| Tiyatro Kursu | Şirket Tiyatrosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Hakkımızda | Yazılar | Haberler | Yazarlar | Tiyatro Oyunları | Tiyatro Grupları | Sanatçılar | Kaynak | Duyuru Panosu | | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Efe Ünal Röportajı Ulya Altıntaş Sidikli Kasabası Müzikali ile dikkatleri üzerine çeken genç tiyatro sanatçısı Efe Ünal, Bilkent Üniversitesi oyunculuk mezunu. Broadway’a transfer olmuş bir müzikalin Türkiye versiyonun da oynayan genç oyuncuyla müzik yaşamını ve tiyatroya dair düşüncelerini konuştuk. Tiyatroya başlama süreci nasıl oldu ? Ben aslında oyunculuktan önce müzisyenlik yapıyordum. Lisede Çukurova Devlet Konservatuvarı Opera-Şan bölümünü bitirdim. Orda oyunculuk hocam Cihangir hoca vardı, tiyatro çalışmalarımız da oyunculuğu operadan daha fazla sevmeye başladım. Hocamız da beğenip yönlendirince düşünme süreci eyleme geçti ve etrafımdaki insanların da teşvikiyle tiyatroya yönelmiş oldum. Zaten müzikal ve tiyatro iç içe olduğu için sevdiğim iki işi birlikte yapıyordum. Bilkent Üniversitesi Oyunculuğu kazandım ve 2006 yılında oradan mezun oldum. Sidikli Kasabası Müzikali çok sevilen bir oyun oldu, sizin ekibe dahil olma süreciniz nasıl gelişti ? Kıbrıs’a tatile gitmiştim. O sıra Oğuz Utku Güneş aradı. Beni Yücel Erten’ in Savaş 2. Perde de Çıkacak oyunun da izlemişti. Ben de biliyordum aslında Sidikli Kasabası Müzikalini, apar topar geldim ve başladım, gruba en son katılan da ben oldum. Eş cinsel bir polisi oynuyorsunuz, oyuna hazırlanırken neler yaşadınız ? Oğuz Utku beni tekrar arayıp rolden bahsetti. Tereddüt etmedim, daha renkli daha güzel olabileceğini düşündüm. Her oyuncunun farklı roller deneme isteği vardır, ben de nasıl olacağını merak ettim ve çekincem olmadı, çok keyif aldım. Yalnız ilk başlarda bazı şeyler fazla kaçar mı, çok göze batar mı diye oyunculuk kaygıları da taşımadım değil; çünkü basit bir eşcinsel rolü ortaya çıkarmak istemedim “Ay, ayol” tarzı bir şey olmaması için çaba sarf ettim. Müzikal geçmişinizin bu oyuna katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Dört sesli şarkılar söylüyoruz. Bunlar da iki kulak isteyen, alt yapı gerektiren şeyler. Bu iş neden devlet tiyatrosundan kadrolu oyuncularla yapılmadı; çünkü bu ayrı eğitim isteyen bir şey. Tabii tartışılmaz çok iyi oyuncular, çok iyi sesler var kadro da; ama müzikle ayrı bir dal olarak ilgilenmek bu iş için önemliydi. Müzik yaşamınızın neresinde, tiyatro kadar ilgilenebiliyor musunuz? Gitar çalıyorum ve çok profesyonelce olmasa da piyano çalabiliyorum. Beste yapıyorum. Sezuan’ın İyi İnsanı oyunun da benim bestelerim kullanılmıştı. Müziği çok seviyorum ve İstanbul Orkestrasında da solistlik yapıyorum, ara sıra konserlerimiz oluyor ve o ekibimizle de sahne alıyoruz. BU OYUNUN RUHU VAR Koreografiniz ve çeviri yine Sidikli Kasabası Müzikali’nden oyunculara ait, sizin ekiple ilgili düşünceleriniz neler? 