanıyor sadece! Bu zaman boyunca önce belediyeye gidip “bunun yerine ne istersiniz mi?”diyecek, Bahçeli’yle barış müzakeresi yapıp, “AKP giderse de, Zengin Mutfağı jestime karşılık, bana ömür boyu sahip çıkarsınız artık” mı diyecek bilemem artık.
Yazarlar bu rezaleti tarihe kayıt etsin, tiyatroseverlerin yüreği yansın, işçi sınıfı da kendisiyle ilgili bir oyunun hazmedilememesinin hesabını sorsun. Ha bir de kurumda çalışanlar var.. Ne yapıyorsunuz sanatçı dostlar? Hani tiyatronuza dokundurtmazdınız? Nöbetler tutardınız, sanat maratonları yapardınız kurumunuz için? Siz, kurumda kalmak için mi savaşıyorsunuz, kurumunuzun kalması için mi?
Belli ki, “Zengin Mutfağı “ çabuk etkilemiş sizi… Bir oyun karakterinden bile daha hızlı biçimde dönüşmüşsünüz. Yeni rolünüz yakışmamış ama!
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...