Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu - Babam 9 Doğurdu
Cüneyt İngiz
Teknolojik gelişmelerle kaybettik aile kavramımızı. Herkesin kendi dünyasına kapandığı değerler hayatımızda önemli bir yer kaplamaya başladı. Beraber oturulan bir akşam yemeği sofrası, yemek sonrası ailece sohbet, küçüklerin büyüklerine saygılı davranışları, büyüklerin küçüklerini kollaması aile kavramının en önemli noktalarıydı. Oysa şimdilerde kendi dünyasına kapanan, evden işe işten eve koşturup, yolculuk sırasında kulağından müziği, elinden cep telefonunu düşürmeyen, eve geldiğinde aile ile paylaşımda bulunmak yerine, televizyonun önünde pinekleyen ya da bilgisayar başında oturan dışarı kapalı bir bireyler olduk. Alışkanlıklarımız değişmeye, tabiatımız bencilleşmeye başladı. Başımıza gelmedikçe inanmayacağımız değerlerin esiri olduk.
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu “Babam 9 Doğurdu” oyunuyla bu değerleri hicvederek, komik bir dille bizlere aktarıyor. Oyunu uyarlayan ve yöneten Ali Poyrazoğlu evin babası rolüyle harikalar yaratıyor. Enerjisi hiç tükenmeyen, sahneye girdiği andan itibaren yüksek tempoyla baba karakterini canlandıran Ali Poyrazoğlu, çizdiği geleneksel aile babası tipini başarıyla aktarıyor.
Babam 9 Doğurdu, aynı ev içinde yaşayan iki ailenin komik hallerini anlatıyor. Şimdilerde aileleriyle birarada olmaktan korkan gençlerin komik durumlarını Civelek ailesinin evinde görüyoruz. Mahmut ve Zehra, oğulları Cafer ve gelinleri Zeynep ile aynı evde yaşamaktadır. Cafer ileri yaşına rağmen okumaya çalışan, sorumluluk almak istemeyen bir çocuktur. Mahmut sünnetçilik yaparak tek başına çalışan bir babadır. Zehra ailenin huzurunun bozulmaması için herkesi idare eden bir annedir. Zeynep bir an önce hamile kalıp bebek yapmak isteyen bir gelindir.
Her ailenin içinde yaşadığı durumların anlatıldığı oyun, bize bizi anlatıyor aslında. Evin annesi Zehra karakterini canlandıran Nur Gürkan, koruyucu ve kollayıcı anne rolünü o kadar başarılı anlatıyor, her anını nakış nakış işliyor ki, biz seyircilerin “tam da benim annem” yorumlarına sebep oluyor.
Cafer rolüyle Eser Ali, sarsak, şaşkın ve naif bir tip çiziyor. Tipi çizerken de abartmadan, güldürmeye çalışmadan yapıyor bunu. Komedi oyunlarının en büyük tehlikelerinden biri olan komiklik tuzağına düşmüyor. Zeynep rolü ile Güneş Emir de aynı şekilde, abartmadan, dozunda bir oyun sergiliyor. Ustasından aldıklarını sahneye başarıyla aktarıyor.
Aile değerlerinin ele alınış biçimi, unutulan aile geleneğini hatırlatması bakımından dikkat çekici bir oyun. Verdiği mesajları o kadar komik bir dille anlatıyor ki, sanki bu yaşananlar bize ait değilmiş gibi kahkahalarla gülüyoruz. Aslında güldüğümüz kendi halimiz. Sahnede ustalıkla anlatılan oyun, seyirciyi alıp götürüyor. İçimizde yaşadıklarımızı, kimselerle paylaşamadıklarımızı yine bize gösteriyor.
Dekoru sade ama kullanışlı, müzikleri keyifli. Bütünlüğe hizmet eden görsel ve işitsel anlatım seyirciyi doyuruyor.
Finalde Ali Poyrazoğlu öyle bir mesaj veriyor ki, gözlerimiz doluyor, duygulanıyoruz. “Mutlu bir aile, erken cennetmiş” sözleriyle ne kadar haklı olduğunu bir kere daha anlıyoruz. Ne mal ne mülk, ne iş, ne okul, herşey ailede bitiyor diyor bize. Bizim bilmediğimiz bir şey söylemiyor belki ama sık sık unuttuğumuz, ihmal ettiğimiz için hatırlatıyor sadece.
Bu başarılı performansı bu ay içinde ailenizle birlikte mutlaka izleyin. Gülecek, eğlenecek ve çok önemli hayat dersleri alacaksınız.
Yazar olmak ister misiniz?
Yazar olarak tiyatrodunyasi.com ailesine katılmak, yazılarınızı yüzbinlerce tiyatroseverle paylaşmak isterseniz tiyatrodunyasi@tiyatrodunyasi.com adresine mail gönderebilirsiniz...