19 – 20 gencin bir araya gelip böyle bir oyun çıkarması çok güzel tabii, zaten bu oyunun bir diğer özelliği de hiç kimse devlet tiyatrosu kadrosun da değil, normal de bununla ilgili belli prosedürler vardır; ama böyle bir oyun ortaya çıkarmak için müzikle ilgilenmek gerekiyordu. Bu oyunun ruhu var diye düşünüyorum. Tiyatro yaşamınız da “Şu ekipte yer alsam” düşüncesiyle izlediğiniz bir oyun oldu mu? DOT da çıkan oyunları son zamanlar da çok takip edemesem de beğeniyorum. Orda bir oyunda oynamak isterdim. Ayrıca Roberto Zucco da Robertoyu oynamak isterdim. Sumru Yavrucuk ile aynı oyunda oynamakta güzel bir deneyim olurdu. Bizim de Balkon diye bir oyunumuz vardı. Bilkent Konservatuvarından arkadaşların çoğunlukta olduğu bir oyundu, o yarım kaldı belki onu tamamlasak çok iyi şeyler ortaya çıkacağından emindim. Hıncal Uluç sizin için bir yazısında “ Tiyatro da rolün büyüğü küçüğü yoktur ifadesinin kanıtı gibiydi” dedi, siz neler hissettiniz? Bir insan çıktığı an da sahnededir, ya o rol kişisidir ya değildir. Konuşmadığın anlarda da rolün içinde misin, doldurabiliyor musun o sessiz kaldığın zamanı bu önemli. Süreç içinde oyunculuğumu değerlendiriyorum. Bu bir ekip işi ve hepimiz de zincirin büyüklü küçüklü parçaları gibiyiz. Rolün büyüklüğü ya da küçüklüğündense oyuncuya malzeme veren renkli, dişi bir rol olması çok daha önemli. Cüneyt Gökçer bizim oyunculuk hocamızdı, giriş sınavım da Kral Lear çalışmıştım durdurdu beni “Tamam yeterli” dedi. Ben iyi bir sınav verdiğimi biliyordum tabii. Soranlar oluyordu “Hocam neden hemen kesiyorsunuz” diye, onun da şöyle bir cevabı oluyordu “Ben bir salatalığın acı olduğunu anlamak için sonuna kadar yemem”. Yani bir şey varsa baştan vardır ya da yoktur. Genç bir tiyatro sanatçısı olarak Tiyatro Seyircisi sizin için ne ifade ediyor? Bu interaktif bir iş. Bazı oyuncular sahneyi dört duvar olarak düşünüyor ve kendine oynuyor, ben bu yaklaşımı yanlış buluyorum. Çünkü bu tiyatro, sinema ya da dizi gibi olması da imkansız. Benim için sahne var, seyirci ve ben varım. Karşılarındayım ve onlarla alışveriş içindeyken de çok iyi şeyler çıkabiliyor. Beklediğin tepki gelmediği zaman oyunun tamamen değişebiliyor, başka bir yol arıyorsun kendine. Yine bir şeyler buluyorsun ama bu sefer farklı bir oyun çıkıyor. Mesela ben bu oyunda eşcinseli oynuyorum. Çok cesurca olmasa da öyle sayılabilecek bir sahne var ve orda mutaassıp biri çıkıp “Bu ne biçim sahne” dese ben onun varlığını inkar edebilir miyim, yani seyirci asla varlığını inkar edemeyeceğim bir şey ve ben dört duvara oynamıyorum. “ Her şeye Rağmen” dizisinde de oynadınız, kendinizce bir karşılaştırma yaptınız mı, o sürecin devam etmesini ister miydiniz? Ben bunu kendimce çok sorguladım aslında. Opera Antik Yunandan geliyor ve teknolojiden uzakta bir sanattan bahsediyoruz. Sesleri duyurmak için bağırmak zorundalar ve şimdi opera da mikrofona o şekilde bağırırsan olmaz tabii. Bunu ayarlamak durumundasınız. Sinemaya baktığımız da mimiklerinize dikkat etmek zorundasınız ama tiyatro da bunu abartabilirsiniz, kameradaki kadar göze batmaz ve abartı oranı sizin elinizdedir. Tiyatroda da en arkadaki seyirci de öndeki kadar para ödüyorsa tüm sahneye oynamalısınız, sesinizi en arka koltuktaki de rahatça duymalı. Yani bir süreçten bahsediyorsak, dizi de tam duyguyu role verdiğim de “Kes ses geldi” ya da “Dur ışıkta problem var” ya da karşındaki replik unuttu, yani birçok teknik aksaklıktan dolayı senin sürecin kesiliyor. Bir dizi ya da film için her şeye atlamam. O yüzden tiyatro çok özel; çünkü süreci kimse kesemiyor, orda rolü oynuyorsun ve tiyatronun oynayanlar için de yerinin ayrı olduğunu düşünüyorum. Sidikli Kasabası Müzikali olarak kişisel ödüller de dahil pek çok ödül kazandınız, neler hissettiniz ? Ekipçe gittik oraya ve ekipçe çıktık. Çok güzel şeyler hissettim, yaşadım, ekip ödülü olduğu için ve bu bir müzikal olduğu için ayrı bir mutluluktu. Zaten herkes bunu bir birliktelik işi olarak görüyor, ayrı bir ödül alsaydım ancak bu kadar sevinirdim diye düşünüyorum. Bu ekipte olupta şimdi aranızda olmayan bir arkadaşınız da var… Evet Güniz Bilge de Bastıbacak Becky rolüyle bizlerle bu oyundaydı. Oyunun prova aşamalarında da tekerlekli sandalyeyle gelip gitti. Lösemi hastasıydı ve bütün provalarda, ilk oyunlar da vardı. İki ayağını incittiği halde o durum da devam etti. Yani tekerlekli sandalyeyle gelirken ona göre bir oyun çıkardı kendine. Saygıyla anıyoruz onu da. Sizi, sevgiyle andığımız tiyatro oyuncusu Deniz Gönenç Sümere de çok benzetiyorlarmış onunla ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz? Deniz Gönenç benim sınıf arkadaşımdı. Bunu bilmeyen seyircilerden böyle dönüşler almakta ara sıra şaşırtıyor beni. Gönenç ilk profesyonel oyunu Inıshmaan’ın Sakatıyla Sadri Alışık ödülünü kazanan başarılı bir oyuncuydu, kardeşimdi, ona benzetilmek beni çok mutlu ediyor, çok değerli ve iyi bir oyuncuydu, birlikte oyunlar da rol aldık, dostumdu, ailesi de benim için çok değerlidir. Onun ve Güniz’in unutulmayacak değerler olduğunu düşünüyorum. Ulya Altıntaş Yazarın Tüm Yazıları Paylaş Tweet Seyirci - ( 1/24/2013 ) Müzikal sevmem, sevecegimi de hic tahmin etmezdim fakat oyuna bayildim! Yaziyla ilgili bir yorumum olacak; lutfen dahi anlamindaki -de- ile bulunma hali --de-lerin yazimini kontrol edin. Okurken cok yoruldum. Selim devran - ( 1/27/2013 ) Yazıya bayıldım, röportaj da çok güzel oyun da, Sidikli kasabası harika bir oyun özellikle de Köksal ve Efe isimli oyuncular ayrıca da Ceren hanım gerçekten çok iyi bir iş çıkarmış, yeni röportajları bekliyoruz mesela yanık oyunuyla ilgili. - ( 2/16/2013 ) Bulunma halinde da de bitişik yazılır, dahi anlamındaki da de ayrı yazılır. |
Tiyatro Kursu Başlıyor! 19 Kasım'dan itibaren her SALI Kadıköy'de! Çalışanlara yönelik hobi sınıfı! Duyuru Panosu!
Son Eklenen Tiyatro Oyunları
Güncel Yazılar
Yazar olmak ister misiniz? Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...
Güncel Haberler
Tiyatro Dünyası'nı takip Edin | .. |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|